Çekingenliğin ilacı spor ve sanat

Güncelleme Tarihi:

Çekingenliğin ilacı spor ve sanat
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 07, 2014 10:21

Çekingen çocuk genellikle yaşıtlarıyla birlikte oynamaz, konuşmaz, onları izlemekle yetinir. Uzmanlara göre, her şey aile ortamında başlar. Ama artık ‘akıllı, uslu, itaatkâr’ modelden ‘girişken, rahat’ çocuk modeline geçiliyor. İlişki kurmaya ilgisi olmayan, beceri yönü eksik, özellikle kaygı duyan erkek çocuklara ceza vermemek, küçümseyici sözler söylememek gerekiyor.

Haberin Devamı

Çekingenliğin ilacı spor ve sanat
Arkadaş grubu içine katılmayan,konuşmayan, kendi halinde oyun oynayan çocuklar için aileler zamanzaman kaygılanır. Çekingen olarak nitelendirilen bu çocukların aslında pek de suçu yok. Koç Üniversitesi Psikoloji Bölümü Çocuk ve Aile Çalışmaları Laboratuvarı Direktörü Doç. Dr. Bilge Yağmurlu, çekingenliğin büyük kısmının getenetik temelli olduğunu belirtiyor. Yağmurlu, “ Yıllar içinde bu durumu çocuklar aşabiliyor ya da aynı şekilde devam ediyor. Devam etmesinde ise öncelikle ailenin tutumu daha sonra da çevre koşulları etkili” diyor.Yağmurlu ile çekingenlik üzerine konuştuk:
Hayatın ilk yıllarında aile ortamı ve burada yaşayan bireylerin özellikleri ilk ve en önemli çevreyi oluşturuyor. Buna daha sonra yuva, okul, arkadaş grupları da ekleniyor.Anne - baba eğer çekingen olursa bu durum daha da pekişiyor ve artıyor. Çünkü aile birer model görevinde. Çocuk, yetişkin davranışlarını, hayat içindeki ilişkileri, konuşmayı,susmayı, yaklaşmayı, uzaklaşmayı,görüşmeyi, ciddiyeti, samimiyeti, sosyal sorunları çözmeyi ilk olarak anne - babada görüyor. Bunların nasıl, ne zaman, ne kadar olduğunu da doğal bir biçimde izleyerek,sorarak öğreniyor. Eğer girişken bir ortamda büyürlerse gelecekte aktif bir yaşamın onları

Haberin Devamı

beklediği söylenebilir. O zaman çocuk yeni sosyal ilişkiler içine kendiliğinden, çaba sarf etmeden giriyor. Bu da becerilerin gelişmesini destekliyor. Bunların temelinde ise sözlü veya yazılı iletişimi doğru anlama ve kullanma yatıyor. Başkalarının duygularını anlayabilme, kendini kontrol edebilme, etkileşim,yani karşılıklı ilişki, olmadan sosyal beceriler de öğrenilmiyor.

DAVRANIŞLAR GÖZLEMLENEREK TANI KONULABİLİR

Çocuğun çekingen olup olmadığını anlamak için, onun davranışlarına bakmak gerekiyor.Özellikle sosyal ortamlarda gözlem yapılarak tanı konulabilir. Evde, kardeşleriyle rahat olmalarına bakmamalı, dışarıda nasıl davrandıkları önemli. Bu durum çok yakından tanınmayan biriyle birlikteyken belirgin olabilir. Örneğin, çekingen bir çocuk parkta yaşıtlarının diğer akranlarının yanına gitmez, onlarla konuşmak istemez.Anaokulunda bile arkadaşlarının oynadığı oyuna rahatlıkla katılmayabilir. Dışarıdan izler, uzaktan bakar, konuşmaz, ve aralarınagirmez. İçinden geçtiği halde bunu yapamaz.

Haberin Devamı

ÇEKİNGENLİK HASTALIK DEĞİL

Çekingenlik, her zaman değiştirilmesi gereken bir hastalık veya üstesinden gelinmesi gereken bir durum değil. Çocuk yaş gruplarıyla iletişim kurarken kaygılıysa çekingen denebilir. Ama sosyal olup, yalnızlıktan keyif alıyorsa buna çekingen denmeyebilir.Bir çocuk yabancılara yanaşmıyorsa, bu bazen iyi olabilir. Yetişkinler nasıl ortada bir neden yokken hiç tanımadığı biriyle konuşma gereği duymuyorsa bu onlar için de geçerli. Yabancı biriyle konuşmayan çocuk,her zaman problem olarak görülmemeli.Bunun bir sorun haline gelmesi için bu özelliğin rahatsız edici olması gerekiyor. Yani arkadaşlarının yanında daha aktif olmak,konuşmak istiyor, rahat davranmaya özen gösteriyor ama yapamıyorsa ona destek verilmeli. Sosyal ilişki kurmaya ilgisi yoksa,onda kaygı düzeyinin artmasına neden olabilir.

Haberin Devamı

Biriyle konuşmanın, bir ilişki başlatmanın zor olduğunu düşünüp bu ortamlardan kaçınır. Böyle olduğunda küçük yaşlardan itibaren arkadaş gruplarında, okulda hatta ileri yaşlarda iş yaşamını olumsuz etkileyebilir.Ancak burada “Kendi başına olmak”ile çekingen olmak arasında fark var. Bazı çocuklar konuşmaktan utandıkları, sosyal ilişkiyi kuramadıkları, kaygı duydukları için değil, yeterli becerilere sahip oldukları halde kendi başlarına zaman geçirmeyi tercih ettikleri için sosyal etkileşimden uzak durabilir.Yani isteyip de yapılamayan bir durum değil. Bunların çok az sayıda iyi arkadaşları oluyor, daha çok okulda veya apartmanda arkadaş ediniyorlar. Örneğin, parka gittiklerinde kendi başlarına oyun oymayı dert etmiyorlar.

Haberin Devamı

SÜREKLİ AKTİF OLMAK HAYATTA BAŞARININ GÖSTERGESİ DEĞİL

İletişim kurmakta sorun yaşayan çocukları zorlamadan, yavaş yavaş ortamlara katılması sağlanabilir. Anne - babanın, bu hareketi destekleyici ve teşvik edici olabilir, zorlayıcı ve çocuğun yapabileceğinin ötesine geçilmemesi gerekiyor.Aşırı koruyucu olmak da özellikle çekingen çocukların sağlığı ve duygusal gelişimleri üzerinde olumsuz etkiler yaratıyor. Bu durum ‘düşkün, fedakâr, en iyi anne’ olmanın bir göstergesi gibi de görülebilir. Ama bu davranışların abartılı olmaması gerekiyor.Çocuğun bazen anne - babaya yapışma,ondan ayrılmama eğilimi de olabilir. Aile bu durumda çocuğun kendiliğinden ve rahat hissettiği kozadan ayrılmasını sağlayarak,dünyaya yönelik adımlarını küçük küçük desteklemeli. Ceza ve küçümseyici sözlerden uzak durulmalı. Arkadaşlarına eşlik etmiyor diye alaycı konuşmamalı.Başkaları ile karşılaştırma yapmamalı.Bazı aileler, bazı çocukların her gördüğü akranı ya da yetişkinle 10 yıllık arkadaşmış gibi konuşması, sahnelere atlayıp aktivitelere katılması aileler tarafından bir sosyal başarı olarak görülebilir. Bunu özgüven ya da başarının anahtarı olarak algılayabilir. Ama hayat sadece bunlarla sınırlı değil. Ayrıca Amerikan ve Asya kültürüne göre de bu durum değişiyor. Beğenilen çocuğun nitelikleri zaman içinde farklılaşabiliyor. Günümüzde akıllı,uslu, itaatkâr modelden girişken, rahat çocuk modeline geçiyoruz. Erkeklerin çekingen olması, kendisinden çok ailesi için dert edinilecek bir durum olabilir. Ama burada aile endişe duymamalı. Çünkü bir sosyal beceri eksikliği, yüksek düzeyde kaygı gibi sorunlar yoksa çekingenliğin doğal bir özellik olduğu bilinmeli” dedi.

Haberin Devamı

SPOR VE SANATIN ÇEKİNGENLİĞİ AZALTICI YÖNLERİ VAR

Müziğin dikkat ve hafıza üzerinde olumlu bir etkisi var ama çekingenliğin azaltıcı bir yönü konusunda kesin veriler yok.Ancak çocukların gelişimlerine bireysel ve grup halinde yapılan aktiviteler katkı sağlar.Çekingen bir çocuğun eğilimi basketbol yerine yüzmeden yana olabilir. Sosyal ilişki kurmayı zor ve sıkıntı verici bulduklarından takım sporlarına tercih edebilirler. Böyle olduğunda zorlayıcı olmadan,sınırlarını bilerek, ihtiyaçlarına duyarlı davranmak gerekiyor. Örneğin,tercihleri desteklenmeli ve birlikte karar alınmalı. Gülseven ÖZKAN

Çekingenliğin ilacı spor ve sanat

Üniversite tercihleri başladı

Üniversiteye girişte ikinci aşama olarak uygulanan Lisans Yerleştirme Sınavları (LYS) sonuçlarının açıklanmasının ardından, tercih dönemi de başladı. Üniversite adayları bugünden itibaren 17 Temmuz gecesi saat 23.59’a kadar ÖSYM’nin https:// ais.osym.gov.tr <http://ais.osym.gov.tr> adresinden T.C Kimlik Numaraları ve şifreleri ile tercih yapabilirler.Başvuru merkezlerinden tercih işlemi yapılmayacak. ÖSYM’ye posta yoluyla gönderilen veya elden verilen tercih listeleri geçerli olmayacak.

Sadece elektronik ortamda yapılacak tercihler işleme alınacak.

Öğrenci belgeleri e-devlet üzerinden alınacak

Yükseköğretim Kurulunun yürüttüğü Yükseköğretim Bilgi Yönetim Sistemi çalışmaları kapsamında artık öğrenci belgesi https://www.turkiye.gov <https://www.turkiye.gov> .tr/ adresi üzerinden alınabilecek. Uygulama ile öğrencilerin online olarak alacağı barkodlu belgeler kurum ve kuruluşlara yapılacak başvuru ve işlemlerde kullanılabilecek.

Belgelerin resmi geçerliliği olacak.Belge üzerindeki barkod numarası sayesinde teslim edildiği kurumlar belgeyi sorgulayabilecek ve doğruluğunu teyit edebilecek. Bu işlemler için herhangi bir ek ücret, vergi alınmayacak.

Çekingenliğin ilacı spor ve sanat

Çekingenliğin ilacı spor ve sanat
Çocuklarda gece korkusu konusundaki soruları Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Nöroloji, Klinik Nörofizyoloji ve Uyku Bozuklukları Uzmanı Prof. Dr. Burhanettin Uludağ yanıtladı:

- Gece korkusu nedir?
Çocuklarda uyku sırasında görülen ani korku ve panik ve çığlıkla uyanma durumudur. Bu sırada kalp çok hızlı çarpar, sık nefes alma, aşırı terleme ve göz bebeklerinde büyüme görülebilir. Çocuk uyanmış bile olsa,sorulara cevap vermez ve sonradan bu olayı hatırlamaz.Ani başlar, dakikalar sürer ve sonunda uykuya yeniden dalar. Anne ve babada büyük bir telaşa neden olur.

- Nedenleri neler?
Çocuklarda en önemli nedeni genetik. Ancak,uykusuzluk, yorgunluk, okul ve aile içi nedenlerle stres,anne-baba geçimsizliği, aileden ayrı kalma, sıkıntı, bilmediği bir yerde uyuma, ateş gibi faktörler ile gece korkusu ortaya çıkabilir.

- Çocuklarda nasıl görülür?
Genellikle çocuk uykuya daldıktan birkaç saat sonra aniden çığlık atarak, yatak içinde korku dolu bir ifade ile oturur duruma geçer, şuursuzca çırpınır, hızlı hızlı nefes alıp verir, terler. Anne - baba onu ne kadar sakinleştirmeye çalışsa da bunlara cevap vermez. Bağırmaya ve ağlamaya devam eder. Birkaç dakika sonra kendiliğinden susar ve tekrar yastığa başını koyup uykuya kaldığı yerden devam eder. Sabah kalktığında bu olayı hatırlamaz.

- Nasıl tedavi edilir?
Eğer çok sık ortaya çıkmıyorsa ilaçla tedavi edilmesi gerekmez. Çoğunlukla basit önlemler yeterli olur. Burada stres veren faktörlerin azaltılması, çocukla iyi ilişki, sorunlarını paylaşabilme, düzenli uyku gibi önlemler alınabilir. Olayın olduğu sırada yardım edilemeyebilir ama sakin, hafif bir sesle çocuğu sakinleştirmeye çalışmak yararlı olur.Bu sorun çok yoğun yaşanıyorsa mutlaka bir uzamana gidilmeli.

- Bu korkuyu yenmek için bireysel olarak neler yapılmalı?
Uykusuz kalma, aşırı alkol tüketimi,düzensiz yaşam, çok aşırı çalışma ve iş stresine maruz kalma yapılmaması gerekenler. Çocuklarda aşırı ders yükü, sorumluluk, anne-baba ilgisizliği, yeterince ilişki kurmama gibi davranışlardan uzak durulmalı. Ayrıca, uyku saatine dikkat edilmeli, çocukla birlikte dışarı çıkıldığında gece geç saatlerde eve dönülmemeli.Karanlık ve sessiz bir oda ile spor da yararlı olur.

Çekingenliğin ilacı spor ve sanat

- Profesörler en fazla hangi bölgede?
2013 YÖK istatistiklerine göre profesörlerin yüzde 33.8’i Marmara, yüzde 31.6’sı İç Anadolu ve yüzde 14.6’sı Ege Bölgesi’nde bulunuyor.

-Ortaöğretimde MEB bursu ile eğitim alan öğrenci sayısı kaç?
Bakanlığın 2013-2014 istatistiklerine göre ortaöğretim kurumlarında 143 bin 17 öğrenci burslu eğitim alıyor.

Türkiye genelindeki pansiyonlu okul sayısı ve kapasiteleri nedir?
Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2013-2014 istatistiklerine göre, pansiyonlu okul sayısı 2 bin 372. Bu pansiyonların toplam kapasitesi ise 436 bin 374.

Çekingenliğin ilacı spor ve sanat

- OECD’nin yayınladığı ve Türkiye’nin yer almadığı 2013 Öğretim ve Öğrenim Araştırması’na (TALIS) göre, öğretmenler destek ve itibar gördüklerini düşünmüyor.
- Devlet üniversitelerinde 156 bin 102 öğrenci tezli yüksek lisans yapıyor.
- Yükseköğretimde sağlık bilimlerinde okuyan öğrenci oranı yüzde 10.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!