İnsanlığa taktım kafayı

Gelişimine falan değil, insana. Ruh hali belirgin halde bozuk olanları, hastalıkları ellerinde olmayanları konu dışında bırakarak, günlük hayatta beraber yaşadığımız sana, bana, bize taktım kafayı.

Haberin Devamı

Yahu nasıl yoruyoruz birbirimizi ve nasıl kötü bazılarımızın içi...
Niye ki?
Hani işte güçte hırs falan tamam, anlaşılır şeyler de, kötülük istemek, zehir kusmak, aşağılamaktan zevk almak, ezmeye çalışmak...
Bunlar ne ki?
İyi insanı bunlar ancak üzer. Tatmin, kompleks ya da bir başka şeyin hırsını başkasından çıkarmak için mi?
Hepimiz mi hastayız, yaşadığımız hayat mı bizi bu hale getirdi?
Cevabı “hayır” kabul etmiyorum.
Bakın anlatıyorum, iki günlük bir şey sadece benimkisi, yıllar boyu yaşadıklarımı yazamayacağım tabi ki.
Gittim bir parfümeriye, şıktım fena halde. Kadın beni bir karşıladı, sanki ben bir kraliçeyim.
Ay sonu pahalı şeylere hiç gözümü kaydırmadım, baktım bir kampanya... Ne alırsan beş, on, on beş, yirmi lira, daldım oraya...
Çağırıyorum kadını yardım için, “Bunun şu rengi var mı ya?”
“Şu an sizinle ilgilenemem, işim var” diyor.
Aha terk edildim, parasız kadın bellendim.
Üzerimde Bodrum pazar elbisesi, fondötenden tut rimele, hatta parfüm alacağım yaaaa ben!
Başka bir parfümeriye gidiyorum, kafamda maşa, boya vaktim de gelmiş ama giriyorum içeri. Suratıma bakan varsa yazarlığı bırakıyım olur mu?
“Tom Ford Black Orchid nerde?”
“Şurada” diyor ama “en küçük boyu bile şu para.”
Çıkıyorum kapıya.
Nasıl insan bunlar diyorum ya. Beni geç, buralara gençler gelir, herkes maaşla çalışır, herkes hevesli, herkes insan...
Ulan diyorum şu ikisini de Ayşe yazsana, rezil etsene ya.
O pespaye halimle bir lokantaya gidiyorum, masaya oturuyorum, gelen yemeğe, gelen paraya laf ediyorum.
Garson diyor ki “beğenmediysen daha da gelme.”
“Bana bak” diyorum, “düzgün konuş, sen hep müşterilerinle bu tarz mı konuşursun, bana şefini çağır.”
“Hadi” diyor, “hanım, şef yok bugün.”
Çıkıyorum hesabı ödeyip.
Kıl arkadaşlarım var benim, dünyaya paraları olduğu için hâkim olduklarını sanan. Zamanında benim de çok vardı onlardan.
Hep derim güvenmeyin şu kâğıt parçalarına, bir de aşağılamayın insanları ya ne olur bilir misiniz derim. Bakın başınıza gelir, inşallah da gelsin.
Özellikle yurt dışında bu çok vardır. Bizde de artık var.
İnsan aşağılamayı, kendimizden küçük gördüğümüze zavallı, ezik muamelesi yapmayı seven bir toplumuz biz.
Kötü insanlar, ruhu karanlık tipler bizi işgal etti.
Herkes, dostlar bile pandik atmak için nöbette beklemede.
Herkes insana insan gibi davranmayı öğrenecek kardeşim, çıkaracağız içimizdeki şeytanı. Ne bu, neyin nefreti ki?
Şimdi al Serdar Ortaç’a kini, nefreti...
Allah tepenizden bakar zaten, yazmaya gerek yok ki.
Adama MS demişler.
Ne fena bir hastalıktır.
İnsan olun be artık!
Bütün yaptığımız, kazdığımız kötü kuyular bize geri dönecek, ben ona inanıyorum vallah billah.

Yazarın Tüm Yazıları