Bonzai tehlikesi giderek büyüyor

Güncelleme Tarihi:

Bonzai tehlikesi giderek büyüyor
Oluşturulma Tarihi: Haziran 27, 2014 12:48

Uluslararası Uyuşturucu Kullanımı ve Kaçakçılığı ile Mücadele Günü kapsamında Üsküdar Üniversitesi Altunizade Yerleşkesi’nde basın toplantısı düzenlendi. Toplantıda Birleşmiş Milletler’in sunduğu 2014 yılı Dünya Uyuşturucu Raporu ve Uyuşturucu ile Mücadelede Türkiye raporlarından bilgiler paylaşıldı.

Haberin Devamı

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun, 1987 yılında uyuşturucusuz temiz bir toplum hedefine ulaşma ve uluslararası alanda eylem ve işbirliğini güçlendirmek amacıyla "Uluslararası Uyuşturucu Kullanımı ve Kaçakçılığı ile Mücadele Günü" olarak belirlediği 26 Haziran’da Üsküdar Üniversitesi’nde Birleşmiş Milletler’in 2014 uyuşturucu raporu hakkında basın toplantısı düzenlendi. Toplantıya Prof. Dr. Sevil Atasoy ve Üsküdar Üniversitesi Rektör’ü Prof. Dr. Nevzat Tarhan konuşmacı olarak katıldı.

Birleşmiş Milletler 2014 uyuşturucu raporu hakkında konuşan Prof. Dr. Sevil Atasoy, "Birleşmiş Milletler her yıl 26 Haziran tarihinde ’Dünya Uyuşturucu Raporunu’ yayınlıyor. Bu sene de rapor çarpıcı sonuçlar barındırıyor. Uluslararası Uyuşturucu Kullanımı ve Kaçakçılığı ile Mücadele Günü’nün bu seneki teması ’tedavi’. Mücadele tekniklerinde değişikliğe gidilmediğinde uyuşturucu ile mücadelenin kaybedileceği ortada. Sadece arzla mücadele edilirse savaş kaybedilir, bu nedenle taleple mücadele edilmeli. Yani tedavi ve koruyuculuk önemli. Bu nedenle önyargıları bir kenara bırakmalıyız. Güvenlik güçleri uyuşturucu suçlarının üstüne giderken bir yandan da tedavi hizmetini sürdürmeliyiz. Kimsenin uyuşturucu kullanmamasını sağlamalı, bağımlıları ise tedavi etmeliyiz. BM raporlarında uyuşturucu bağımlılığının bir hastalık olduğu ve tedavi edilebilir olduğu defalarca yer almaktadır. Biz bu yüzden ‘yardım varsa umut da vardır’ diyoruz" dedi.

Haberin Devamı

Bonzai tehlikesi giderek büyüyor


5 YILDA UYUŞTURUCU KULLANIMI 262 ARTMIŞ

Birleşmiş Milletler raporuna göre son yıllarda Türkiye’de uyuşturucu bağımlılığında sentetik psikoaktif maddeler konusunda çok ciddi artışlar olduğunu, bitki özlü esrar maddesinin Türkiye kaynaklı, reçine esrarın İran, Irak ve Suriye’den geldiğini belirten Prof. Dr. Sevil Atasoy, "Bonzai olarak tanımlanan çok farklı maddelerden oluşan yeni bir tehditle karşı karşıyayız. Bu maddeler sentetik esrar olarak tanımlanıp tehlikesi az görülüyor ama alakası yok. Bitkisel kaynaklı değil laboratuarda sentezleniyor. Bu maddeler beyinde, esrarın bileşenlerinin bağlandığı bölgelere bağlanıyor ve giderek sorun oluşturuyor. Maddelerin içeriği bilinmediğinden doz aşımı ile birlikte ölüm oranları yükseliyor" diye konuştu.

Haberin Devamı

TÜRKİYE'DE EN YAYGIN MADDE ESRAR

Türkiye doğu batı arasında köprü konumunda olduğunu belirten Atasoy, "Kendi vatandaşlarımızda uyuşturucu kullanımının arttığını görünce transit ülke değil artık kullanıcı olduğumuzu anlıyoruz. Birleşmiş Milletler raporuna göre Türkiye’de eroin yakalanmaları önceki yıla oranla yükselmiş, son 3 yılda ise hiç morfin yakalanmamış. Bu durum ülkemizde eroin üretimi olmadığının kanıtı. Rapora göre Türkiye’de en yaygın uyuşturucu madde esrar, maalesef son 5 yılda kullanım oranı 262 kat artmış görünüyor" dedi.

BÖYLE GİDERSE 20 YIL SONRA TÜM DÜNYA HASTA OLACAK

Uyuşturucu madde kullanımının kişiye, topluma etkisi ve tedavi edilmesinin önemine değinen Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, "Madde kullanımı artıyor, bu şekilde giderse 20-30 yıl sonra dünya hasta bir toplum haline gelecek. En önemli etken farkındalık. Bağımlı kişiye uzman hekim kararı ile zorunlu tedavi yapılmalı. Bağımlılık yaratan sentetik maddeler fazla kullanıldığı zaman şizofrenik tepkiler ve ani ölümlere neden olabiliyor. Sigarayla mücadelede ülkemizde dünyaya örnek olacak bir mücadele çalışması yapıldı ve çok başarılı oldu. Uyuşturucu madde kullanımı için de benzer bir mücadele yapılmalı. Sentetik maddelerin kolay üretilebilir olması ve ucuz fiyatlı olması gençler için büyük bir tehdit oluşturuyor. Bu anlamda ailelere de çok fazla sorumluluk düşüyor. Her aile kendi çocuğu ile yakından ilgilenmeli ve bu anlamda takip etmeli. Yaşanan vakalarda ise kucaklayıcı ve tedavi için destekleyici bilince sahip olmalı. Bu anlamda çocuklarında böyle bir değişim fark ettikleri anda profesyonel olarak destek almalı. Bağımlılık tedavi edilebilir bir hastalıktır" diye konuştu.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!