Nurettin Özdebir: Türkiye'nin başkanlık sistemine geçmesi lazım

Türkiye’nin başkanlık sistemine doğru evrilmesi gerektiğini belirten Özdebir, "Bu seçim bana göre biraz erken bir fırsat. Keşke ortam daha sakin olsaydı da o zaman böyle bir seçim yapılsaydı.Halkın seçtiği cumhurbaşkanı daha önce parti başkanlarının işaret ettiği kişiden çok daha farklı bir güce sahip olacak. Etrafındakiler ‘iktidardaki partiden daha fazla oy aldınız’ diyecekler. Çünkü yüzde 51 şartı var. Anayasal değişiklikler yapılmazsa cumhurbaşkanı ile başbakan arasında bir çift başlılık dönemine gireceğiz. Daha önceki deneyimler de hep bunu gösteriyor" dedi.

HARİTASI OLMAYAN BİR DENİZE AÇILIYORUZ"

Bir grup gazeteciyle yaptığı sohbet toplantısında siyasi gelişmelerin ekonomiye etkilerini değerlendiren Özdebir, bugüne kadar Başbakan Erdoğan ile Cumhurbaşkanı Gül'ün kararları karşılıklı pazarlık, teklif, istişareyle aldıklarını, çıkan sorunların önceki dönemlerdeki gibi kamuoyuna dökülmeden halledildiğini söyledi. Ancak ilk kez cumhurbaşkanının halk tarafından seçileceğine dikkat çeken Özdebir, kaygılarını şu sözlerle dile getirdi:

"Başbakan kim olursa olsun, halk oyuyla seçilecek bir cumhurbaşkanını ilk defa yaşayacağız. Bilmediğimiz, haritası çıkartılmamış bir denize açılıyoruz şu anda. Yol boyunca nelerle karşılaşacağımız son derece önemli. Çünkü karşılıklı bir siyasi nezaket içerisinde cumhurbaşkanları bugüne kadar bütün yetkilerini kullanmadılar. Parlamento içerisinden çıkmış, arkadaşlarından onay almış bir cumhurbaşkanıydı. Şimdi halktan oy almış bir cumhurbaşkanı olacak. Kim olursa olsun bu yetkileri belli yerlerde kullanmak isteyecektir. Bu da alışılmışın dışında bir süreç olacağı için mutlaka yan etkileri olacaktır. Bunu yaşayıp öğreneceğiz."

NASIL BİR BAŞBAKAN?

Başbakan ve cumhurbaşkanın empatiyle birbirlerine yaklaşıp konsensüs içerisinde olmaları gerektiğini belirten Özdebir, "Taa ki gerçek anlamda yeni bir anayasa yapılıp, roller belirlenene kadar uyumlu bir başbakan olması lazım" dedi.

Erdoğan'ın cumhurbaşkanı seçilmesi durumunda, çocuğu gibi olan Ak Parti'nin işleyişine bir yerlerde dokunacağı tahmininde bulunan Özdebir, "Keşke Anayasa değişikliğini yapsaydık, bunun adını doğru dürüst koysaydık. ‘Başkanlık Sitemi mi, Parlamenter Sistem mi olacak’, ‘cumhurbaşkanının yetkileri neler olacak’? Daha önce cumhurbaşkanının yetkilerinin çokluğundan şikayet ediliyordu. Şimdi o yetkiler kısıtlanmadı, yetkilerin çokluğundan şikayet edilen bir makama da halk oyuyla seçilmiş bir partili cumhurbaşkanı geliyor şu anda. Bu fiilen Başkanlık Sistemi’ne geçiştir. Kanunlarımıza göre cumhurbaşkanı hukuki sorumluluğu olmayan bir kişi. Ama yeni dönemde yalnız devletin başı değil, icranın da başı gibi olacak. Kim olursa olsun yetkilerini kullanmak isteyecek. Halk tarafından seçilmiş bir kişinin parlamenterlere bir vefa borcu yok. Burada kimin dediği olacak? Bütün mesele bu. Her ne kadar cumhurbaşkanı ve başbakan arasında bir anlaşmazlığa şahit olmasak da bugün devletin yarısı vekaleten yürütülüyor. Niye bu atamalar yapılamıyor? Cumhurbaşkanına gitmiyor, onun için de dönmüyor belki. Bilmiyoruz" dedi.

HERKES BORÇLANDI, ERDOĞAN BAŞIMIZDA KALSIN

İş dünyasının Erdoğan'ın Köşk'e çıkışını satın aldığını belirten Özdebir, "İş dünyası yeni yatırımlar yaptı. Yap-işlet-devretlerde kredi yükümlülükleri altına girdi. Herkes borçlu. Bu şartlar altında bu düzenin devam etmesi lazım ki istikrar bozulmasın. Son anda Başbakan’ın ne diyeceğini bilmiyoruz. Ters köşe yapma durumu olabilir her an. Ekmeleddin Bey cumhurbaşkanı olursa da istikrarın bozulacağını düşünmüyorum ama Tayyip Erdoğan’ın başımızda kalmasını istiyoruz. Ekmeleddin Bey klasik cumhurbaşkanı olarak gelirse sorun yok. Alışma süresi olacak. AK Parti’nin ‘Yeni Türkiye’nin ilk cumhurbaşkanını mı eski Türkiye’nin cumhurbaşkanını mı seçeceğiz’ şeklinde bir sloganı var. Tartışma aslında burada. Bana göre yeni Türkiye’nin ilk cumhurbaşkanını seçmek gerekiyor ama konjonktür itibariyle biraz erken gibi. Etrafımız çok karışık" diye konuştu.

ABD TÜRKİYE'DE ZIRHLI OTOMOBİL ÜRETECEK

Özdebir, yüksek faiz için neden kalmadığını belirterek, “Irak karışmasaydı Merkez Bankası daha fazla faiz indirimine gidebilirdi. Dolar yıl sonunda 2,30 lira civarında olursa dış ticaret için iyi olur” dedi. Özdebir, komşu ülkelerdeki terör nedeniyle zengin işadamlarından zırhlı araç talebi geldiğini, 7-8 ay önce iki ABD firmasının Bursa ve Mersin’de zırhlı araç üretmek için Türkiye’ye yatırım yaptığını açıkladı.