‘Bonzai’, Meclis gündeminde

TOPLUM arasında ‘Bonzai’ olarak bilinen ‘Sentetik Kannabioid’ adlı uyuşturucunun Türkiye’de oluşturduğu tehlike günden güne büyüyor.

Haberin Devamı

Bonzai, BM Suç ve Uyuşturucu Ofisi tarafından dünyada en tehlikeli ve hızlı yayılan uyuşturucu olarak kabul edilmiştir. Bu madde kullanımı sonucu gerçekleşen ölümlerin sayısı son derece tedirgin edici boyutlara ulaştı... Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı 2011 raporunda da, gençler arasında bu madde kullanımında artış olduğu belirtiliyor. Maddenin satışı İstanbul’dan Urfa’ya kadar Türkiye’nin neredeyse tüm bölgelerinde yaygın bir şekilde sürüyor. İstanbul özelinde satışların, Beyoğlu, Sultangazi, Maltepe ve Kartal’da MOBESE kameralarının önünde alenen yapıldığı biliniyor.
Bu konuda CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin, MOBESE kameralarının gerektiği, incelenmesi durumunda suç unsurlarının zamanında tespiti ve engellenmesi mümkün olmasına karşın ‘Bonzai’ kullanımına dair iktidarın hiçbir tedbir almadığını söylüyor. “Yaşanan ölümlerde AKP hükümetinin doğrudan sorumluluğunun bizzat kanıtıdır. Gençlerin hayatını tehdit eden böyle bir tehlikeye karşı ise tek bir önlem alınmamış olması ve hükümetin bu duyarsız tutumu tarafımızdan kabul edilemez” diyen Gürsel Tekin’in, İçişleri Bakanı Efkan Ala’ya sorduğu sorular özetle şöyle:
“MOBESE kameraları önünde ve sosyal medya aracılığıyla ‘adres teslim’ şekilde yapılan satışların emniyetin bilgisi olmasına rağmen yapıldığı iddialarına dair görüşünüz nedir? Okul önlerinde yaygın olarak gerçekleşen satışlarla, ilköğretim çağındaki çocukları dahi tehdit eden maddenin, okul bölgelerinde satışının engellenememesinin gerekçesi nedir? Bonzai’den ötürü kaç vatandaşımız hayatını kaybetmiş, kaçı halen tedavi görüyor? Bu uyuşturucuyu kullananların yaş ortalaması nedir; bağımlılık oranlarının yıllara göre dağılımı nasıl gerçekleşmiştir? Bu maddeyi kullanmaktan ötürü cezaevine giren gençlerin, cezaevlerinde yine satıcıların koğuşlarında kaldığı yönündeki iddialarla ilgili ne düşünüyorsunuz? Bu gençlerin tekrar topluma kazandırılması adına kaldıkları cezaevlerinde rehabilitasyon hizmeti verilmekte midir? Hükümetin madde kullanımı ve bağımlılığı ile mücadele adına politikası ne derece yeterlidir?”

Haberin Devamı


KİMSENİN UMURUNDA DEĞİL

Haberin Devamı

Kısa sürede kullanımı bu kadar yaygınlaşan bir uyuşturu türüne karşı sorumluların gereken önlemleri almamış olduklarını düşünmek istemiyoruz. Bu bakımdan Bakan’ın, Gürsel Tekin’in sorularına vereceği cevap çok önemli. Özellikle İstanbul’da çocukların dahi kullanmaya başladığını duyduğumuz ölümler ya da geri döndürülemez arazlar yaratan bu uyuşturucu belasının Türkiye’nin gündeminden en kısa sürede sökülüp atılması gerekmiyor mu?

Bütçenin aslan payı nerelere gitti


BÜTÇE uzmanı, CHP Tekirdağ Milletvekili Faik Öztrak bütçe kaynaklarının nereye gittiğini açıklıyor: “Nisan ve mayıs döneminde bütçenin gider tarafındaki “cari transferler” kalemindeki artışa da dikkat çekilen raporda, bu kalemin altındaki “sosyal güvenlik açıklarının kapanması için yapılan transferlerin” yüzde 34.6; “mahalli idareler gelir paylarında” yüzde 19.8 arttığı vurgulandı. Raporda, büyükşehirlerdeki ilçe belediyelerinin çok ciddi ekonomik sıkıntılar yaşadığı, Büyükşehir Yasası öncesinde aldıkları payı artık alamadıkları halde bütçede mahalli idarelere ayrılan gelir paylarındaki artışın da kamuoyuna açıklanması gerektiği ifade edildi. Bu gelişmelerin etkisiyle yılın ilk beş ayında bütçe dengesi, geçen yıla göre 7 milyar TL bozulduğunun dile getirildiği raporda, “Tüm bu gelişmeler bütçede işlerin pek de iyi gitmediğini gösteriyor. Özellikle personel maaşları, cari transferler gibi tasarruf imkânı düşük harcamaların bütçe içindeki ağırlığı faiz dışı harcamaların kontrol edilmesini güçleştiriyor. Bu da bütçe dengesi üzerindeki riskleri artırıyor.
Hükümetin 12 yıllık iktidarında
8. mali affa sarılmasının ardında da bu gerçekler yatıyor. Normal yöntemlerle tahsil edilemeyen gelirler mali af gibi vergi adaletini bozan, dürüst mükellefi cezalandıran yöntemlerle toplanmaya çalışılıyor” değerlendirmesinde bulunuldu.

Haberin Devamı



Şişe Cam’ın 10 işyerindeki grevine 5 bin 800 işçi katılıyor


Cam işkolunda büyük grev

SON yılların en büyük grevi, Şişe Cam Fabrikalarında sürüyor. 24 Haziran’da başlayan grev 10 işyerinde 5.800 işçi trafından yürütülüyor.
Türk-İş’e bağlı Kristal İş Sendikası Genel Başkanı Bilal Çetintaş “Bu şişe cam sektöründe 11. büyük grev oluyor. Ücretlerde ve idari hizmetlerde anlaşmazlığımıza karşı işverenden anlayış görmüyoruz. Bu nedenle bugün bugün 14.00’de Fransız Konsolosluğu binasından Galatasaray’daki Paşabahçe satış mağazasının önüne kadar yürüyeceğiz” diye konuştu.
Lüleburgaz’da Hakan Dedeoğlu’nun başkanlığında sivil toplum örgütleri, Kırklareli Cam Sanayi, Oto Cam ve Trakya Cam Sanayi’de direnen işçileri ziyaret ettiler. Kristal İş’in şube başkanı Hüseyin Seren’le görüşen STK üyeleri, “İşçileri dirençli gördük, grevi dayanışma bilinçli ve disiplinli bir şekilde kararlılıkla sürdürüyorlar. Haklarımızı almadan grev sona ermez diye konuşuyorlar” dediler.
Şişe Cam’ın kuruluşunun anlamı büyük... Atatürk önce CHP’yi kuruyor. sonrasında Cumhuriyet ilan ediliyor. Ardından, CHP, Türkiye İş Bankası’nı, banka da Şişe Cam’ı kurarak iş ve aş imkânı yaratıyor. Şişe Cam, üretim ve kalitesiyle dünyada cam sektörünün önemli oyun kurucularından biri olarak biliniyor.

Haberin Devamı

Biliyor musunuz?

-KÖY Enstitüleri’nin kurucusu, kuramcısı ve uygulayıcısı İsmail Hakkı Tonguç’un ölümünün 54. yılında 28 Haziran Cumartesi günü 12.00’de mezarı başında, saat 15.00’te Köy Enstitüleri ve Çağdaş Eğitim Vakfı’nda (http://koyenstitulerivakfi.org.tr) anılacağını...
-33. Türkiye Kitap ve Kültür Fuarı’nın yarın Beyazıt Meydanı’nda, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Gömez ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş tarafından açılacağını...
-TÜRKİYE Gençlik Birliği’nden (TGB) bir grup öğrencinin Tahran Üniversitesi Öğrenci Heyeti’nin davetlisi olarak
5 günlük bir ziyarette bulunduğunu, heyetin ilk olarak İran’ın ABD’ye karşı verdiği antiemperyalist mücadelenin simgesi olan yerleri ziyaret ettiğini...

Haberin Devamı

Mevlüt Aslanoğlu Avcılar’da anıldı


CHP İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu vefatının 40. gününde Ekonomi Muhabirleri Derneği ve Avcılar Belediye Başkanlığı’nın ortaklaşa düzenlediği toplantıda anıldı. Toplantıya konuşmacıların yanı sıra CHP İstanbul İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı, Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar, Bakırköy Belediye Başkanı Bülent Kerimoğlu ve 500’ü aşkın yurttaş katıldı.
Toplatının konuşmacılarından CHP Genel Başkan Yardımcısı, Aslanoğlu’dan sonra Malatya milletvekili seçilen Veli Ağbaba, İstanbul milletvekili Süleyman Çelebi, AKP Malatya Milletvekili Ömer Faruk Öz, Avcılar Belediye Başkanı Dr. Handan Toprak Taney, ANAP’lı eski Milli Eğitim Bakanı Metin Emiroğlu, İTKİB Başkanı Hikmet Tanrıverdi, Malatya İşadamları Derneği Başkanı Yunus Akdaş, Garanti Bankası Genel Müdür Yardımcısı Adnan Memiş, CHP’li eski milletvekili ve Malatyalı hemşehrisi Yüksel Çengel, Hürriyet Gazetesi yazarı Vahap Munyar ve Aslanoğlu’nun oğlu Erdem Aslanoğlu, Mevlüt Aslanoğlu’nun çalışkanlığı ve haklının hakkını arayan bir siyasetçi olduğunu vurguladılar.
Veli Ağbaba, “Mevlüt ağabey iki dönem Malatya’da, üç yıldır da İstanbul’da klasik milletvekilliğini yıkarak halkla içi içe ve çalışan bir örnek oldu. Şimdi biz o geleneğe uymak için çaba veriyoruz” dedi
Aslanoğlu’nun, 3. bölgeden seçilen yakın çalışma arkadaşı Süleyman Çelebi, “Ben çalışma arkadaşımı değil en yakınımı kaybettim ancak benim için ölmedi. Onun el uzattığı sayısız insan öksüz kaldığını düşünüyor ancak onları öksüz bırakmayacağız” dedi.
AKP Malatya milletvekili Ömer Faruk Öz, “Sayın Aslanoğlu, Malatya’ya ve İstanbul’a hizmet götüren bir neferdi. Bizi geceyarısı arar ve istekleri iletirdi. Başaramadığı hiç bir iş olmadı” diye konuştu.
Avcılar Belediye Başkanı Dr. Handan Toprak Taney ise şunları söyledi:
“Seçimlerde bize çok emeği geçti. Mevlüt Bey sürekli haklının yanında, haksızın karşısındaydı. O her zaman hak arayan bir siyasetçi oldu. Değerli milletvekilimizi sadece bugün değil her zaman anacağız. Bir tesisimize de onun adını vererek gelecek kuşaklara taşıyacağız.”

Konyaaltı plajı halka açıldı külotla denize girenler arttı

BÜYÜKŞEHİR Belediye Başkanı Menderes Türel’in Konyaaltı Sahili’ni halka ücretsiz açması gündemdeyken, Antalya Ticaret ve Sanayi Odası’nın (ATSO) Haziran ayı Meclis Toplantısı’nda Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Osman Budak’ın yaz aylarında kentte gördüğü ve/veya görünen olumsuzlukları gündeme getirdi. Budak’ın bu çıkışı cesaretli bir çıkıştı. Basının yapması gerekeni yaptı. Kentin manzarasının Turizmin Başkenti Antalya’ya yakışmıyordu. Disiplinin gerektiğini anlattı Çetin Osman Budak.
Örneğin “Konyaaltı sahilinde adam gelmiş kilimi sermiş, piknik tüpüyle yemek yapıyor, öbür tarafta biri mangal yapıyor, bir diğeri affedersiniz külotla denize giriyor” şeklinde var olan gerçekleri dile getirdi.
Konyaaltı Sahili’nde düzenlemenin yapılıp hizmete açılması bir yana, bu kente yakışan kaliteli, turist de çekecek biçimde hizmet verilmesi ve özellikle kullanım kuralları konusunda da disiplin getirilmesine vurgu yaptı Başkan Budak. Sahilde gördüklerini uzun uzun anlattı. Özetle şöyle dedi:
“Günde 100 bin kişinin kullandığı, 11 kilometrelik bir yer. Bunları söylemek zorundayız. Halkımızın burada denizi kullanmak hakkıdır ama kuralları olmalı. Mangal yapılacak yer değildir. Denize girmenin de kentte yaşamanın da kuralları vardır. Sahile battaniye serilip yatılmaz. Her yeri poşet yapıp piknik yapılmaz, tüpgaz yakılıp yemek yapılmaz. İnsanlar denize düzgün mayo ile ve temiz girmelidirler. Bu konuda da kurallar olmalıdır.”
Sadece sahil kullanımı ile ilgili değildi Çetin Osman Budak’ın uyarıları:
“Caddelerde korna çalarak sünnet veya başka eğlence yapan otomobil konvoyları kenti gürültüden yaşanmaz hale getiriyor.
Antalya’nın sıcak bir kent olmasının kimseye kentin caddelerinde üstü çıplak dolaşma hakkı vermiyor.
Çevreyolu, Yüzüncü Yıl Bulvarı gibi büyük caddelerde yaya geçitlerine hiçbir sürücü dikkat etmiyor.
Önemli caddelerin kaldırımları pazar yerine döndü. İşporta ticaretinden bir türlü kurtulamıyoruz. ‘Marka’ dedikçe, tam tersine işporta yaygınlaşıyor.”
Bülent ECEVİT

‘Kene Hukuku’ üzerine; evet aydınlatmaya devam. Bu milletin başına gelecek var

HEP yazdığım gibi kaleminize sağlık. Aydınlatmaya devam etmeniz çok güzel.
Özellikle Kene Hukuku nedir? Başlığındaki ibarelere karşı gelmem gerekiyor. CHP ve MHP’nin yöneticilerinin eliyle!.. Bu ibare sanırım maksadını aşmış. Çünkü referanduma gidildiğinde özellikle CHP bütün kadroları ile hayır dedi ve o yönde oy kullandılar; en azından yöneticileri... Altın tabakla sunulması nasıl gerçekleşebilir? Kültür seviyesi, okuma oranı ve akılda tutabilme yeteneği ile bu halkın ne yapacağını kim söyleyebilir. Deneme/yanılma yöntemi ile oy atan, kömür torbalarına alışmış “dilenci yeteneğine bulaşmış halktan bahsediyoruz. İğrenç ama gerçek bu. Mecliste verilen gensoruların, hatta Anayasa Mahkemesine gitmelerin haddi hesabı yok. TV’ler ve basın nerede ise tamamen iğdiş edilmiş, havuzların rahatlıkla kurulduğu bir ortamda muhalefetin sesi kesilmişken, hangi altın tabaktan bahsedebiliyoruz? ‘Havet’çileri nasıl ikna edebilirlerdi? Şimdi o kesimin nerede ise tamamı karşı gelerek günah çıkartmaya çalışmıyor mu?
Rüşvet iddialarına ilişkin paraları sıfırlama ayyukaya çıkmışken, hala bu halk oy vermiyor mu? Peki kim altın tabağı veriyor, kim tepsi ile veriyor?
Ne olur bu türlü atlamaları ve ifadeleri siz yapmayın en azından.
Rahmetli annem daha o yıllarda bu milletin başına gelecek var demişti. Kendisi tam olarak cumhuriyet kadını ve savaş yıllarını görmüş birisi. Atatürk’ün kurduğu devlet bu değil derdi. Aymazlığı içine sindiremediği için feryadını bu şekilde dile getirmişti; nitekim bugün gerçekleştiğini görüyoruz, söylediklerinin... Evet başımıza gelecek var ve kapımıza dayandı. Kurunun yanında yaşın da yanması meselesi gibi, için için yanıyoruz. Sapla saman bir birine karışmış. Köşe monşerleri çala kalem ortamı bulandırmaya ve unutturmaya devam ediyorlar. Dünün aylakları, beş parasızları, lakapları bile olan kişiler bu gün beyefendiliğe ve para babalığına soyunmuş vaziyetteler. Al gülüm ver gülüm tamamen hükümet ve kanunları ile galabe çalmışken kim ne yapabilir? Muhalefet “Allah birdir“ dese bile AKP ve yandaşları haşa Allah bir değildir deme boyutundalar!
Daha ne yapılabilir? Gerçekler bu.
Osan BAŞTA

Yazarın Tüm Yazıları