Hangisi?

BAŞBAKAN Yardımcısı Ali Babacan, dünyada da saygı duyulan bir devlet adamıdır. Son zamanlarda bir şeyleri anlatabilmek için adeta çırpınıyor.

Haberin Devamı

Şu sözlerine bakın:
“Şahsi siyasi istikbal için ya da partilerin istikbali için memleketi maceraya sürükleme çabaları olabilir!”
Sayın Babacan “siyasi gündemin hareketli olduğu dönemlerde”, yani mesela içinde bulunduğumuz konjonktürde, bu eğilimlerin artabileceğini söylüyor. Türkiye’yi seçmiş olduğu “ana yoldan sağa sola saptırmaya çalışanlar olabilir” diyerek gazetecilere sesleniyor:
“Sorumluluğunuz çok büyük. Doğru politikalara destek ama macera arayışına, ülkemizi riske sokacak yaklaşımlara, ihtiyatlı, tedbirli durmak, ona göre yaklaşımda bulunmak önemli.” (21 Haziran)
Bu sözleri Babacan söylüyorsa, önemsememiz gereken bir şeyler vardır.

AVRUPA NORMLARI

Haberin Devamı

Evvela, Babacan’ın “ana yol” dediği, kendi sözleriyle, “Avrupa Birliği’nin hukuk standartlarını tek referans olarak almak”tır.(22 Nisan)
Ekonomi politikalarında ise Babacan’ın aylardan beri vurguladığı üç konu var: “Merkez Bankası’nın bağımsızlığı, mali disiplin, yapısal reformlar...”
Fakat iktidar ekibinde faizin siyasi kararla indirilmesini, bu yolla piyasaya para sürülmesini, büyümenin teşvik edilmesini söyleyenler de var. Babacan ise “Büyüyelim de varsın borç artsın, cari açık artsın anlayışı, günü kurtarma politikasıdır” diyor.
Çünkü faizi indirerek piyasaya sürülecek paranın karşılığı yoktur, bu para ancak daha çok borçlanarak ve dış ticaret açığı arttırarak bulunabilir; sonu fena olur. Babacan işte bu sebeple Merkez Bankası’nın bağımsızlığını savunuyor. 13 Haziran’daki uzun konuşması bu konudaki uyarılarla doludur.

KURTULMUŞ NE DİYOR?

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş ise “Askeri vesayet bitti, sıra Merkez Bankası, üst kurul ve yargı vesayetine geldi” diyor, MB için şunları söylüyor:
”Araçsal bağımsızlığa eyvallah, ama hükümet başka telden Merkez Bankası başka telden çalarsa bunun adı araçsal bağımsızlık olmaz. TC Merkez Bankası AŞ bağımsız olsun, peki TC devletinin bağımsızlığı ne olacak?...”
Halbuki iç ve siyasi baskılara karşı siyasi iktidarlardan ziyade bağımsız Merkez bankaları daha dayanıklıdır.
Sayın Kurtulmuş, Obama’nın, Fed’e başkan atarken, “orta direği savunacak” biri olduğunu söyleyerek onun “niteliğini” belirttiğini söylüyor. Elbette “niteliği”ni yürütme organı belirler ama Merkez Bankası’na bir genel müdürlük gibi emir verilemez.
Bağımsız yüksek kurulları bulunmayan tek modern ekonomi yoktur. Yargı bağımsızlığının da ölçüsü mesela Venedik Kriterleri’dir, iktidarın 2010 hedeflerinde dilinden düşürmediği kriterler...

Haberin Devamı

İKTİDAR NEREYE?

Merkez Bankası’nın bağımsızlığını, ben yıllardan beri savunuyorum. Sayın Kurtulmuş, AKP’ye karşı muhalefet partisi kurup ağır eleştirilerde bulunurken de TV ekranlarında kendisine iktisadi görüşlerimizin uyuşmadığını söylemiştim.
Bugün de niyetim siyasi polemik değildir.
İktidar partisinde iki ayrı eğilimin belirmeye başladığı açıktır. Ali Babacan piyasa ekonomisini ve reformları savunuyor. Kabinenin diğer bir saygın ismi Maliye Bakanı Şimşek, dün Babacan konusunda hakkaniyetli bir konuşma yaparak bir kere daha ona destek verdi, geçen on yıldaki ekonomik reformlarda onun belirleyici rolüne dikkat çekti.
Numan Kurtulmuş ikinci eğilimin sözcülüğünü yapsa da yalnız olmadığı besbelli. Başbakan da bu yönde konuşuyor.
Türkiye açısından önemli olan şudur: Başbakan Çankaya’ya çıkarsa, bu iki eğilimden hangisi ağır basacak? “Referansımız AB hukukudur” diyen eğilim mi? Benim Üçüncü Dünyacı bulduğum öbür eğilim mi?
Türkiye için ne kadar önemli, değil mi?

Yazarın Tüm Yazıları