Hayrettin Hoca ve mezhepler

ALEVİLER, Şiiler ve Sünniler bir ülkede nasıl barış içinde birlikte yaşayabilirler?

Haberin Devamı

Bu konuda Prof. Hayrettin Karaman fevkalade önemli bir yazı yayınladı.
Prof. Karaman İslam hukuku (fıkıh) profesörü olduğu için yazısı son derece önemli.
Daha önce Karaman, “eşit vatandaşlık” ve “Batı tipi demokrasinin” İslam’la bağdaşmadığını yazmış, ben de eleştirmiştim. (Hürriyet, 16 Haziran)
Tabii benim eleştirim, uzmanı olmadığım fıkıh açısından değildi, tarih ve siyaset bilimi açısındandı.
Şimdi Hoca’nın son yazısını görelim.

‘HÜR VE DEMOKRATİK ÜLKE’

Prof. Karaman evvela, farklı inançtan insanların aralarındaki ilişkileri keserek yaşayamayacağını belirtiyor. Telkin ve propaganda ile herkesi bir din veya bir mezhepte toplamanın mümkün olmayacağını vurguluyor.
Öyleyse... Şöyle devam ediyor:
“Bugün bütün hür dünyada kabul gören, genel hatlarıyla İslam’a da aykırı olmayan yol ve yöntem, farklı olanların bir ülke vatandaşlığı çerçevesinde gerektiği kadar ilişki içinde olmaları, biri diğerine din ve mezhep dayatmaması, herkesin kendi inancını hür olarak yaşaması, meşru yollardan yayması ve asla şiddete başvurmamasıdır.” (Yeni Şafak, 15 Haziran)
Bu satırlarındaki “hür dünya” ve “ülke vatandaşlığı” kavramlarına bilhassa dikkat çekmek isterim.
Sayın Karaman şöyle devam ediyor:
“Hür ve demokrat bir ülkede bir kişinin veya grubun inancının şu veya bu ölçüye göre sahih veya değerli olup olmadığına başkası karar veremez. İnsanlar isterlerse ineğe tapsınlar, ‘dinleri’ din olarak, hayat tarzları da meşru hayat tarzı olarak tanınır ve bilinir...”
Elbette herkesin inancı kendisine göre doğrudur.

Haberin Devamı

CEMEVLERİ KONUSU

Prof. Karaman, aynen, “laik ülke, kanun ve kararlarında dinlerle ilgili hüküm veremez, değerlendirme yapamaz, taraf tutamaz” diye ekliyor.
Cemevleri konusuna gelince; Hoca evvela genel prensibi belirtiyor:
“Laik ülkenin kanunlarında devletin hükmü ve kararı olarak ‘şu dindir, şu değildir, şu mabettir, şu değildir’ diye bir hüküm ve karar bulunamaz. Eğer böyle yerlere devlet yardımı yapmak hukuka aykırı görülmüyorsa yapılır...”
Pek çok Alevinin ibadetlerini camide yaptığını, camilerin ibadethane olduğu konusunda ittifak bulunduğunu belirten Karaman, şöyle devam ediyor:
“Tekkelerin, zaviyelerin, dernek ve cemevlerinin ibadethane olarak kabul edilmesi konusunda ittifak yoktur; bu sebeple bu yerler hakkındaki hüküm ve karar o yerlere mensup olanlara bırakılmalıdır.”
Cemevlerinin ne olduğuna Aleviler karar verir, devlet de onaylar, nokta!

Haberin Devamı

EŞİT VATANDAŞLIK

Sayın Karaman eşit vatandaşlık ve Batılı demokrasinin İslam’la bağdaşmadığını yazarken, olaya fıkıh tarihi açısından bakmış, ona göre yazmış olabilir. Fakat tarihte eşit vatandaşlık ve demokrasi Batı’da da yoktu; bizde de Avrupa’da da kıyafetlerde bile “tebaa”nın dinine göre bir hiyerarşisi, bir eşitsizlik düzeni vardı...
Çağımız ise eşitlik ve demokrasi çağıdır. Sayın Karaman da çağımızdaki kimlik sorunlarını hatırlatarak şöyle diyor:

“Problemler ve talepler –devlet, laik demokratik hukuk devleti olduğuna göre– bu çerçevede bir bütün olarak ele alınmalı ve eşit vatandaşlık esasına göre çözüme bağlanmalıdır.”

Çok doğru, eline sağlık Hocam...

Haberin Devamı

Ortadoğu’yu yine kan gölüne çeviren mezhep ve kimlik sorunları, tarihsel fıkıh kitaplarındaki fetvalarla değil, modern “eşit vatandaşlık” ve “laik demokratik hukuk devleti” ilkeleriyle çözülebilir ancak.
Prof. Karaman gibi İslami camiada son derece etkili olan zatların, bu gerçeği sadece “tespit” olarak değil, “teori” olarak da daha geniş çapta anlatmalarına, Türkiye’nin de, eski fetvalara saplanıp kalan İslam toplumlarının da çok ihtiyacı vardır.

Yazarın Tüm Yazıları