'Bedelini verirdik çıkamazlardı...'

Güncelleme Tarihi:

Bedelini verirdik çıkamazlardı...
Oluşturulma Tarihi: Haziran 22, 2014 12:21

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Ak Parti’nin İl Danışma Meclisi Toplantısına katıldı. Başbakan Erdoğan konuşmasında Balyoz tahliyelerine değinirken bunun 2010 referanduyla mümkün olduğunu ve AYM'ye bireysel başvuru hakkı gerçekleşmeseydi tahliyelerin olamayacağını söyledi. Erdoğan, "AİHM’e gitseydiler oradan böyle bir netice alabilirler miydi. Hayır. AİHM lehlerinde bir netice verse bile biz Türkiye olarak belli bir bedel verirdik ve içeride kalmaya devam ederlerdi" diye konuştu.

Haberin Devamı

İşte Başbakan Erdoğan’ın konuşmasından satır başları:

Demokrasi sandıkta başlar ve sandıkta tecelli eder. Bir siyasi parti sandıkta oylarının çalınmasına göz yumuyorsa o parti en başından kaybetmiştir.
Kesinlikle 3+3+3 9 kişilik sandık yönetimlerini İstanbulumuzun tamamında gerçekleştirmeye mecburuz.
Seçim yapılmadan biz seçimin neticesini görmeliyiz.
12 yılda 8 seçimde başarı göstermemizde sandıklara sahip çıkıyor olmamızın büyük etkisi var.

AVUSTURYA VE FRANSA ZİYARETİ

Hafta içi Avusturya ve Fransa’daki vatandaşlarımızla hasret giderdik.
Avusturya’da maalesef bize 10 bin kişilik bir spor salonu tahsis edildi. Ama dışarıda da vatandaşlarımız vardı. Konuşmanın ardından dışarıdaki vatandaşlarımıza da hitap ettik.
Adeta aşıkla maşukun bir aya gelmesi gibi bir tabloyu orada gerçekleştirdik.
Daha sonra Avusturya Dışişleri Bakanı’nı da kabul ettik ve oradaki vatandaşlarımızın sorunlarını da konuştuk.
Fransa’da Sayın Hollande ile görüştük.

BALYOZ TAHLİYELERİ

Haberin Devamı

230’u aşkın insan Anayas Mahkemsi’nin kararıyla dışarı çıktı değil mi. CHP MHP bakıyorsunuz havaya girmiş. 2010 referandumundan yüzde 58 ile sandıklardan bu çıkmasaydı bunlar çıkabilecek miydi.
2010’da 'hayır' diyenler şu anda 'evet' oylarının neticesini aldılar.
Bu ne demek. Biz işte bu ülkenin huzuru için çalışan partiyiz.
'Hayır' dediler her türlü şeyi yaptılar.

'BEDEL VERİRDİK İÇERİDE KALMAYA DEVAM EDERLERDİ'

AİHM’e gitseydiler oradan böyle bir netice alabilirler miydi. Hayır. AİHM lehlerinde bir netice verse bile biz Türkiye olarak belli bir bedel verirdik ve içeride kalmaya devam ederlerdi.
Biz onlardan teşekkür bile beklemiyoruz. Sadece bu ülkede kimin demokrasi mücadelesi verdiğini bilsinler yeter.
Mevcut siyasi iktidarın 2010 referandumunda halkı ile bütünleşerek aldığı yüzde 58 oyu neden görmüyorsunuz.
Bu zemini hazırlayan AK parti iktidarı. Yoksa orada kalmaya devam edecektin.

'ELİMİZDE HEPSİNİN ÇEKİMLERİ VAR'

Son bir yıl içinde yaşananları teşkilatımızdaki herkesin tekrar tekrar düşünmesi lazım.
Fransa’da sordum: sizde polis molotofla kaldırım taşıyla saldırılır mı dedim. Hayır dediler.
Bizde değil polise vatandaşa Molotof kaldırım taşı atılıyor bir bakıyorsunuz yargının bir kapısından giriliyor bir kapısından çıkılıyor.
Polisimiz orantısız güç kullanıyor diye yansıtıldı. Hepsinin çekimleri var elimizde bunları da teşhir edeceğiz hangi ülkede neler yapılıyor.
Bu ülkede ne taşla sopayla molotofla iktidar arama gayretinde olanlar bunu bulamayacaksınız. Bu ülkede iktidarın yoluş andıktan geçer.
Televizyonlarda çıkıp konuşan kendilerine okumuş yazmış diyen bazıları da çıkıp 'sandık her şey değildir' diyor Demokraside her şey sandıktır. Eğer siz sandığı kabul etmiyorsanız sizin demokrasiniz Sisi’nin demokrasisi olur.
Biz şu anda demokrasinin mücadelesini en iyi veren ülkeyiz.

'YAKLAŞIK 8 YIL SABRETTİK'

Haberin Devamı

17 ve 25 Aralık’ta Ak Parti iktidarından kurtulmak istediler. Bizleri yargılamak istediler. Türkiye’nin tüm kazanımlarını yok edeceklerdi.
Dış politikada Türkiye’nin gücünü yok edeceklerdi.
İç siyaseti yeniden dizayn edecek yeni vesayet sistemi kuracaklar darbeler dönemini yeniden açacaklardı.
O eski karanlık umutsuz Türkiye’yi yeniden dirilteceklerdi.
Çok ağır bir tehdit atlattık. Şimdi yeni Türkiye adımlarını güçlenerek yeniden atıyor.
Biz çok sabrettik. Yaklaşık 8 yıl sabrettik. Ama ne yazık ki bu sabır karşı tarafta anlaşılamadı. Ve karşı taraf bu sabrı Allah’ın bir lütfudur ki anlayamadığı gibi terse düştü.

'17 ARALIK DEĞİL DE DAHA SONRA YAPSAYDILAR...'

Haberin Devamı

Bunlar bunu 17 Aralık’ta değil de daha sonra yapsaydı olay daha farklı bir boyuta gidebilirdi.
Ama diyoruz ya hesapların üzerinde daha büyük bir hesap var.
Yargıya gereken şikayetlerde bulunduk. Biz yine sabırlıyız çünkü belli şeylerin oluşması gerekiyor.
Unutulması mümkün olmayan iğrenç saldırılar yapıldı.

'BENİM İTİRAZIM VAR'

Türkiye’de bir başbakanın ofisi dinlenecek. Bütün belgeler toplanacak ve ilgili mercilere aktaracak. Hale bakın hepsi dışarıda.
Ben paralel ya da değiL yargıya sesleniyorum: bütün belgeler ortadayken suç aletleri ortadayken yapanlar ortadayken neymiş adli kontrolle serbest bırakıyormuş.
Benim itirazım var. Siz başbakanın dinlenmesini bu kadar normal karşılıyorsanız soruyorum sizin yatak odanızı dinleyenlere karşı tavrınız ne olacak acaba.

'TEMENNİ EDERİM SİZ DE AYNI ŞEKİLDE DİNLENMEZSİNİZ'

Haberin Devamı

Yargı mensupları için –hiçbir şey geçerli değil ama onun dışında cumhurbaşkanı dinlenirse dinlenebilir... olabilir. Temenni ederim ki kısa süre sonra sizler de aynı şekilde dinlenmezsiniz.
Bu gidiş hayra alamet bir gidiş değil. Ben bundan sonra da itirazlarıma devam edeceğiz. Çünkü bu öyle kolay geçilecek bir iş değil.
Başbakan’a taş atılır söylenen şu “siyasetçisin ağır eleştirilere katlanacaksın.” Hakaret demiyorlar ağır eleştiri diyorlar. Biz eski, Türkiye’den kurtulmak istiyoruz derdimiz bu.

KILIÇDAROĞLU'NUN İDDİALARI

CHP genel Müdürü bir kanala çıktı Deniz Baykal ile ilgili görüntülere ilişkin bana çok çirkin bir iftira attı.
Siz bu görüntüleri ne zaman nerede izlediniz diye soruyorlar cevap yok. Pensilvanya örgütü talimat vermiş sonra da mikrofon uzatmış.
Bu genel müdür de utanmadan çıkıp bu iftirayı atıyor. Bilgisayardan gizlice çekilmiş bir görüntü bir de hışırtıdan başka bir şey olmayan bir ses kaydı verdiler git konuş dediler.
Pensilvanya emreder CHP genel müdürü yapar. Kendisi kasetle geldi ya oradan bir kuyruk acısı var. İnsanda edep olsa böyle bir yalan atmaz.
Pensilvanya’nın da CHP genel müdürünün de nasıl bir halka sahip olduklarının kanıtı bu örnektir.

Haberin Devamı

'CHP SEÇMENİ GİT DEDİ'

CHP seçmeni 30 Mart’ta bu genel müdüre git mesajı verdi zaten. Ama mesele ar damarı meselesi.
91 yıllık CHP döneminde en kötü en kimliksiz dönem bu genel müdürün döneminde oldu. CHP eskiden de seçim kaybediyordu ama bu genel müdürün döneminde CHP’nin izzeti de ayaklar altına alınıyor.
Aileme bu kadar pervasızca saldırdılar ki bunlar içinde küfürler var. Başbakanlık ofisinin önündeki duvarlara küfürler yazdılar. Bu kadar alçaldılar. Siyaset böyle yapılmaz.
Eğer düşünceniz varsa meydanalrda konuşursunuz sandıktan neticesini beklersiniz. Ama bunlar da yok.
Şimdi kalkmış ikisi de Türkiye’nin cumhurbaşkanında aranan vasıfları anlatıyorlar. Ya sizden daha güzel vasıflara sahip olan olabilir mi.
Bu ne demek “bizde böyle vasıflar yok. Böyle bir kişiyi bulduk.”
Bu ülkede kimin cumhurbaşkanı seçileceğinin vasıflarını en güzel millet belirler millet.

'AK PARTİ İÇİNDEN DE NANKÖRLÜĞÜN GEREĞİNİ YAPANLAR ÇIKTI'

Akşam başka sabah başka konuşandan bu ülkede lider olmaz. Sadece AK Parti’ye saldırmadılar Halkbank üzerinden MİT tırları üzerinden bu ülkenin bağımsızlığına saldırdılar.
Pensilvanya tıynetinin gereğini yaptı, CHP, MHP zihniyetleri gereğini yaptılar yapmaya devam ediyorlar. Bir kısım medya alçaklığın tarihi yazdılar. AK parti içinden de nankörlüğün gereğini yapanlar çıktı. Aramıza tuzluklar sızmış ama onlar da ait oldukları bataklığa gittiler.

'SON BİR YILDA DOSTU DÜŞMANI DAHA İYİ GÖRDÜK'

Bazıları ısrarla taraf olmaktan kaçtılar. Haksızlık karşısında tarafsız olan kişi aslında tarafını seçmiştir. Bir gün o zulme kendilerinin de maruz kalacağını unutmasın.
Zor zamanlar kritik süreçler bir turnusol kağıdıdır. Son bir yıldaki zor süreçte dostu ve düşmanı birbirinden çok daha net şekilde ayırt etme fırsatımız oldu.
İster halkamız içinde ister dışında olsun herkesi çok daha iyi tartma fırsatımız oldu.
Kimin susarak ihaneti onayladığını gördük.

'KİMİN KOLTUK PEŞİNDE OLDUĞUNU DAHA YAKINDAN GÖRECEĞİZ'

Yine bir teste giriyoruz. Kimin dava peşinde olduğunu kimin koltuk peşinde olduğunu yakından göreceğiz.
Ben şuna inanıyorum bu camia içinde kendi kişisel hırslarını bu davanın önüne geçireceğine
Cumhurbaşkanı adayımız kim olursa olsun kaygılanacağımız en son şey AK Parti’nin geleceğidir.
AK Parti şahıslarla değil ilkelerle sınırları belli politikalarla ve en önemlisi dava şuuruyla var olan bir partidir.

'BİR AN SONRAYA GARANTİM VAR MI?'

Partinin başına Ahmet gelmiş, Mehmet gelmiş bunu tartışmasını yapmak davaya ihanettir.
Bizler şahısların peşinde mi gidiyoruz. Bugün Tayyip Erdoğan var. Bir an sonraya garantim var mı.
Allah korusun eyvallah da, nice insanlar görüyoruz eve bir telefon alıyoruz eve giderken kalp krizinden ölmüş.
O dava devam ettiği sürece siz o arkadaşımız o liderinize saygıyı göstermiş olursunuz.
Eğer sahiplenmiyorsa kusura bakmayın orada başka tezgahlar var demektir.
Kim diyorsa ki “ben olmazsam dava olmaz” o büyük bir kibrin içindedir.
Biz bu tartışmalara kesinlikle prim vermeyecek bir kadroyuz. Sadece şu salonda bile görev verildiğinde canından vazgeçmek pahasına o görevi yerine getirecek yüzlerce arkadaşımız var.

'BATSIN DENGELERİN SENİN'

Bizim davamız bir insanlık davasıdır. “efendim dengeler” deniyor. Batsın dengelerin senin. Dengeler uğruna yüzbinler ölüyor hala denge diyorsun. Biz siyaseti tavırsız dengecilikle yaptık.
Önümüz artık ramazan. Cumhurbaşkanlığı gibi önemli bir sürece girerken aynı zamanda ramazan bereketiyle inşallah bir kez daha kucaklaşıyoruz.
Bu ramazanda iftarlar farklı olacak. Çünkü gündemimiz cumhurbaşkanlığı seçimi. Sahurlara kadar sohbetler çok farklı devam edecek.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!