Çatı adayının şarkısı

Bazen Türkçe pop her derde devadır.

Haberin Devamı

CHP ve MHP’nin ‘çatı’ adayı Ekmeleddin İhsanoğlu’nun adının zikredildiği dakikalarda, Türk popunun sessiz ve derinden ilerleyen başarılı adamı Gökhan Türkmen’den Çatı Katı şarkısı çınladı kulaklarımda.
Sözleri istediğiniz yöne sündürmek serbest:
“Şimdi çatı katında inziva vakti, nerede aranacak haklının hakkı, dinlemeliydim vaktinde aklı, seni unutmaya çalışmak da varmış.
Maalesef bana bıraktıklarınla, teselli avında elleri boş dönmek de varmış.
Yarın hatrımı sorsan ne olur, bugün hevesimi kırdın bir kere”.

******************

Şişli’deki evlatlar

Haluk Bilginer, Cansu Çamlıbel’e verdiği pazar röportajında şöyle diyordu:
“91 yıldır güce tapıyoruz. Biz gücü çok severiz. Kendini güçlü gösteren herkese tapınırız. Çünkü bizim babalarımız öyledir de, ondan. Evde bir güç isteriz hep. Baba sendromudur o. Başka türlü tutunamıyoruz, bize hep bir baba lazım. Babasız olmuyor. Biz babalarımızı öldüremedik.”
Röportajın yayınlandığı gün Nişantaşı’nın girişinde bir pankart gördüm, şöyle yazıyordu:
“Sarıgül başkanım, Babalar günün kutlu olsun.
Şişli’deki evlatların.”
Aynı pankart Beşiktaş’a da asılmış.
Orada da “Beşiktaş’taki evlatların” yazıyormuş.
Gel de Bilginer’in sözlerine hak verme.
Sarıgül belediye başkanıydı. Bir yöneticiydi.
Şişli’dekilerin babası değildi.
Ama işte Türk siyaseti bu “baba” figüründen vazgeçmiyor, ona tutunmaktan da...
Sarıgül’ü sevenler de bu kısırdöngüye dahil.

**********************

Haberin Devamı

Cihangir bitti mi

Selma Ergeç bu ay kapağında yer aldığı XOXO Dergisi’ne verdiği röportajda şöyle diyor:
“Türkiye’ye ilk geldiğimde Cihangir’den başka bir yerde yaşayamam diye düşünüyordum.
Semt baya multi-kültürel bir yerdi. Aynı zamanda çok ailesel bir yerdi. Kimsenin kimseye karışmadığı özgürlükçü bir aile. Sonra, değişti.”
Ergeç, Cihangir’in nasıl değiştiğine dair ipucu vermiyor ama semtin ikibinli yılların başındaki o parlayan yıldız halinin pek kalmadığı da herkesin malumu.
Bu sönüklükte en büyük pay, semtin sokaklarında kafelerinde sıkça görülmeye başlanan dizi ünlülerini görmeye gelen TV seyircisi meraklılar...
Konuştuğum Cihangirliler en çok bu halden şikayetçi.
Bir de birbirinin aynısı, özgün olmayan mekanlardan bıkılmış durumda.
Kısacası Cihangir bitmedi ama yıllar içinde hızla yoruldu.
Hem fazla ilgiden hem de polisin üzerine sürekli gaz sıkmasından...

****************************

Haberin Devamı

Günümüz ofisi artık gezip görmelik

Günümüz şirketleri sadece yılda ne kadar kazandığıyla değil, artık ofislerinin görünüşüyle de yakından ilgileniyor.
Hatta neredeyse gizli bir yarış var sanki.
“En yaratıcı, en çılgın, en ofis gibi olmayan ofis bizde” yarışı!
Reklam ajanslarının ofisleri genelde öyle olur.
Tasarım ve fikir olarak uçmuşlardır.
En son Google İstanbul’un ofisi herkesin dilindeydi.
Çok konuşuldu, çok özenildi.
Yeni nesil ofislerin bir ikon haline getirilmesi, müze gibi herkese açık olması ve dışardan insanların turist gibi gezdirilmesi şunu sağlıyor tabii:
Orada çalışmak için can atıyor ve o markaya daha çok bağlanıyorsun.
Yani şirketin marka değeri artmış oluyor yine.
İşte geçen hafta böyle bir ofis gezdim.
Mudo Concept’
in Tuzla’daki merkezini.
Aslında sadece ofis değildi burası.
35 kapılı bir depo ve yanı sıra 300’ü aşkın sanat eserini barındıran galerinin de konuşlandığı devasa bir yaşam alanıydı.
Depoların yanı başındaki sanat galerisi ilgi çekici olduğu kadar, depoda çalışanların duvara asılmış bir Haluk Akakçe işine bakarak mesailerine devam ediyor oluşları ayrıca görülmeye değerdi.
Mudo Concept’in Tuzla merkezi sadece medyaya açılmış değil.
O gün ofisleri ve galeriyi gezdirirken Ömer Taviloğlu söyledi: Sonbahar itibariyle özellikle galeri kısmı herkese açık olacakmış.
Bunun için Mudo içine ziyaretçiler için bir kafe yapılması da sözkonusuymuş.
Mustafa Taviloğlu’nun sanat koleksiyonunu görmek için bu modern merkeze gitmeye kesinlikle değer doğrusu...

Yazarın Tüm Yazıları