Ne diyeydi Bozdağ? Mahmut mu diyeydi?

SİNEMA tarihimizin unutulmaz repliklerinden biridir: “Ne diyem? Mesela, Mahmut mu diyem?”

Haberin Devamı

Sinan Çetin’in “Çiçek Abbas”ının senaryosunu yazan Yavuz Turgul’un hediyesidir.
Replik şu yoldan geçerek gelir.
Şener Şen’in canlandırdığı “uyuz ve dalavereci” minibüs şoförü Şakir kahvede oturmaktadır.
Eski muavini Çiçek Abbas, tıpkı Şakir gibi giyinmiş halde kahveye girer. Kendi minibüsünü almış, Şakir’le durumu eşitlemiştir.
Herkese çay ısmarlar yeni (aslında hurdalık!) minibüs şerefine.
“Şakir”e de ısmarlar fakat Şakir istemez eski muavin/yeni rakip Çiçek Abbas’ın çayını.
Bu arada kendisine adıyla hitap edilmesine de bozulur, “Ne demek Şakir?” diye çıkışır.
Kahramanımız Çiçek Abbas cevabı yapıştırır: “Ne diyem? Mesela, Mahmut mu diyem?”
O gün, bu gün, şu gün hatırladığımızda gülmekten katılırız...

*

Geçtiğimiz günlerde TBMM’de Türk Ceza Kanunu hakkında yapılması öngörülen değişiklikler tartışılırken CHP İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt de söz almış.
Ve aldığı sözü Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ı eleştirmek için kullanmış.
Kadir Gökmen Öğüt, 24 Mart 2011’de CHP’li İsa Gök’ün yaptığı konuşmayı ve Bekir Bozdağ’ın cevabını hatırlatmış.
İsa Gök, gazeteci Ahmet Şık’ın tutuklanmasıyla ilgili olarak şunları söylemiş o tarihte:
“Fethullah Gülen emniyet teşkilatında istihbarata, KOM’a her yere giriyor ve bir gazeteci, emniyetteki Fethullahçı yapılanmayı deşifre ediyor. Zekeriya Öz o kitabı toplatıyor. Belki de bundan sonra yargı içindeki Gülen çetesi deşifresi olacaktı, birilerine batacaktı; batmadan, adamı batırdılar, Ahmet Şık cezaevinde...”
Bekir Bozdağ
da Meclis tutanaklarına göre defansa şöyle koşmuş:
“Seversiniz, sevmezsiniz ama (Fethullah Gülen) değerli bir insandır, bilge bir insandır, bu ülkenin milli ve manevi değerlerine bağlı nesillerin yetişmesi için hizmet yapıyor; her şeyi de açık, devletin denetimi, gözetimi altında açık, her şeyi gözünün önünde olan...
Hakkında herhangi bir savcının iddiası, mahkûmiyet kararı olmayan birini, ‘Çete’ diye itham ederseniz ona karşı büyük bir haksızlık yaparsınız...
Temiz insanları ‘Çete’ diye suçlamak kabul edilemez. (AKP sıralarından alkışlar)”
İşte önceki gün Kadir Gökmen Öğüt bu sözleri hatırlatıp “Çete diyemezsin dediğiniz adama çete diyorsunuz. Sahi ne diyorsunuz?” demiş.

*

Aman, ilahi Kadir Bey...
Ya ne diyeydi? Mesela Mahmut mu diyeydi?
“Öküzün henüz ölmediği, ortaklığın bozulmadığı” o günlerde neler var, neler...
Bekir Bozdağ’ın Antalya’daki Türkçe Olimpiyatları’nda yaptığı daha duygusal “vicdanlı micdanlı” çıkışları var.
Bülent Arınç’ın “Hocaefendi’ye iftira atanlar, memlekete geldiğinde çiçeklerle karşılayacaklar” öngörüleri var.
Başbakan Erdoğan’ın “Yetti gayrı bu hasretlik, buluşalım gayrı” konuşmaları var.
O günlerde Ahmet’i, Nedim’i çarmıha geren, Zekeriya Öz’le çaydan nargileye koşan, Cemaat’in gezilerinden dönüşte güzelleme kompozisyonlarında birincilik yarışı yapanların bugünkü halleri var.
Âlemsiniz Kadir Bey...
Hal böyle iken, ne diyeydi yani Bekir Bozdağ?
Hakikaten, Mahmut mu diyeydi?..

Yazarın Tüm Yazıları