Bir ülkede barışın geleceği bir grubun meselesi olabilir mi?

ÖNCE sorular?

Haberin Devamı

-Bu barış süreci yalnızca Kürtlerin meselesi midir?
-Demokratikleşme yalnızca Kürtlerin meselesi midir?
-Ne kadardır sürüyor bu barış süreci?
-Kanın durduğu, gözyaşının kuruduğu bu dönemde kimler rol aldı?
-Üniversitelerden neden hiç ses çıkmıyor?
-Mesela Diyarbakır’daki çalıştaya hangi siyasiler davet edildi?
-Davet edilip de kimler gelmedi?
Öyle kolay, basit, dünden bugüne bir mesele değildir bu.
Dış mihrak palavralarını da geçersek.
İçimizdeki büyük bir meseledir.
Uzun ve kanlı bir tarihtir.
Nasıl geldik bugünlere?
Oslo görüşmeleri... MİT ve İmralı temasları...
BDP heyetleri...
Ve ikili üçlü siyasi görüşmeler.
Artık biliniyor ki, bu barış projesindeki önemli isimlerden birisidir Abdullah Öcalan.
-Çünkü BDP heyeti İmralı’ya giderek onu dinliyor.
-Kandil’deki PKK yönetimi onu dinliyor.
-Onun mektubu milletvekilleri tarafından Diyarbakır meydanında okunuyor.
-Hatta sine-i millete dönme kararı alan BDP vekillerini tekrar o Meclis’e gönderdi.
-Yani TBMM’deki BDP grubu onun isteği üzerine kuruldu.
Kızsanız da gerçektir bunlar.
İşte bu süreçte BDP/HDP anayasa değişikliği önerilerini açıkça yazdı.
Demokratikleşme taleplerini tek tek sıraladı.
Orası net...
Peki ya gerisi...
İşte orada işler karışıyor.
Anlayamadığım bir nedenle CHP bu süreçten uzak duruyor.
Görünmüyor. Bulunmuyor. Katılmıyor.
Belki de çağrılmadığı için, izliyor.
Oysa bugün HDP içinde olan birçok siyasetçi, yakın tarihte CHP içindeydi.
SODEP içindeydi. Milletvekilleriydi.
Sosyal demokrat, sosyalist ne derseniz deyin, bu insanlar CHP içinde siyaset yapıyordu.
O CHP bugün nereye geldi? Neden uzak duruyor? Garip bir “ulusalcılık yarışı” içine mi sıkıştı?
MHP zaten kestirip atmış durumda.
Bu nedenle çözüm için bir “siyasi cesaret” gelişemiyor. Bir çemberin içine sıkışıp kalıyor. Kimi zaman hata yapıyor.
Son iki yıl içinde barış sürecinin resmi direktörü diyebileceğim Beşir Atalay’ın basın toplantılarını hatırlayın.
Bu kadar önemli bir iş yapıp da hiçbir şey söylememeye çalışan bir insan kameralar karşısında nasıl yutkunursa öyle yutkundu.
Konuşamadı. Anlatamadı. Kızamadı. Sinirlenemedi.
“Yahu arkadaş, bir tarafta bize hain demeye hazır bir grup, diğer tarafta ucu nereye varacağı kesinleşmemiş bir süreç... Nasıl konuşayım, bunlar gizli olmalı” diyemedi.

Haberin Devamı

BİR SÖZ DE ÜNİVERSİTELERE

Haberin Devamı

Diyarbakır’da Dicle Üniversitesi var.
Mardin’de, Hakkâri’de, Batman’da, Van’da, Siirt’te, Urfa’da üniversiteler var.
Türkiye’de siyaset bilimi fakülteleri var. Hukuk fakülteleri var.
Peki hiç ses çıkıyor mu buralardan?
Hiçbir öneri... Bir çözüm paketi... Bir anayasa hazırlığı...
Hayır. Yalnızca olan hukukun dersini veriyorlar.
Olan anayasayı anlatıyorlar.
Bir tartışma yok.
Ders veriyorlar, o kadar.
Oysa şu son 30 yılda tarihimizin en kanlı dersini aldık.
Bir türlü onu anlatamıyorlar. Bir cesaret göstererek bir çözüm paketi sunamıyorlar.

CEVAPLARA GELİNCE

Bu barış süreci ve demokratikleşme yalnızca Kürtlerin meselesi midir?
-Elbette hayır.
-Kendi kültürüyle, diliyle, inancıyla, aidiyet duygusuyla demokrasinin tanıdığı bütün hakları yaşamak isteyen bütün Anadolu’nun evlatlarının meselesidir bu.
-Bizim meselemizdir.
-Ve herkes biliyor ki, bu mesele artık polisiye bir mesele değildir. Cephelerde değil, siyasetle çözülebilecek bir meseledir.

Haberin Devamı

KİM VAR ORADA?

Şimdi bakıyorum.
Yine bazı toplantılar yapılıyor.
Diyarbakır çalıştayı, “açılım birliği” gibi toplantılar. Elbette yapılsın. Elbette konuşulsun.
Ama niye hep aynı isimler?
Aynı siyasi kadrolar. Aynı gazeteciler. Aynı kalemler. Aynı profesörler...
Merak ediyorum...
Mesela Diyarbakır’daki çalıştaya hangi siyasiler davet edildi?
Davet edilip de kimler gelmedi?
Artık kurtulmak lazım bundan.
Bütün egolardan, bütün siyasi hesaplardan, bütün kamplardan, bütün korkulardan, bütün ırkçı bakışlardan, bütün polisiye kaygılardan kurtulmak lazım.
Yalnızca belli isimleri ve alanları değil, bütün Türkiye’yi çözüme ortak etmek lazım.
Ve en geniş terbiyeyle anlatmak lazım.
Çünkü anlatmak bir sanattır.
Anlamak da kalp ister...

Yazarın Tüm Yazıları