Hastalığınızın nedeni mesleğiniz olabilir mi?

Güncelleme Tarihi:

Hastalığınızın nedeni mesleğiniz olabilir mi
Oluşturulma Tarihi: Haziran 08, 2014 12:54

Türkiye’de meslek hastalıkları konusunda tam bir kaos yaşanıyor. Meslek hastalıklarının kaydı bile tutulmuyor. Eldeki tek veri SGK’nın her yıl tazminata bağladığı vaka sayısı. Örneğin 2012 yılı SGK verilerine göre Türkiye’de sadece 395 kişi meslek hastası oldu ve sadece 1 kişi meslek hastalığından öldü. Oysaki ülkede her yıl en az 100 bin kişi meslek hastası oluyor ve binlerce kişi meslek hastalığından ölüyor. En başta Sağlık Bakanlığı olmak üzere, Çalışma Bakanlığı’na, işyeri hekimlerine, üniversite ve devlet hastanelerinde çalışan doktorlara, herkese iş düşüyor.

Haberin Devamı

Hastalığınızın nedeni mesleğiniz olabilir mi
6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu meslek hastalıklarını, ‘mesleki risklere maruziyet sonucu ortaya çıkan hastalık’ olarak tanımlıyor.
Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) istatistiklerine göre 2002-2012 arasında Türkiye’de sadece 6.319 kişi meslek hastalığına yakalandı. Yine SGK istatistiklerine göre 2008-2012 yılları arasında meslek hastalığı sonucu hayatını kaybedenlerin sayısı sadece 22.

Fakat bu rakamlar SGK’nın bir meslek hastalığı nedeniyle tazminata bağladığı kişileri ifade ediyor. Ve sadece o yıl sonuca bağladığı vakaları kapsıyor.
Örneğin 2012 SGK istatistiklerine göre Türkiye’de sadece 395 kişi meslek hastası oldu, 1 kişi de meslek hastalığından öldü.

Oysaki Meslek Hastalıkları Kurulu’na 2012’de gelen dosya sayısı 2.577 idi. Bunlardan 1.295’inin meslek hastası olduğuna, 780’inin ise ara kararda olduğuna hükmedildi. Kurula başvurulan dosya sayısında son 3 yılda bir artış var ama rakamlar olması gerekenin çok çok altında.

Meslek hastalıklarından 2 milyon kişi ölüyor
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı yetkilileri Türkiye’de yılda beklenen vaka sayısının 43 bin ila 130 bin arası olduğunu açıklıyor. Ki bu bile oldukça iyimser bir rakam. Uluslararası Çalışma Örgütü ILO’nun verilerine göre tüm dünyada işe bağlı hastalıklar nedeniyle ölenlerin sayısı 2 milyon. İşe bağlı iş kazası nedeniyle ölenlerin sayısı ise 320 bin. Geçen yıl ILO mesleki hastalık meselesini ‘gizli epidemi’ olarak kampanya konusu yaptı.

ILO’nun bulgularına göre bir ülkedeki meslek hastalığı nedeniyle ölenlerin sayısı iş kazalarının 6 katıdır. Yani, bir ülkede iş kazalarında ölüm sayısı 1.000 ise meslek hastalığına bağlı ölüm sayısı 6.000 dir. Bu durumda Türkiye’de 2012’de iş kazalarında 443 kişinin öldüğünü düşünürsek, 2.658 kişinin de meslek hastalıklarından ölmüş olması gerekir ki SGK istatistiklerine göre ölü sayısı 1.
Prof. Dr. İbrahim Akkurt, “Bunların kayda girmemesinin tek bir nedeni vardır: Ülkemizde meslek hastalıkları tıbbi tanı sistemi yoktur; bu sistemi koyması, işletmesi gereken primer sorumlu kurum ve kuruluş Sağlık Bakanlığı umumi hıfzısıhha kanunda bile kendisine verilmiş olan bu görevi tarihin hiçbir döneminde hatırlayıp da uygulamamıştır” diyor.

Türkiye’de gerçek rakamları kimse bilmiyor.

Sağlık Bakanlığı ülkede kaç meslek hastası olduğunu araştırmıyor, işin peşine düşmüyor;
Çalışma Bakanlığı farkındalık yaratmak için bir takım çalışmalar yapıyor ama alınabilmiş somut bir sonuç yok;
işveren ise meslek hastalığı lafını duyunca ödü patlıyor, ‘bizde olmaz’ deyip, sıkıştığında tüm sorumluluğu işyeri hekimine yıkıyor;
işyeri hekimi işverenin karşısında durup burada meslek hastalığı var diyemiyor, sonuçta maaşını ondan alıyor;
hastanelerdeki hekimler de kendilerine gelen hastayı mesleki hastalık yönünden araştırmak, buna zaman harcamak istemiyor;
çalışan ise bu konuda bir farkındalık oluşmadığı için hastalığının nedeninin mesleki olduğunu bilmiyor, bilse de hayatını kaybetme pahasına işsiz kalmamak için o işi yapmaya devam ediyor.

Hedef vaka sayısını yüzde 500 arttırmak
Türkiye’de meslek hastalıkları konusu çok bilinmeyenli denklem gibi. Sağlık Bakanlığı ve Çalışma Bakanlığı birtakım ortak çalışmalar yapmaya başladı ama daha çok yolun başındayız. İlk olarak 2009 – 2013 Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği Hedefleri’nde tespit edilen meslek hastalığı vaka sayısının yüzde 500 artırılması hedefi konuldu.

Önceden sadece Türkiye’de bulunan 3 meslek hastalıkları hastanesi, meslek hastalığı tanısı koyma, dosya hazırlama yetkisine sahipken şimdi Sağlık Bakanlığı’na bağlı eğitim ve araştırma hastaneleri ile üniversite hastaneleri dahil 143 hastene yetkilendirildi. Ama ne yazık ki tanısı konulmuş meslek hastalıklarında bir artış olmadı. Rutin olarak bu polikliniklerde hasta bakan hekimler meslek hastalıkları ile uğraşmak istemedi. Ciddi bir kısmı konunun anlaşılamadığını ifade etti.

Tanı koyan hekime katkı payı
Çalışma Bakanlığı tarafından hekimlere ve konunun taraflarına, bilinç yaratmak için bir takım bilgilendirme ve eğitim faaliyetleri düzenlendi. Bir yandan da Sağlık Bakanlığı, Bilgi İşlem Dairesi ile tüm Sağlık Bakanlığı hastaneleri için bir çalışma başlattı. Hekimler teşhis koyduklarında ekranlarından kendilerine, o hastanın meslek hastası olup olmadığı soruldu. Örneğin astım teşhisi koyan bir hekimin bilgisayarında bir kutucuk çıkıyor ve “kişinin ne yaptığını sordunuz mu?” diye soruyor, doktor bu soruyu tamamlamadan ilerleyemiyor. Mesleğini yazdıktan sonra bir kutu daha çıkıyor, “Bu mesleki olabilir mi?” diye soruyor, doktor evet ya da hayır diyor. Evet’i tıkladığında doktorun şüphelendiği mesleki hastalık vakaları tespit edilmiş olacaktı ama işler yürümedi, yine bir dataya ulaşılamadı.

Bu karar çıktıktan sonra Sağlık Bakanlığı’nda iki kez yönetim değişti. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdür Yardımcısı Dr. Rana Güven, “Doktor orada iki tıkla, mesleği yazmaya üşeniyor. Bu nedenle meslek hastalığı tanısı koyan hekimler için performansa artı katkı payı hazırlanması için uğraşıyorum. 2014’teki planımız da bu süreci çalışır hale getirmek. Biz artık bunu (meslek hastalıklarını) halının altına süpürmek istemiyoruz, ortaya çıkarmak istiyoruz, yapılması gereken daha pek çok şey var” diyor.

Çözüm?
Meslek hastalıkları yüzde 100 önlenebilir fakat bunun için öncelikle tepsit edilmesi gerekir. Meslek hastalıklarını tıbbi anlamda saptayan, kayıt altına alan bir sistem olmadığından hangi sektörlerin hangi hastalıklar için bir risk faktörü olduğunu bilmek mümkün değil. Prof. Dr. İbrahim Akkurt, meslek hastalıklarının tespiti için yapılması gerekenleri şöyle açıklıyor: “Öncelikle ve ivedilikle Sağlık Bakanlığı’nın ‘meslek hastalıkları tıbbi tanı sistemini’ kurması gerekir. Bu sistem ikincil ve üçüncül korunmayı sağlayacaktır. Buradan elde edilen verilerle Çalışma Bakanlığı’nın işyerlerinin birincil korunma prensiplerindeki eksikler görülüp önlemeye yönelik tedbirlerin alınması sağlanacaktır. 2012 Haziran’ında çıkarılmış olan İş Güvenliği Yasası’nda meslek hastalıkları tanı-bildirim koşullarının ivedilikle yeniden düzenlenmesi gerekir. Bu alanda çalışan iş güvenliği uzmanlarının eğitim-yetkilendirme-özlük haklarının işverene karşı güvence altına alma yetki ve sorumluluğu Çalışma Bakanlığı’ndadır. Ancak hekimlerin bu alandaki bilgi-donanım-uzmanlaşma- yetişme-vasıf kazanma her hekimlik uygulama ve uzmanlık alanında olduğu gibi Sağlık Bakanlığının yetki ve sorumluluğunda olması gerekir.”

Haberin Devamı

Performans ödülleri hastalıkları arttırıyor
2012 SGK istatistiklerine göre 2012 yılında 395 kişiye meslek hastalığı tanısı kondu. 1 kişi meslek hastalığından öldü ve 173 kişi de meslek hastalıklarından dolayı iş göremezlik aldı. 395 kişiden 231’i kömür, 26’sı metal, 30’u inşaat ve 108’i diğer sektörlerdendi.

Bu vakaların 246’sının sebebi slikoz ve slikotuberküloz, 26’sı kurşun ve kurşun tozları idi. Gürültü sonucu işitme kaybı ise sadece 2 vaka. Oysaki Türkiye’de mesleğinden dolayı işitme kaybı yaşayan binlerce kişi var. Kaç kişi mesleğinden dolayı kansere yakalandı, kaç kişi kas-iskelet hastalıkları dolayısıyla sakat kaldı ve kaç kişi stres, performans baskısı nedeniyle ruhsal sorunlar yaşıyor bilinmiyor.

Dr. Ali Rıza Tiryaki, “Beyaz yakalılar mavi yakalılardan daha kör durumda. Büyük kentlerde anti-depresan kullanımı, kas iskelet sistemi hastalıkları patlamış durumda. İnsanlar işsiz kalmaktan korktukları için haklarını arayamıyorlar. Herkes bütün gün bilgisayarla çalışıyor. Bir tane meslek hastası yok, bu rakamlar, bu ülkenin ayıbıdır” diyor.

Tüm dünyada meslek hastalıklarının doğası da değişiyor. Pnömokonyoz, astım, işitme kaybı gibi hastalıkların yanı sıra, yeni meslek hastalıkları olan mental bozukluklar ve kas iskelet sistemi hastalıklarının görülme sıklığı dramatik olarak artıyor. Örneğin ABD’de 2011 yılında 207.500 vakadan sıklık ve önem bakımından en çok rastlanan rahatsızlıklar; kas iskelet sistemi sorunları, solunum sistemi hastalıkları, işitme kaybı ve cilt sorunları.

2007’de Avrupa Birliği ülkelerinde son 12 ayda yaşandığı ifade edilen sağlık sorunlarının yüzde 60’ını kas iskelet problemleri, yüzde 14’ünü stres, depresyon ve anksiete oluşturuyor.
Meslek Hastalıkları-İş Kazaları Araştırma ve Önleme Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Kaan Karadağ, “Geçmişte silikozis gibi akciğer toz hastalıklarına ve kurşun zehirlenmesi gibi toksikolojik sorunlara daha sık rastlanılırken bugün bant tipi üretimin yaygınlaşmasıyla tekrarlı yapılan hareketler nedenli kas iskelet hastalıkları ve gürültüye bağlı duyma kayıpları daha sık görülüyor. Bant tipi üretimin yaygın olduğu montaj sanayinde fazla mesailer, bant hızlarının arttırılması, yarışma, ödül ve ceza usulüyle çalışanın sınırlarını zorlayacak biçimde fiziksel güç harcamaya, tekrarlı harekete zorlanması çalışan eklemlerde kas ve iskelet sorunlarına yol açıyor. Önümüzdeki yılların önemli sakatlanmalara yol açacak meslek hastalıklarının kas iskelet hastalıkları olacağı düşünülebilir. Yazık ki üretim hızı nedeniyle ödüller alan beyaz eşya ve otomotiv sektörümüzde mesleki kas iskelet hastalıklarına sık rastlamaya başladık bile” diyor.

Meslek hastası olduğunuzu düşünüyorsanız ne yapmalısınız?
Meslek hastalıklarının resmi rakamlarda bu kadar az görünmesinin en önemli nedenlerinden biri de çalışanların meslek hastalıklarından bihaber olması. Eğer hastalığınızın nedeninin mesleğiniz olduğunu düşünüyorsanız, nereye başvurmanız gerektiğini İşyeri Hekimleri Derneği Başkanı Dr. İstemi Oral anlatıyor: “Meslek hastalığı ile ilgili tanı alabilmek için SGK İl Müdürlüğüne şahsi başvuruda bulunup, yetkili bir hastaneye sevk istiyorlar. Benim önerim bir meslek hastalıkları hastanesine sevk edilmelerini sağlamak. Tanı aldıktan sonra bu tanı ile birlikte işveren gidip, SGK’ya başvurmasını istiyorlar, işveren bildirim yapıyor. Sonra işyeri teftişleri, analizler vs ile bir dosya tamamlama süreci başlıyor. Dosya SGK Yüksek Sağlık Kurulu’na gidiyor, orası da dosyayı onaylarsa bir işgöremezlik oranı belirliyor, bu oran yüzde10’u geçerse iş göremezlik ödeneği tahsis ediliyor ve meslek hastalığı kesinleşmiş oluyor. Bu süreç 2-3 yıl alıyor.” Meslek hastalığı kesinleşince kişiye maluliyet aylığı bağlanıyor.

Kum püskürtüyorduk deyince iş çözüldü
Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Prof. Dr. Metin Akgün, kot kumladan dolayı 19 yaşında bir gence silikozis tanısı koyduğunda yıl 2004’tü.

Hasta, tüberküloz teşhisiyle gönderilmişti. Prof. Dr. Akgün, “Başlangıçta aklımıza silikozis gelmemişti çünkü tekstil sektöründe duyulmamıştı o güne kadar. Biz bu hastayı araştırırken bir ay sonra aynı işyerinde çalışan 18 yaşındaki başka bir hasta nefes darlığı şikayeti ile geldi. İkisi aynı işyerinde çalıştığı için ortak bir risk faktörü olabileceğini düşündük. Tabii mesleği detaylandırmak gerekiyor, biz ne iş yaptığını detaylı sorduk. Kotların, gömleklerin üzerine kum püskürtüyorduk deyince olay çözülmeye başladı.”

Prof. Dr. Akgün, kot kumlama çalışanlarına dair araştırmalarına halen devam ediyor. 2007 yılında kot kumlamada çalışan 74 hastayı incelediler ve bu kişilerde hastalık gelişimi yüzde 55 olarak tespit edildi. 2011 yılında bakıldığında ise bu oran yüzde 96’ya çıkmıştı.

Türkiye’de kot kumlama nedeniyle 50’ye yakın kişi hayatını kaybetti. Sağlık Bakanlığı 2009 yılında kumlamacılığı yasakladı. Sektörün bir kısmı başta Bangladeş olmak üzere başka ülkelere kaydı.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!