Yalova ve Ağrı seçimlerine nasıl bakmalı

GEÇEN pazar günü Yalova ve Ağrı’da yenilenen ve AK Parti’nin kendi kontrolündeki her iki belediyeyi de kaybetmesiyle sonuçlanan seçimlerin sonuçları üzerinde büyük bir tartışma yürüyor.

Haberin Devamı

Seçim sonuçlarını hükümete dönük genel bir referandum gibi sunanlar da var, bu sonuçlara ülke geneline dönük sonuçlar atfedilemeyeceğini ileri sürenler de.
Kuşkusuz, genel bir kural olarak belediye seçimlerine özgü yerel dinamiklerin etkisini de gözden uzak tutmamak gerekiyor. Ancak yine de seçmen davranışlarını okumak açısından 1 Haziran’da bazı anlamlı oy hareketlerinin yaşandığı aşikâr. Bu hareketleri okuyabilmek için öncelikle her iki ilde 30 Mart ve 1 Haziran’da alınan sonuçları rakamlar üzerinden karşılaştırmak gerekiyor.

Yalova ve Ağrı seçimlerine nasıl bakmalı***

Hükümetin elindeki bütün kozları sahaya sürdüğü, pek çok bakanıyla çıkarma yaptığı Yalova merkezdeki seçimle başlayalım.
Yalova’da ilginç olan bir durum katılımın 30 Mart’a kıyasla daha düşük bir oranda gerçekleşmiş olmasıdır. Buna karşılık geçersiz oyların daha az çıkması geçerli oylardaki gerilemeyi kısmen telafi etmiştir. Katılımın gerilemesine karşılık hem CHP hem de AK Parti oyunu arttırabilmiştir. CHP’nin artışı iki bin dolayındadır. AK Partinin artışı ise 1800 dolayında kalmıştır. Sonuçta CHP 228 daha fazla oy alarak ipi önde göğüslemiştir.
Bu sonuç bizi CHP ve AK Parti’nin oy artışlarını nereden sağladığı sorusuna götürüyor. Projektörlerimizi önce MHP’ye çevirelim. MHP’nin 30 Mart ile 1 Haziran arasındaki oy kaybı iki bin 500 dolayındadır.
Ancak önemli bir ayrıntı var. 30 Mart’ta MHP’nin Yalova belediye başkan adayı oyların yüzde 5.3’ünü almıştı. Oysa Yalova genelinde bu partinin il genel meclisi için aldığı oy 30 Mart’ta yüzde 12.9 dolayındaydı. CHP’nin il genel meclisi oyu yüzde 35.1 gözüküyordu. Oysa CHP, 30 Mart’ta Yalova merkezdeki belediye seçiminde il genel meclisi sonucunun çok üstünde bir orana çıkmıştır yüzde 43.4 ile.
Buradan 30 Mart’ta zaten MHP’den CHP adayına doğru anlamlı bir yönelmenin gerçekleşmiş olduğunu okuyoruz. Bu yöneliş 1 Haziran’daki ikinci bir dalgayla biraz daha pekişmiştir. Buna karşılık, MHP’den ayrılan oyların daha az orandaki bir kısmının da AK Parti adayına gittiği tahmin edilebilir.

***

Burada BDP çizgisindeki HDP oylarında 1500’e yakın bir gerileme söz konusudur. HDP seçmenlerinin bir bölümünün seçime katılmadığı, bir bölümünün AK Parti’ye yönelmiş olduğu varsayılabilir. Keza SP’nin 30 Mart ile 1 Haziran arasındaki oylarında 732 dolayında bir kayıp söz konusudur. Burada AK Parti adayına dönük bir teveccühün söz konusu olduğu düşünülebilir. Keza BBP’nin 365 oyluk kaybının akıbeti de aynı bağlamda değerlendirilebilir.
Yalova’daki sonuçta altı çizilmesi gereken önemli bir ayrıntı daha var. 30 Mart’ta Doğu Perinçek’in liderliğindeki İşçi Partisi 92 ve Osman Pamukoğlu’nun liderliğindeki HEPAR da 80 oy almıştı. Her iki parti de 1 Haziran’da Yalova’da seçime katılmayıp CHP adayını destekleyeceğini açıklamıştır. Bu iki partinin oy toplamı 172’dir. CHP’nin AK Parti’ye karşı Yalova merkezde sağladığı toplam 228 oyluk farkta ulusalcı kanattan bu desteğin de anlamlı bir payı olduğunu söyleyebiliriz.
Yalova’daki sonuçlar iki turlu bir seçim sisteminin küçük çapta bir provası olarak ele alınırsa, muhtemel işbirliği kalıplarının nasıl şekilleneceği hakkında fikir verici bulunabilir.

***

Ağrı merkez için yapılan yarış da AK Parti ile BDP arasında amansız bir rekabete sahne olmuştur. AK Parti, Yalova’da olduğu gibi buraya da çok sayıda bakanını göndererek bütün gücünü sahaya sürmüştür. Ağrı’daki kampanyaya Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu da katılarak destek vermiştir. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan seçimden hemen önce gittiği Ağrı’da projeler, hizmetler anlamında bir hayli cazip bir paketle seçmenin karşısına çıkmıştır.
Her iki seçime katılan seçmen sayısı neredeyse aynıdır. Ağrı sonuçlarına bakıldığında, SP oylarında fazla bir çözülme olmadığı, buna karşılık MHP, HÜDAPAR ve CHP’nin oy kaybına uğrayan partiler olduğu görülüyor. Burada oy hareketlerinde MHP oylarından AK Parti’ye doğru bir yöneliş olduğu ileri sürülebilir.
Ağrı seçimi ile ilgili yapılabilecek objektif bir gözlem, neresinden bakılırsa bakılsın, BDP’nin sıkı bir kampanya yürüterek etkileyici bir sonuç elde etmiş olduğudur. Seçmen sayısı sabit kalırken BDP –muhtemelen bir bölümü AK Parti’den gelmek üzere- yeni seçmen kazanıp, yüzde 10’luk bir artış sağlayabilmiştir. AK Parti ise hükümet olmanın bütün imkânlarına sahip olmasına karşılık iki ay sonra oy kaybederek çıkmıştır sandıktan.
Bu sonucun verdiği en önemli mesaj şudur: AK Parti’nin hizmetler ve ekonomik çıkarlar açısından anlamlı bütün vaatleri BDP’nin kimlik siyaseti karşısında bir ağırlık yaratamamıştır.

Yazarın Tüm Yazıları