Uğraşma, bu çocuklarla başa çıkamazsın

HANGİMİZ görürüz bilmiyorum...

Haberin Devamı

Ama gençler, orta yaşlılar, hatta yaşı 60’ın altında olanlar...
Allah bir kaza, hastalık vermezse...
Görecekler...
Mutlaka görecekler.


* * *


Neyi mi?..
Şu İstanbul’un tam orta yerindeki Gezi Parkı var ya...
İşte orası...
Bir gün gelecek, orası, Türkiye’de gerçek demokrasinin ilk taşının atıldığı yer olarak bu toplumun tarih belleğine, kültürel hafızasına yazılacak.
Orası “ilk taşı atan günahsız çocuklar bahçesi” olacak.


* * *


İddia ediyorum. Şuraya yazıyorum...
Oraya büyük bir anıt yapılacak.
Üzerinde, Gezi olayları ve sonrasında öldürülen çocukların kabartma heykelleri bulunacak.
Türkiye’nin ve dünyanın en ünlü sanatçılarının eserleri orada sergilenecek. Orada her yıl Gezi törenleri düzenlenecek.


* * *


İddia ediyorum, şuraya yazıyorum...
Bugün siyaset yapanlar var ya...
Hani şu kerli ferli adamlar...
Burnundan kıl aldırmayan kalantorlar.
Kibir denen günahtan hiç gocunmayan, “muktedir” sıfatını ısmarlama elbise gibi üzerinde taşımaktan dünyevi zevkleri alanlar.
Hani var ya bugün manşetleriyle, köşeleriyle insanları intiharlara sürükleyen, cehennemlere, Gulag takımadalarına gönderenler...
Onların hepsi unutulacak.
Hepsi tarihin çöplüğüne gidecek.
O çocuklar ise demokrasi yürüyüşünün ilk kahramanları olarak ilelebet hatırlanacak.


* * *

Haberin Devamı


Bugünün muktedirlerine sesleniyorum.
Hiç uğraşmayın.
Bu çocuklarla baş edemezsiniz...
Yenemezsiniz o çocukları...
Boşuna uğraşmayın, kazıyamazsınız adlarını bu ülkenin gönül defterlerinden.


* * *


Bak...
Bir hafta içinde, sadece bir hafta içinde...
Bir Türk sanatçısı, Nuri Bilge Ceylan, Cannes’da ödül alırken, bütün dünyaya o çocukları anlatıyor...
Bir başka ünlü sanatçı...
Justin Timberlake...
O meydanın üç-beş kilometre ötesinden bütün dünyaya o çocukların adını haykırıyor...


* * *


Bil ki İstanbul’un tepelerine, estetikten nasibini alamamış o camileri diksen de...
Sanatçıların heykellerini yıkıp, ülkenin bütün kupon arsalarının üzerine kendi heykelini diksen de...
Sen unutulacaksın...
O çocuklar yaşayacak...
İlelebet yaşayacak...
Çünkü tarih müstebidi unutmaz.
Ama hatırlatmaz da...
Hayatının baharında öldürülen çocukları ise hep hatırlar...
Hatırlatır...

Haberin Devamı

Darbeyle gelen Sisi, şimdi de seçimle ve yüzde 97’yle geldi

DARBEYLE iktidara gelen Sisi, şimdi halkın yüzde 97’sinin oyunu alarak Cumhurbaşkanı seçildi...
Biliyorum, “Katılım çok düşük” diyecekler...
Böyle diyen varsa, siz de ona sorun:
“Peki kardeşim” deyin, “biraderlik bağı ile bağlı olduğunuz Mursi’nin cumhurbaşkanı seçildiği katılma oranı neydi?”
O vermezse, rakamları siz verin.
Sisi’nin cumhurbaşkanı seçildiği seçime katılma oranı
yüzde 46...
Mursi’nin
seçildiği seçimde de yüzde 52’ydi...
Arada sadece 6 puan fark var...
Peki darbeyle yıkılan Müslüman birader Mursi’nin ilk turda aldığı oy neydi?
Yüzde 25 küsur...
Ya darbeci Sisi...
Yüzde 97...
İyi mi...
Hadi şimdi siz yine Rabia selamına devam edin...
Orası Ortadoğu.
Daha çok şaşırırsınız.
Ama size bir tavsiyem var.
Yaşadığınız ülkenin kıymetini bilin.
Cumhuriyet’le gelen çokpartili hayatın kıymetini bilin.

Haberin Devamı

küçük İskender neden ‘büyük’ değil de küçük

VAY canına yıllar nasıl da geçiyor..
Şair küçük İskender de 50 yaşına girmiş.
Yine harika bir kitap çıkardı.
Adı “Elli belirsiz”...
Kitapta kişiliğini oluşturan bazı şeylerin neden öyle olduğunu çok güzel anlatmış:
-“Tecavüze uğradığım yahut tacizle tanıştığım için değil, erkekleri sevdiğim için eşcinselliği...
-Arkadaşlarım dayattığı için değil, kafam çalıştığı için anarko-sosyalistliği...
-Maçları kazandığı için değil, âşık olduğumdan Fenerbahçe’yi seçtim.”
Peki adı niye “büyük” değil de “küçük İskender”?
Onu da şöyle anlatıyor:
“Bir adım vardı, İskender’di o; büyüklenmediğimi göstermek için ‘küçük’ denmesini istedim.”
Bir de ülke sevgisini anlattığı şu çarpıcı bölüm:
“Yaşadığım ülkeyi faşistler yönetmeseydi, cennet olurdu. Eminim.
O beni sevmese de ben bu ülkeyi çok sevdim.”
Sanatçılar, yaşadığımız ara rejimin felaketini, bizlerde yarattığı duyguları, artık siyasi tarihimizin en büyük menkıbesi haline getirmeye başladı.
Tarihe kalacak olan şey, gelip geçici bir “muktedir” sıfatı değil, adına “küçük” sıfatını ekleyecek kadar büyük şairlerin yazdıkları olacak...
Sevgili ülkemizin gerçek demokrasisi, işte bu şiir üzerine kurulacak...

Yazarın Tüm Yazıları