Dudağında botoks var mı

Güncelleme Tarihi:

Dudağında botoks var mı
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 25, 2014 15:10

Ajda Pekkan’dan Hande Yener’e, Kibariye’den Ferhat Göçer’e bir çok ismin hit şarkılarının yaratıcısı Sinan Akçıl 2011’den beri pop star olarak hayatımızda. Çok sık röportaj veren içini açan biri değil. Yeni albümü “Tabi Tabi” vesilesiyle buluştuk. Ebru Şallı ile aşkından hayatındaki yeni kararlara kadar her şeyi konuştuk.

Haberin Devamı

Dilimize pelesenk olmuş şarkıların bestecisiyken 2011’de ön plana geçmeye karar verdiniz. O günden bugüne ne değişti hayatınızda?
-Aslında ben kendimi hiçbir zaman geri planda hissetmedim. Ama hissetmem gerekiyormuş. Ön planda olmanın ne demek olduğunu ön plana geçince anladım.
Ne demekmiş?
-Eleştirilebilirmişim, fazlaca dokunulabilir, kurcalanabilirmişim. Ben mutfakta kendimi dokunulmaz sanıyordum.
Ünlü olmak mı istediniz, kendi şarkılarınızı söylemek mi?
-Yaşar, Hande Yener, MFÖ, Kenan Doğulu gibi sanatçılarla sahneye çıkıp klavyenin başına geçerken aldığım o alkışlar ilk sinyallerdi. İçgüdüsel miydi bilmiyorum ama hoşuma gidiyordu. Sonra sonra kendi şarkılarımı kendi sesimle kitlelerle paylaşmak istedim. Ne şöhretle ne parayla ilgili bir takıntım asla olmadı. Benim tek derdim kitlelerin gözünün içine bakarak şarkı söylemek ve o şarkıyı yaparken hissettiğim duyguları onlara aktarmak.
Buraya gelmeden önce ilk kliplerinizi izledim. Ajda Pekkan’lı Cumartesi şarkısı ve Hande Yener’li Atma… Çok ürkek bir Sinan var o görüntülerde…
-Tabii doğal değil mi? Ben bunu kendime yediremesem de o zamanlar 26 yaşında genç bir çocuktum. O zamana kadar yaptığım işte başarılıydım, övgüye alışıktım, ilk defa farklı bir şey yapıyordum. Risk alıyordum yani. O güne kadar koruduğum imajımı kaybetme riskim vardı.
Peki ya başarısız olsaydınız?
-O yaz sokağa çıkamazdım herhalde. Ama tersi oldu. Atma çok sevildi, her yerde bangır bangır çaldı. Çok uzun süre listelerde bir numarada kaldı. O günlerde yolumun siyah değil beyaz olduğunu bana gösterdiği için Allah’a çok şükrettim.
BEN ESKİDEN KENDİMİ ÇİRKİNLEŞTİRİYORMUŞUM
Peki gelelim bugüne. Hayatınızın nasıl bir dönemindesiniz?

- Geçen hafta 30 oldum. Kendimi daha emin ayaklarımı da daha sağlam basıyor gibi hissediyorum. Müzikalite olarak daha olgunum artık. Sahnedeki duruşum da daha kararlı. Hayatımın en sade dönemindeyim. Albümün kapak fotoğrafındaki kareyi Nihat Odabaşı öyle doğal bir ortamda çekti ki... Klip ile ilgili konuşmak için ona gitmiştim, üzerimde eşofmanlarla. Gecenin bir saati hadi fotoğraf çekelim dedi. Gitti içeriden bana kendi pantolonunu ve gömleğini getirdi. Saçlarımı ellerimle geriye attım, makyaj yok, gözüme damla sıkmama bile izin vermedi. Doğal doğal diye tutturdu. Ve ben de teslim oldum.
Halbuki sen çok süslüsün değil mi?
-Tabii canım. Ajda Pekkan bana Küçük Ajda diyor. Ama 30 yaşımla birlikte takıntılarımı da törpülemeyi öğrendim. Hala bedenime saygı duyuyorum, sporumu yapıyorum ama bağımlı gibi değilim. Eskiden olsa bir gün spor yapmasam delirirdim. Bu son fotoğraf çekiminde ne anladım biliyor musun? Ben eskiden kendimi çirkinleştiriyormuşum. Buradan Nihat’a çok teşekkür ediyorum benim ruh halimin fotoğrafını çekti. Artık huzurlu ve sadelik peşindeyim.
Albümün çıkış şarkısı “Tabi tabi” ilk haftada Türkiye’nin en çok indirilen üçüncü şarkısı olmuş, bunun devamı gelecek mi, albüm bu yaza damgasını vuracak mı?
-İlk tepkiler çok iyi gerçekten… Bu da beni heyecanlandırıp mutlu ediyor. Şu bir gerçek ki ülkemizin içinde bulunduğu karanlık dönemde biraz nefes aldırıyor bu şarkı. Yazın geldiğini, çiçeklerin açtığını, dünyada güzel şeylerin de olduğunu hatırlatıyor.
Sosyal medyada hayranların “Bu şarkıdan sonra sen müziğin Mimar Sinanısın artık” diye yazmış. Bu hayatında aldığın en güzel iltifat olmalı…
-Sibel ilk okuduğumda bütün tüylerim diken diken oldu. Ezildim, büzüldüm, estağfurullah oldum kendi kendime.. Binlerce eseri olan bir tarihi büyüğümüz, onun yaptıklarının tozu kadar eser üretmek bile gurur verir. Şimdi hayranlarım sürekli yazıyorlar. Onlar yazdıkça ben Mimar Sinan’a yaklaşıyorum. Hakkında yazılan kitapları okudum, sürekli araştırıyorum. Aşklarını okuyorum. Kanuninin Hürrem’den olan kızı Mihrimah Sultan’a olan aşkı bitirdi beni.. Yakında onlarla ilgili bir şarkı bile yapabilirim.. Çunku imkansız ama gerçek bir aşk hikayesi yaşamışlar.
Sen çok iyi bir pop bestecisisin. Ama aynı zamanda Kibariye’nin seslendirdiği “Anlayamazsın” Ebru Gündeş’in “Ağlamayacağım” gibi gibi damar arabesk şarkılarında var?
-Evet annemin ve babamın bile şaşırdığı, araştırıp araştırıp kaynağını bulamadıkları bir arabesk yan var bende 5-6 yaşlarındayken evin yanındaki inşaata kaçardım sürekli. Oradaki işçilere yoğurt ve ekmek götürür onlarla saatler geçirirdim, dertlerini dinlerdim. Kahveye gitmeyi de hep sevdim. Türk halkının tavrını ve tarzını çok iyi bilirim, burjuvaziyle yoğrulmuş bir çocukluk geçirmiş olmama rağmen sokaklara çok yakınım. Her türlü duygu ile empati kurabiliyorum.
Ebru Şallı ile yaşadığınız aşkın ilk kıvılcımı neydi?
-Bu aşkın hiç kıvılcımı olmadı, ilk günden ateşle başladı. Ben hayatımda çok kıvılcım yaşadım ama böyle ateşli bir şeyi ilk kez yaşıyorum.. Aşkın saygı duyulması gereken bir duygu olduğunu bana öğreten o oldu. Ben kendime ve müziğime olan aşkımın önüne hiçbir duygunun geçmeyeceğini düşünüyordum oysa.
Yani hayatınızda ilk defa birini kendinizden daha çok sevdiğinizi mi söylüyorsunuz?
-Evet. Gerçek aşk çok erken yaşlarda bulunamıyormuş meğer. İnsanın kendi kimliğini bulduktan sonra yaşadığı şeyin adı aşk oluyormuş. Benim gözümde hiç kimse vazgeçilmez değildi bugüne kadar. Neden değildi? Müziğim vardı, şarkılarım vardı, beni seven insanlar vardı, bir şekilde toparlanırım diyordum. Üç gün üzülüp ayağa kalkabiliyordum. Ama şimdi Ebru ile kavga bile edemiyorum. Daha doğrusu o etmiyor, ben ettiğimi zannediyorum, bir kere denedim başarılı olamadım.
Nasıl bir denemeydi?
-Bir konuda tartışmaya başladık. Ben sesimi yükseltmeye başladım. İçimden de diyorum ki şimdi klasik hikaye olacak. O da sesini yükseltecek kopucaz… Ben 5 dakika bağıra bağıra konuştum baktım karşılığını alamıyorum. Sonra sustum, biraz sessizlik oldu. Ebru döndü ve bana “Bir şey içer misin aşkım” dedi sadece..O günden sonra bir daha kavga etmedik. Aşka saygı duyulurmuş meğer. Aşka böyle sahip çıkılırmış meğer. Ondan öğrendim.
Sanki ilk defa gerçek bir kadın bulmuş gibi konuşuyorsunuz…
-Gerçek kadın demek hayatıma girmiş herkese saygısızlık ve haksızlık olur ama kendime en yakın hissettiğim kişiyi bulmuş gibi hissediyorum diyebilirim.
Anne olması sizi nasıl etkiliyor?
-Ebru anne olmasaydı ona bu kadar bağlanacağımı düşünmüyorum ben. Onu ufak oğluyla ilgilenirken izlediğim ilk an cenneti gözetliyormuşum gibi hissettim. Ona anne ceylan diyorum, belgesel izletiyorum bazen bir ceylanın yavrularını koruma görüntülerini açıyorum, sen busun iste! diyorum, gülüyor. İnanılmaz koruyucu, kollayıcı ve onlara sadece gerçek sevgisini veren bir kadın.
Size de anaç mı?
-Tabii. Ama ben hep anaç kadınları sevdim bugüne kadar, Ebru hayatımı düzenliyor, çaktırmadan ne yiyeceğime bile karışıyor bazen, Ama bunu o kadar dozunda yapıyor ki. Müthiş bir dengesi var. Beni pamuklara sarmayı ve anlayışlı olmayı çok iyi beceriyor. O anaçlığının yanında bazen bir günlük sevgilim gibi ürkek de olabiliyor. Ben bütün bu karışımlardan doğan Ebru’yu çok seviyorum.
Sizin hep müzisyen sevgilileriniz oldu? Ebru ile müziğinizi de paylaşabiliyor musunuz?
-Tabii. Sevgilinin şarkıcı olmaması çok daha avantajlı bir durum olabiliyormuş bunu anladım. Dün gece albümdeki “Güzel Kız” şarkısını sabaha kadar ona piyanoda çaldım. Oda kapkaranlık, birbirimizi görmüyoruz, yan yanayız, nefesimizi duyuyoruz. Ebru şarkıya sesiyle değil de benliği ile gözleriyle ruhuyla eşlik etti. Unutulmaz bir geceydi.
Bir röportajınızda fanlarım beni single seviyor demiştiniz…
-Dedim. Fikrim Öyleydi. İlişkimiz ilk başladığında ayrılmamız için 5000 ayrı hesap açıp sosyal medyada yazılar yazmaya başladılar. Ama sonra yaşadığımız şeyin gerçekliğine onlarda inandı. Aşkıma sahip çıktığım için saygı duyuyorlar artık. Sanatçı hayran ilişkisinde en önemli şey samimiyet.. Yaşamadığın bir hayatı aksettirmek, o sahtekarlık hiçbir işe yaramıyor.
Güzel Kız şarkısın da evlen benimle diye bir söz var… Evlilik fikrine yakın mısınız?
Ben eskiden erkek starların evlilik sonrası enerji kaybına uğradığını düşünüyordum. Ama bu da değişti. Evlensem de bendeki enerji düşmez. 50 yaşıma geldiğimde de değişmeyeceğini düşünüyorum. Popstar olmak sahneye çıktığında özel hayatını geride bırakmayı gerektirir. Evli olabilirsin çocukların olabilir ama sahnede aile babası gibi davranamazsın. Evleneceğim, günün birinde bebeğim de olacak. Ama hiçbir zaman esimi ve ya çocuklarımı sahneye çıkartmam. Ne işleri var orada.. Özel özeldir sahnedeki buluşma noktam da bana ve dinleyicime özeldir.
Ebru ile evlenebilir misiniz?
-Şarkıdaki evlen benimle sözde kalmayabilir. Ama bunu belirleyecek tek şey kader. Kader bizi nasıl bir araya getirdiyse bundan sonrasını da o çizecek. Biz birlikte yaşlanmayı değil, beraber genç kalmayı hayal ediyoruz
Kıskanç mısınız?
-Çok.
Neredesin kiminlesin kıskançlığı mı, onu giyme bunu giy mi?
-Hepsi benimki komple kıskançlık.


Bütün hayatım film şeridi gibi gözümün önünden
geçti derler ya, gercekten geçti

Yılbaşında Almanya’da üç konsere üst üste çıktım. Hepsi ayrı şehirlerde. Üçüncü konserde pilim bitti. Beynimde bir karıncalanma oldu hemen ambulans çağırıldı. insanlar kalabalıktan ambulansla cikiyorum zannederlerken ben, belki de hayattan çıkıyordum o anda.. Hayatımda ilk kez sahneden direk hastaneye gittim. Bütün hayatım film şeridi gibi gözümün önünden geçti derler ya, gerçekten de geçti. Allah bana çok önemli bir mesaj verdi aslında. Bu hayatı kaliteli yaşamak, düzgün yaşamak, en önemlisi insanların sevgisini saygısını kazanarak yaşamak gerekiyor. Çünkü sonra geri dönüşün yok. Şöhret, başarı hırsı, para biranda önemini yitiriyor. Bu olaydan sonra önemli kararlar aldım. Hayatımın merkezine huzuru koydum. Artık kimse bana kolay ulaşamıyor mesela. Artık çok sevdiklerim dışında insanlarla arama bir mesafe koydum. Yeni albümüm bu yeni kararların da şarkıları aslında.

Ebruya yazdığım mektup şarkı oldu
Sevgililer gününde bir mektup yazdım. Ona onunla yaşadığım günlerini anlatan bir mektup. “Başıma ne gelirse hep yanımda oluşun sözlere sığmaz / Gece bile uyurken elime dokunuşun anlatılmaz / Bana seni ne kadar sevdiğimi soruşun / Bunun tarifi olmaz / Senden başka birisi denemesin aynısı olmaz” Bu mektup şarkı oldu.

İlişkimiz başladığından beri ayrı kalamıyoruz diyebilirim, bir kere ayrılmayı denedik. 1,5 gün ayrı kalabildik. Mavi Mavi şarkısını o zaman yazdım. Aradım, dinlettim, birleştik.

Yeni dövmemde Ebru var
Hadise ile ilişkimizin başladığı tarihi dövme yaptırmıştım. Onu kapatıp mızrak ucu yaptırdım. O ne yaptı bilmiyorum. Sildirmiş olabilir. Yaşadığın duygularla ilgili dövme yaptırma fikrine karşı değilim. Yeni dövmemde de Ebru var mesela. Onunla ilgili bir sır var.

İnsomniam düzeliyor
Uyku düzenim çok problemliydi. Beynim hiç durmadan çalıştığı için güneş doğarken uyuma takıntısı vardı bende.. Düzeleceğimi hiç ummuyordum ama birkaç aydır daha mantıklı saatlerde uyuyup uyanır oldum. İçimdeki güneş uyuyup uyandırıyor beni.


Ebru gerçek bir melek
Ebru bu aşka sahip çıkmasıyla ne kadar cesur bir kadın olduğunu herkese kanıtladı diye dusunuyorum, Onun sırf onun kadar cesur ve kararli olamadiklari icin hayatını mutsuzlukla geçiren arkadaşları var. Ebru kalbinin sesini seçti. Tüm Türkiye’ye ilanım olarak algilananilir ki o gerçek bir melek.hayat boyu sirtini komseye dayamamis,kendi yetengiyle bugunlere gelmis,Turkiye nin en cok guvenilen 3 kadinindan biri olmus bir kadin..ve bu yeni doneminde sevindigim onun bu cizgisinin ve grafiginin daha da yukariya gidiyor olusu,onu tanıyıp ondan etkilenmeyecek hiç kimse tanımıyorum. Ailesi de cok degerli insanlar, Gerçekten dayanisma halinde bir aile ve kizlarindaki ozel karaktere,caliskanliga ve onu bugunlere tasiyan yeteneklere sukur ediyorlar..

HAKKINDA EN ÇOK MERAK EDİLEN İKİ SORU
Dudağında botoks var mı?
Çok komik bir soru bu. Çocukluk fotoğraflarıma bakın, orda da dudaklarim kocaman, ve etli yani 8 yaşındayken bile Angelina Jolie dudaklarına sahipmişim. Dişlerimin bu kadar beyaz olmasının imkansız olduğunu, hepsinin porselen sonradan yapılmış olduğunu da yazıyorlar. Üzgünüm arkadaşlar, hepsi kendi dişlerim. Hatta bir de diş takıntım var, fırçalama manyağıyım, küçükken bir kızın ağzında dolgu görünce direk soğuyormuşum annem gülerek anlatır.
Sesini beğeniyor mu?
Üç yıl geçti dördüncü albüm çıktı, hala bunu konuşanlar varsa tabii ki yine saygı duyarım ama başka da yorum yapamam.

Haberin Devamı

Yakın zamanda televizyonla ilgili bir sürprizle geliyor. Bir dizi de mi oynayacak yoksa bir yarışma programında jüri mi olacak şimdilik sır!

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!