Yanlış bilgiler kaygı veriyor

Genellikle tiroit kanserlerinin tedavisinde cerrahiden sonra tercih edilen radyo aktif iyot uygulamaları hakkında bilgi veren Prof. Dr. Seyfettin Ilgan, “Yöntem, 70 yılı aşkın süredir kullanılıyor. Hekimlerin en sık karşılaştığı sorun ise, hastanın çevresinden edindiği yanlış bilgiler” dedi.

Haberin Devamı

Sevgili okurlar bu hafta konumuz genellikle tiroit kanserlerinin tedavisinde cerrahiden sonra tercih edilen radyo aktif iyot uygulamaları. Radyoaktif iyot (I 131) saldığı ışınlar sebebiyle özellikle I 131 tutan kanserli hücrelerin yok edilmesinde etkilidir. Bu önemli konuyla ilgili birçok inanış olduğu bilinmektedir, biz bu hafta sizlerden gelen sorular doğrultusunda halen Ankara Güven Hastanesi’nde çalışmakta olan Prof. Dr. Seyfettin Ilgan’la konuştuk.

- Radyoaktif iyot uygulaması nedir?
- Radyoaktif iyot (İyot-131) iyi farklılaşmış tiroit kanserlerinin (papiller ve folliküler tip) tedavisinde ve takibinde 70 yılı aşkın bir süredir kullanılmaktadır. Radyoaktif iyotun (I-131) bu kadar uzun süredir yerini korumasının nedeni, eşsiz bir mekanizma ile tümorü tedavi etmesidir.
Tiroit kanseri tedavisi ile uğraşan hekimlerin en sık karşılaştığı sorunlardan birisi I-131 tedavisi hakkında hastaların değişik kaynaklardan edindikleri yanlış bilgileri düzeltmektir. I-131 tedavisi alacak olan hastalar genellikle fazlaca kaygılı olurlar. Kaygının temel nedeni radyasyon konusundaki bilgi eksikliği ve radyasyonun duyu organlarımızla algılanamayan, görünmez bir tehlike oluşundan kaynaklanmaktadır.
Modern birçok tanı ve tedavi yöntemi radyasyon içermektedir. I-131 tedavisi alan hastalardan yayılan radyasyon nedeniyle çevredekilerin alacağı radyasyon dozu aslında diğer doğal radyasyon kaynakları veya tıbbi uygulamalara kıyasla yüksek sayılmaz. Bu seviyede radyasyona maruz kalınmasının önemli bir sağlık riski oluşturmadığı da bilinmektedir. Ancak bu tedavi hastalar için faydalı ve gerekli iken başkaları için gereksiz bir radyasyon kaynağıdır. Bu nedenle tedavi sonrası taburcu olan hastaların da bazı kurallara uyması istenir.

Haberin Devamı

KATKI SAĞLIYOR

- I-131 tedavisi tiroit kanserinde hangi amaçla uygulanır ?
- I-131 uygulamasının en önemli nedeni aslında cerrahiden geriye kalan normal tiroit dokusunun yok edilmesidir. Tüm tiroit dokusu cerrahi olarak çıkartılmış olsa bile çoğu zaman geriye gözle görülemeyecek kadar küçük tiroit dokuları kalır. Bu normal tiroit dokuları tümörle benzer davranışları nedeniyle hastaların takibini güçleştirebilir. Bunların yok edilmesi daha konforlu bir hasta takibine katkı sağlar. I-131’in hasta takibinde tümör odaklarını görüntüleme için kullanılması da başlangıçta normal tiroit dokusunun yok edilmesini gerektirir.
I-131 uygulaması ayrıca muhtemel küçük tümör odaklarını yok etmek veya varsa vücudun başka alanlarına yayılmış tümör odaklarını tedavi etmek amacıyla da kullanılabilir. Bu iki uygulamada tercih edilen dozlar farklıdır.
- Peki cerrahi sonrası I-131 tedavisi mutlaka gerekli midir?
Cerrahi tedavi sonrası I-131 uygulananlarda hastalığın daha az nüks ettiği ve hastalığa bağlı ölümlerin de daha az olduğu yönünde kanıtlar vardır. Ancak bu genelleme her tiroit kanserinde I-131 uygulanmasının zorunlu olduğu şeklinde algılanmamalıdır. Her hastanın cerrahi tipi, patoloji sonuçları, kişisel özellikleri ve diğer bulguları dikkate alınarak kişiselleştirilmiş bir yaklaşım uygulanır. Bir hastaya I-131 önerilmesi o hastada geride tümör olduğundan şüphe duyulduğu anlamına gelmez. Çoğu zaman bu önerinin temel nedeni geriye kalan normal tiroit dokusunu yok ederek takibi kolaylaştırmaktır.
- I-131 uygulamadan önce hazırlık gerekir mi?
I-131 uygulaması öncesinde bir süreliğine tiroit hormonlarının kesilmesi ve iyottan fakir bir diyet yapılması gerekir. Çocuklarda tiroit hormonlarının 2 hafta kadar kesilmesi yeterli olurken erişkinlerde bu süre yaşa bağlı olarak 3-6 haftaya kadar uzayabilir. Son zamanlarda tiroit hormonlarının kesilmesi yerine sentetik bazı ilaçlar kullanılarak benzer tedavi etkinliği sağlanabilmektedir. İlaç kesilmesi veya sentetik ilaç kullanımı tercihi hastanın tüm özellikleri dikkate alınarak tedaviyi uygulayan hekim tarafından yapılır.

Haberin Devamı

İZOLE EDİLİYOR

- I-131 nasıl uygulanır?
I-131 ağız yoluyla uygulanır. Uygulamada kapsül veya sıvı formlar kullanılabilir. Tedavi etkinliği formlara göre farklılık göstermez ancak kullanım kolaylığı nedeniyle daha çok kapsül formu tercih edilir. Sıvı formu su ile karıştırılarak içirilir. Tedavi uygulaması kurşun ile zırhlanmış ve atık sistemi özel tedavi odalarında yapılır. Hastalar, üzerindeki radyoaktivite miktarı belli seviyelere düşene kadar bu tek kişilik özel odalarda izole edilirler.
I-131 tedavisi sırasında hastaların karanlık odalarda kilitli tutulduğu gibi yanlış bir inanış vardır. Zırhlama kolaylığı nedeniyle I-131 tedavi odaları genel hasta odalarının uzağında, hasta ve personel trafiğinin en az olduğu yerlerde bulunur ve pek manzaralı olmayabilirler. Ancak odaların konfor ve standart açışından normal bir odadan farkı yoktur. Tıbbi bir gereksinim olduğunda sağlık personeli tedavi alan hastaların yanına girebilirler. Ancak I-131 tedavisi temel olarak bir izolasyon tedavisidir ve tedavi süresince diğer hastalara yapıldığı gibi rutin hemşire ve hekim ziyaretleri yapılmaz.
- I-131 tedavisinin yan etkileri var mıdır?
Temel bir prensip olarak etkisi olan her ilacın yan etkisi de vardır. Bir tedavi yönteminin popüler olabilmesi için olumlu etkilerinin potansiyel yan etkilerine çok ağır basması gerekir. Bu nedenle doğru soru ‘Bu tedavi gerekli midir’ olmalıdır. Eğer detaylı bir inceleme sonunda I-131 uygulaması gerekli görülmüşse bunun anlamı tedaviden beklenen fayda yanında potansiyel yan etkiler ihmal edilebilecek kadar düşüktür.
I-131 tedavisi çok uzun yıllardır kullanıldığından yan etkileri iyi bilinir. Uygulanan doza bağlı olarak en sık görülen erken yan etkiler tükrük bezlerinde hassasiyet ve şişlik, tad duyusunda geçici bozulma, bulantı ve nadiren kusmadır.
- I-131 tedavisi herkese uygulanabilir mi?
I-131 tedavisi anne karnındaki çocukta ciddi genetik bozukluklara yol açabileceğinden hamile kadınlara uygulanmaz. I-131 anne sütüne geçtiğinden I-131 uygulaması sonrası emzirme kalıcı olarak kesilmelidir.
- I-131 uygulaması sonrası çocuk sahibi olunabilir mi?
Tedavi sonrası 6-12 ay kadar gebelik önerilmez. Ancak daha önce I-131 tedavisi alınmış olmasının doğumsal anomali riskini arttırdığı gösterilmemiştir.

Haberin Devamı

BOL SU İÇİLMELİ

- I-131 uygulaması sonrası hangi tedbirler alınmalıdır?
Çevredekileri gereksiz radyasyondan korumak için alınabilecek genel önlemler şunlardır:
- I-131’in vücuttan başlıca atılım yolu idrardır. Tedavi sonrası ilk birkaç gün daha önemli olmak üzere bol su içilmesi ve sıkışmayı beklemeden sık sık tuvalete gidilmesi I-131’in daha hızlı atılmasını sağlar.
- Özellikle tedavi sonrası ilk birkaç gün boyunca her gün dışkılanması atılımı kolaylaştırır.
- Eğer evde birden fazla tuvalet varsa önerilen süre boyunca birisi tedavi alan hasta için ayrılmalıdır. Klozetin oturarak kullanılması idrar sıçraması ve başka yerlere bulaşması olasılığını azaltır. Tuvalet kullandıktan sonra bol su dökülmelidir.
- Önerilen süre boyunca başka insanlar ile yakın mesafede uzun süre geçirilmesini gerektiren sinema, konser, maç, tiyatro ve davetler gibi aktivitelerden uzak durulmalıdır.
- Toplu taşıma araçları ilk birkaç gün zorunlu kalmadıkça kullanılmamalıdır.
- Günün önemli bir kısmı uykuda geçtiğinden taburcu olan hastalar önerilen süre boyunca tek başına ve ayrı bir odada uyumalıdır.
- I-131’in başlıca idrar, tükrük ve ter yoluyla bulaşabileceğinden havlu, yatak takımı gibi kişisel eşyalar başkaları ile paylaşılmamalıdır.
- I-131 tedavisi sonrası hastalar ev halkı için yemek pişirmek zorunda ise hijyen kurallarına sıkıca uyulmalıdır.
- Önerilen süre boyunca tek kullanımlık kaşık, çatal, tabak, bardak kullanılmalı veya bunlar hasta için ayrılıp elde yıkanmalıdır.
- I-131 çok az da olsa ter yoluyla da atılmaktadır. Bu nedenle günlük duş alınması ve iç çamaşırların değiştirilmesi uygun olur. Çok fazla yıkanmak I-131’in daha hızlı atılmasına katkı sağlamaz.
- Önerilen süre boyunca cinsel aktiviteden kaçınılmalı ve öpüşülmemelidir.

Haberin Devamı

SEYFETTİN ILGAN KİMDİR

1966 Sivas doğumlu olan Seyfettin Ilgan, tıp öğrenimine GATA Tıp Fakültesi’nde 1984 yılında başladı. 1996 yılında GATA Tıp Fakültesi, Nükleer Tıp Ana Bilim Dalı’nda uzmanlık unvanını aldı. Yine aynı bölümde yardımcı doçentlik, doçentlik ve profesörlük unvanlarını aldı. 2010 yılından bu yana Ankara Güven Hastanesi’nde nükleer tıp bölümünde çalışmakta olup, Türkiye Nükleer Tıp Derneği ve Europan Society of Nucleer Medicine üyesidir.

SİZ SORUN UZMANLAR YANITLASIN

Sevgili okurlar, önümüzdeki hafta konumuz birçok hasta için iyi ve kötü huylu tümörlerin tedavisinde kesme işlemi olmaksızın cerrahiye alternatif olarak sunulabilen bir tedavi şekli olan Cyberknife Radyocerrahi Sistemi. Daha önce beyin ve sinir cerrahisindeki kullanımı hakkında bilgi verdiğimiz bu sisteme önümüzdeki hafta daha yakından bakma imkanı bulacağız. Önümüzdeki hafta bu konuyu Medicana International Ankara Hastanesi Radyasyon Onkolojisi Uzmanı ve CyberKnife Radyocerrahi ve İleri Radyoterapi Teknolojileri Merkezi Başkanı Prof. Dr. Kaan Oysul’la konuşacağız. Uzay neşteri ile ilgili sormak istediklerinizi hafta boyunca bana skalyoncu@hotmail.com adresinden ulaştırabilirsiniz.

Yazarın Tüm Yazıları