Madencilerin dramını sorgulayan o defile

Nihan Buruk’un “İs” adını verdiği erkek koleksiyonu defilesini...
Buruk’un koleksiyonundaki ana tema madenlerde hayatını kaybeden işçilerdi.
Podyum ona göre düzenlenmiş, koleksiyonu tanıtan mankenler yüzlerindeki “kara”larla yürümüşlerdi.
Madencilerin yaşadıkları dramı sorgulamak isteyen Buruk, izleyicilerini bu konuda düşünmeye ve harekete geçmeye sevk etmek istediğini söylemişti o günlerde.
(Defileyi izlemek için şu adrese göz atabilirsiniz: http://www.youtube.com/watch?v=-nVr3pe-g6I)
Ve şimdi mayıstayız...
Bağıra çağıra gelen bu büyük faciayı önceden hissetmiş gibi bu defileyi gerçekleştirmiş Nihan Buruk’a neden bu temayı seçtiğini ve şimdi neler hissettiğini sordum.
İşte yanıtı:
KEŞKE BÖYLE BİR TESADÜF OLMASAYDI
“Dünyada yaşanan sosyal problemlere çok duyarlıyım. Koleksiyonlarımın temasını seçerken ve şovumu planlarken insana dair problemleri gündeme getirmeyi hedefliyorum. Modayı bu konuda bir iletişim aracı olarak kullanıyorum.
İş güvenliği ve denetim eksikleri nedeniyle yaşanan kaza ve can kayıplarında Türkiye’nin dünyada ilk sıralarda yer alması canımı çok acıtıyordu.
Son defilemde bu yüzden madencileri seçtim.
‘Neden?’ sorusunu sorarak konuya dikkat çekmek istedim.
Hemen arkasından böyle sarsıcı bir tesadüfün yaşanması beni çok üzdü. Zaten koleksiyonu hazırlarken araştırmalarım sırasında okuduklarım ve gördüklerimden çok etkilenmiş ve hırpalanmıştım.
Keşke böyle bir tesadüf olmasaydı...”

Azarlayan PR’cı

Halkla ilişkiler şirketi ya da İngilizce kısaltılmışıyla PR’cılar ne yapar?
En özet haliyle çalıştıkları kurumun iletişim stratejisini belirlerler.
Peki Soma Kömür İşletmeleri’nin basın toplantısında ayağa kalkıp gazeteci azarlayan/ayar veren kurumun PR’cısı, ne tür bir stratejinin ürünü olarak o toplantıda kraldan çok kralcı tavrı takınmıştır?
Doğrusu halkla ilişkiler mesleğini icra edenler adına üzüldüm izleyince...

Türkiye Nasıl Eğleniyor bugün yok

Bugün Bursa ve Ankara’yla devam edecektik.
Ama yaşanan facia nedeniyle sosyal yaşam/eğlence içerikli satırlar kaleme almak içimden gelmiyor.
Bu arada yeri gelmişken, Trabzon’un sosyal yaşamını anlattığım yazıda görüşüne yer verdiğim Nazlı Ceren’in söyledikleri -yazı kısaltılınca- tamamen yanlış anlaşılmış.
Ceren’in orada bahsettiği şehrin bir dönem çok tartıştığı Rus kadınlarıydı. Trabzon Devlet Tiyatrosu’na ve yanlış anlayanlara özellikle duyurmak istedim.