Şiddet benim karakterimdi

Haberin Devamı

Öncelikle ‘fişleme’ iddialarının gerçeği yansıtmadığını söyleyen Kılıç, ardından asıl hedefin ne olduğunu şöyle ifade ediyordu: “Sonuç olarak tüm spor müsabakalarında, sadece futbol sahalarında olmadığını vurgulamak isterim, ‘e-bilet’ uygulaması şiddetin önüne geçilmesi noktasında önemli bir proje olarak hayata geçecek.”

PEKİ YERKEL?

Bakanın şiddeti önleme yolunda idealize ettiği ‘e-bilet’ uygulamasının yarattığı tartışmaları biliyoruz ama ben konuyu şuraya getirmek istiyorum: Velev ki bu uygulama doğru ve Kılıç’ın önerisine uyduk. Amma velakin bir de işin, daha doğrusu idealizmin hayattaki pratikleri var. Örneğin çarşamba günü Başbakan Erdoğan ve heyeti, Soma’daki elim felakete (ki ben ‘Katliam’ demeyi daha uygun buluyorum) ilişkin ilçeye yaptığı ziyaret sırasında hayatlarını kaybeden madenci kardeşlerimizin yakınları tarafından protesto edildi. Malum, uzun AKP iktidarı boyunca ‘Yeni Türkiye’nin en önemli göstergelerinden birinin vatandaşların ‘protesto gösterileri ve yürüyüşleri’nin ‘darbe’ olarak nitelendirildiğine ve her surette polis kuvvetleri tarafından güç kullanılarak engellendiğine şahit olduk. Bu aslında bizi yöneten iktidara ve onun temsilcisi konumundaki Başbakan’a adeta nankörlük gibi sunuldu uzun süre, sunuluyor da... Fakat Soma’da acı büyük, onca cana kıyıldı ve uzun süre hafızalardan çıkmayacak görüntülere, travmalara, hayatlara tanık olduk, ki olayın artçı sarsıntıları uzun süre dinmeyecek gibi.. İşte bu ortamda çarşamba günü yükselen protesto seslerine devlet eliyle şiddet mantığında karşılık verildi ve mesela Başbakanlık Müşaviri Yusuf Yerkel, göstericilerden birine iki Özel Tim görevlisi eşliğinde saldırdı. Ertesi gün “Kendimi kaybetmişim” dedi ama sonuçta biliyoruz ki normal demokrasilerde bu hareketin bedeli, nedeni ne olursa olsun bizatihi bağlı bulunduğu kurum tarafından görevinden alınma ve akabinde hakkında soruşturma açılmadır. Ve fakat aynı zaman dilimlerinde asıl şiddet gösterisine Başbakan Erdoğan ve korumaların katıldığını ve yaşanılan hengâmede Taner Kuruca adlı bir gencin bir hayli darp edildiğini daha sonra öğrendik. Olayın muhatabı Kuruca, yaşananları televizyon ekranından bütün Türkiye’ye aktarırken nazik cümleler eşliğinde Başbakan’dan sadece bir özür beklediğini duyurdu.

Haberin Devamı

HADİ İKNA EDİN

Haberin Devamı

Şiddet bu toplumda bir ifade biçimi.. Dolayısıyla hayatın en önemli yansımalarından biri olan futbola yansımaması da beklenemez elbette. Ki çoğu kez birbirimizi yiyor ve “Kol kırılır yen içinde kalır” diyoruz. Lakin Kasım 2005 Saracoğlu’nda oynanan 2006 Dünya Kupası play-off serisi ikinci maçında konuk İsviçreli oyunculara da “Evet, biz bu oyunda kazanmaya odaklıyız, yenilmeyi pek sevmeyiz. Şiddet de bir ifade biçimimiz, bu kez bu durumu size de ifade edelim” dedik ve uluslararası bir rezalete imza attık. Neyse, bunlar eski defterler, arada koca koca futbolcuların, yöneticilerin “Seni evinden aldırırım” sataşmaları, hayatlarını kaybeden gencecik taraftarları hatırlatmama gerek var mı?
Fakat galiba bu aralar asıl hatırlatmayı Gençlik ve Spor Bakanı Kılıç’a yapmak gerekiyor: Sayın Bakan, bağlı bulunduğunuz hükümetin en üst temsilcisinin bile ifade biçimlerinden biri şiddetken siz bu topluma ‘e-bilet’ uygulamasının inandırıcı yönlerini nasıl aktaracaksınız? Naçizane siz önce kendi hükümetinizin şiddetle hesaplaşmasını yapın, sonra toplumdan bu konuda adım atmasını bekleyin derim...

Yazarın Tüm Yazıları