Pusu kültürüne yenik düşen düello kültürü...

Birkaç sezondur ithal bir gösteriyi kafamıza göre sahneliyoruz.

Haberin Devamı

Fenerbahçe’nin haklı şampiyonluğu ile biten bu sezon sonu da aynı gösteri sahneye geldi. Birileri suskun çoğunluğa inat “Şampiyonu alkışlamaya” kalkıştı. Ayarımızın ipi orada koptu.

ÜÇÜ de eski G.Saray futbolcusu.. Biri kiralık gitmiş.. İkisinin bonservisiyle birlikte göndermişler.. Takımları sezon sonuna doğru şampiyonluğu belli olan Fenerbahçe ile bir formalite maçı oynayacak..
Takımın eskilerinden biri “Arkadaşlar sahaya önce biz çıkalım.. Fenerliler çıktığı zaman tek sıra saf tutup alkışlayalım..” diyor..
Bütün kafalar senkronize sallanırken bir vakitler Galatasaray forması giymiş üç futbolcu itiraz ediyor:
“Biz Fenerbahçe’yi alkışlamayız..”
“Niye hemşerim?”
“Şeyimize dokunur.. Öyle gördük..”

***

Şampiyonluğunu ilân etmiş takımı, son maçlarına çıkarken alkışlama kültürü bizden çıkmış değil.. İngiliz icadı..
Televizyonda görmüşüz biz onu.. Heveslenmişiz..
Batıya dair yeni bir şey gördüğümüzde hep heveslenmiyor muyuz? Yine öyle olmuş işte..
İlk uygulayıcıları “Ne var bunda..” demişler, kendi kendilerine..
Önce sahanın kenarına diziliyorsun.. Biz de diziliriz.. Karşı takım çıkarken de iki elle çapik vuruyorlar.. Çapik vurmak milli sanatımız, biz de vururuz..
Al sana centilmenlik.. İngiltere Kraliçesi’nin gördüğü orijinalinden bir cırtım aşağı değil..

ONLAR KANLIMIZ

İlk kez kim kimi alkışladı hatırlamıyorum.. Lakin ilk uygulamayla birlikte futbol aleminin “akil adamlarından” gelen takdir salvosu hâlâ kulaklarımdadır..
“Centilmenlik budur işte..
“Olursa bu kadar olur..”
“Orijinalinden daha iyiydi valla..”
Böyle diye diye geldik Fenerbahçe’nin şampiyonluğuna.. Sonunda ithal hoşgörü testisi su kaldırmadı.. Çatlağından sızdırdı..
“Biz onları alkışlamayız emmi..
“Niye ki yiğidim?”
“Onlar bizim kanlımızdır.. Törede kanlımızı alkışlamak yok..”
“Aferin.. Aşiretiniz sizinle gurur duyuyordur..”
İlk alkışlanan takımın alkışlayanlarına ekrandan, köşelerinden alkış tutanlar ters köşeye yattı.. Hepsi birden oldu mu size lâl? Buyur buradan yak bakalım..
Ben niye şaşırmadım acaba? Tıkma akılla ancak yedi adım gidileceğini önceden bildiğimden mi?
Yoksa rahmetli Aziz Nesin’in hikâyesindeki iflah olmaz “Muhalif Kadri Bey..”(*) karakteri gibi doğuştan aykırılığı sevdiğimden mi?
(*) “Muhalif Kadri Bey..” ömrü boyunca karşı tarafta durmuştur.. Bir seçimde partisi tek başına iktidara gelince ne yapacağını şaşırır.. Kırk yıllık partisinden istifa edip, yeniden muhalefete geçer..

***

Bildiğim şu.. Demokrasi onlarda gelenektir, hayat biçimidir.. Bizde heves..
“Şampiyona çapik tutma..” geleneğini arakladığımız İngiltere, dokuz yüz yıldan beri Anayasasız yönetiliyor.. Evet.. Anayasası yok..
Yine de demokrat görünümlerinde kıl oynamıyor.. Oralarda biri çıkıp da “Herkes haddini bilecek..” diye babalandı mı sistem hemen “Dur yahu!” diye önüne dikilip hesabını soruyor:
“Sen herkese haddini bildirme polisi misin?”
İkinci Dünya Savaşı’nın en kanlı günlerinde “hadleri en yüksek” hükümet adamları bile BBC’ye laf geçiremedi..
Düşürülen İngiliz uçaklarının sayısını gizletemedi.. Oralarda hayat böyle yaşandı..
Batı ile şark.. Bakın “doğu..” demiyor “şark” sözcüğünü bile bile kullanıyorum..
Çünkü “şark”, gün ortasında karanlığı içinde saklayan coğrafyadır.. O coğrafyada dürüstlük meziyet değil aptallıktır.. Tersi ise marifet..

BİR ARA BAŞLIK

Şarkda insanlar hasımlarına pusu kurarlar.. Canlar o kurulan pusularda alınır..
Batıda ise biri birini içine sindiremiyorsa gidip düelloya davet eder.. O düello geleneği ki her türlü yasağa rağmen geçen yüzyıla kadar devam etmiştir..
Tıpkı bizdeki köle ticaretinin 19’uncu yüzyıla kadar sürmesi gibi..
Vaktiyle bir Köle İsaura dizisi vardı.. O beyaz kızın kölelik hallerine evcek ağlıyorduk.. Düne kadar her ailenin içinde bir iki köle artığı yaşadığını bilmeden..
İşin aslını öğrendiğimizde, oğlu Şehzade Mustafa’yı boğduran Kanuni’yi savcılığa şikayet eden vatandaşın ruh haline girmemiz bu sebeptendir..
Siz bakmayın milletin Fener’e çapik tutmayan üç futbolcuya kızar gibi yapmasına..
Göreceksiniz o üç futbolcu İstanbul’daki ilk Galatasaray-Karabük maçında tribünlerin sevgilisi olacak..
Yani demem o ki iki vakte kalmadan, kalayımız sıyrılacak, bakırımız ortaya çıkacak..
“Hafıza ruhun katibidir..” Söylemişti dersiniz..

***

Look at Galatasaraylı Burak’a.. Bizim gazeteye verdiği röportajında ne diyor?
“Futbol aldatma oyunudur..”
Aldatma derken, pası oraya verecek gibi yapıp buraya atmayı kastetmiyor..
Kendini yalandan yere atma.. En küçük bir sertlikte kurşun yemiş gibi kıvranma.. Hakem ofsayt çaldığında aşırıyormuş gibi yapıp tribünleri azdırma..
Uzun lafın kısası, tavsiye edilen futbol sahtekârlığıdır.. Adım gibi eminim ki genç kardeşlerinin kulağına küpe olacaktır.. İşe yarar mı? Bilmem..
Bildiğim o ki “Üzüm yiyen köpeği pekmez çıkaracak diye kovalarsan şeye basarsın..”

Haberin Devamı


Pusu kültürüne yenik düşen düello kültürü...

G.Saray patentliler alkışlamadı

Haberin Devamı

Karabükspor, şampiyon Fenerbahçe’yi alkışlarken eski G.Saraylı Uğur Uçar ve Murat Akça ile bonservisi Aslan’da olan Furkan Özçal, eyleme katılmadı.

Yazarın Tüm Yazıları