Okan Bayülgen’in 4 devri

Geriye kalan hayranları, eski günlerin hatırına yeni Okan Bayülgen’i savunma çabasında. Eskiden bizi, sektörü, meslektaşlarını bu kadar heyecanlandıran yeteneğe ne oldu?

Haberin Devamı

Kuş

Gece Kuşu (1994-95) özel televizyon tarihimizin tartışmasız en kült işiydi. Bir jenerasyonda uyku düzeni bırakmadı. Levent Erim saat 2’ye doğru “Ve Elvis stüdyoyu terk etti” diyene kadar 83 bölümünü de sapıkça bir iştahla izledik. Telefon bağlantısına cesaret eden zavallı ablalara eziyet etmesini suçlu suçlu sevdiğimizi kabul ettik. Şimdi baş tacımız, bir numaralı pop ilahımız, hayattan ve Doğu Avrupalı kızlardan yorulan Serdar Ortaç, Okan Bayülgen’in kurduğu dünyada alelâde bir Japon’du. Pop şarkıları, filmler, spor programları övgüye değer şeyler değildi. Kendisi de dâhil her şey ne kadar büyülü bir biçimde vasattı. Gece Kuşu gece yarısından sonra her şeyi söylemenin serbest olduğu gizli bir kulüp gibiydi. Bayülgen en genç Serge Gainsbourg halleriyle sigara kokarak tuhaf bir âlemin temelini kazıyordu.

Makinist

Haberin Devamı

Televizyon Makinası ilk kez 2005’te Kanal D’de yayınlandığında popçular 90’lardaki gibi naif, kadın programları börekli börekli değildi. Hande Yener bir gün Madonna olacağını düşünmeye başlamıştı. Ekranda her gün Semra Hanım diye klinik bir karakter vardı. Ve artık RTÜK öyle beyin tokatlamaya, seks konuşmaya, sigara tüttürmeye filan izin vermiyordu. Bayülgen bol ‘medya arkalı’, kendince daha eleştirel (anarşist hülyalı ergen seviyesinde değil, akademik seviyede) bir şeyler yapmak istiyordu. Yine “aptalsınız” diyesi vardı da, surata telefon kapamadan öğretmenlik yapmaya kasıyordu. Hâlâ üniversiteli gençlerin gönlünde kredisi yüksekti. Onları ekranda tek dinleyen adam inancındaki aidiyet duygusu henüz yerle bir olmamıştı.

Kral

‘Kraliyet’ serisi (Disko Kralı, Medya Kralı, Muhabbet Kralı, Kraliyet Ailesi) Okan Bayülgen’in kendi kendine ilan ettiği hükümdarlığın parça parça yıkılmaya başladığı dönemin ürünü. Fazla malın göz çıkardığı bir hırs, ihtiras, haddinden fazla coşkun denizlik hali. Gençlik ıslık gibi uzaklaşıp giderken girişilen dev projelerin yorgunluğu. Hayırseverlikle uysallaştırılmaya çalışılan yangınlı ego. Yine de Kral serisi de Bayülgen’in alametifarikası bazı anlara şahit oldu. Muhabbet Kralı bugüne kadar TV’de konuşulmamış şeyleri uzun uzun konuşmaya cesaret etti, Medya Kralı uzun yıllardır kendi spin off’unu hak eden ‘Medya Arkası’nı taçlandırdı. Ama Bayülgen artık taze değildi. O da biliyordu. Tatsızlaşıyorduk.

‘Sen de artık herkes gibisin’

Haberin Devamı

Okan Bayülgen ne olursa olsun sıkıcı değildi. Bugün öyle. Habertürk’te Kuran ve Kozmos’u üç vasat akademisyenle saatler boyu tartışırken bir Ramazan programı sunucusunu andırıyor. “Kuran neleri önceden bildirmişti? Evrim teorisi Kuran’la çatışıyor mu? Kuran’da yazanlar bir mucize mi?” spotları, iftar tarifleri hediyeli bir gazetenin promosyon metni gibi. Konukları yüzlerce dakika Quantum fiziğinin derinine inip çıkarak kendilerini eğlerken arada cılız bir ‘Nesloş (işaret dili tercümanı) sen de çok yoruldun’ yorumuyla ortamı hafifletiyor. Hadi Habertürk’teki formatına verelim olanları. Show TV’deki Makina Kafa’da da hala binnn yıldır Nihat Doğan, Cenk Eren konuk. Nihat Doğan saçmalayacak, Cenk Eren yumuşatacak arada Dilber Ay’ın iki atarına güleceğiz. Önemli değil, başımızdan son 1 yıl geçmeseydi onu da azıcık kikirdeyerek izleyebilirdik. Ama “hava güneşli diye sokağa çıkan” gerzekler olmadığımız için kalbimiz kırık. Ve Okan Bayülgen de artık herkes gibi.

Yazarın Tüm Yazıları