Anne ben niye doyumsuzum?

Güncelleme Tarihi:

Anne ben niye doyumsuzum
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 01, 2014 14:34

Kitap tam ben artık “nedir bu doyumsuzluk yahu!” diye düşünmekten bitap olduğum bir anda karşıma çıktı.

Haberin Devamı

Önce başlığı beni etkiledi.
Sonra, yazarı Uzman Psikolog Ayşe Yanık ismi hiç yabancı gelmedi.
Kitabı alınca aslında Ayşe’yi tanıdığımı fark ettim; çünkü çok kısa bir süre de olsa Dubai’de o da bizim gibi “eş durumundan” gurbetçi olmuştu.
Kitabı elime aldım, 3-5 sayfa çevirdim ve şu cümle karşıma çıktı: “Yaşamından memnun olup sürekli tüketmek isteyenlere denebilecek bir şey yok. Benim sözüm bu durumdan mutsuz olup “özüne” dönmek isteyenlere...”
Şöyle bir durdum.
Özüne dönmek... Tüketmekten mutsuz olmak...
Bunlar bana hiç yabancı gelmedi.
Aklıma, Christopher McDougall’ın meşhur “Born to Run” kitabında okuyarak hastası olduğum, ardından büyük şans eseri Likya Yolu Ultra Maratonu’nda tanışıp 6 gün ve gece beraber koştuğum Barefoot Ted, Ted McDonald geldi.
Herkesin koşmak için farklı bir nedeni olduğundan “Peki sen niye koşuyorsun?” diye sorduğumda bana: “Affluenza hastalığına dikkat çekmek, farkındalık yaratmak için.” demişti.
Affluenza neymiş işte ben de o zaman öğrendim.
Affluenza, İngilizcede “affluence” yani, fazla parası olma durumu ve “influenza” yani viral gribal hastalık kelimelerinin birleşiminden oluşturulmuş; tüketicilik hastalığı anlamında kullanılan bir kelime.
Bu konuda John De Graaf’ın yazdığı bir kitap var: Affluenza: The All-Consuming Epidemic.
Kitap bu “Affluenza” olayını; toplumda bulunan fazla borçlanma, anksiyete (iç sıkıntısı) ve yoğun miktarda zararlı atıklardan kaynaklanan ve insanların sürekli daha daha fazlasını istemesi sonucu oluşan çok acılı ve bulaşıcı bir durum olarak tanımlıyor.
Ayşe Yanık, “Anne ben niye doyumsuzum?” kitabında bence çok akut bir soruna süper bir dalış yapmış.
Uzman Psikolog değilim.
Anneyim.
Özüme dönme konusunda ise, hayli çabalıyım.
Kitabı okurken hep “ah keşke şurasına iki cümle de ben bi şeyler yazabileydim” diyerek, eklemeler
yapasım geldi.
Koşmaya başladığım ve minimal ve basit, doğal hayata dair bir sürü şey öğrendikten sonra, çok doluyum
bu konuda.
Aslında ebeveynlerin çocuklarına “rol model- örnek” olarak, nasıl da kendi “doyumsuzluklarını” ekip biçtiklerini; sonra da çocuklarına kızdıkları bu kısırdöngüsel durumu pek güzel incelemiş, çözümler önermiş Ayşe Yanık.
Kitabı okuyun.
Tüketim hastalığının teşhisini koydun mu, tedavisi kolay. Ümit var...
Yonca
“Doydoy”

Haberin Devamı

Seslenen kitap

Haberin Devamı

Seslenen Kitap’tan haberiniz var mı?
Umarım yazmakta geç kalmadım ve siz zaten çoktandır biliyorsunuzdur!
Seslenen Kitap, Türkiye’nin ilk “Sesli” Kitap Dükkanı.
Ayşe Kulin, Hasan Ali Toptaş, Canan Tan, Murat Menteş, Buket Uzuner, Cem Mumcu, Pucca, İclal Aydın, Berrak Yurdakul, Fatmanur Erdoğan’ın seslendirdikleri kitaplarını, uygulaması sayesinde rahatça dinleme şansı elde ettiğiniz yepyeni bir kitap platformu bu.
Sevdiğiniz yazarın kitaplarını “sesli kitap” olarak alabiliyorsunuz.
Yolda, arabada, trafikte, seyahatte ve hatta spor yaparken bile hayran olduğunuz yazarın o kitabını, kendi sesinden dinleyerek okumuş oluyorsunuz.
Öyle güzel ki!
Yazılı kitapları okumakta güçlük çekenler için de büyük kolaylık Seslenen Kitap.
Yapmanız gereken www.seslenenkitap.com adresinden üye olmak ve satın aldığınız kitabı, dinlemeye başlamak.
Çocukları okuldan almaya gidip gelirken, spor yaparken dinlemek insanı “Ay ben yine kitap okuyamadım yaaa” vicdan azabı dolu cümlemizden de kurtarıyor.
Bilginize.
Yonca
“o ses kitap”

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!