Şükrü Küçükşahin
Şükrü Küçükşahin
Şükrü KüçükşahinYazarın Tüm Yazıları

Geç kalan çıkışlar

ANAYASA Mahkemesi (AYM) Başkanı Haşim Kılıç’ın “Böyle giderse hukuk biter” diye haykırması Türkiye’de yeni bir turnusol kâğıdı işlevi gördü.

Haberin Devamı

İktidar, nasıl ki kendisinin özgürlüğünü savundukları sürece ‘abi’ gördüğü liberalleri, ‘ötekilerin’ özgürlüğüne atıf yaptıklarında ‘tu kaka’ ilan etti; onun hukukuna sahip çıkarken baş tacı gördüğü yargı insanı dostları da ‘hukuk herkes için’ dediği an ‘tarihin çöplüğüne yolladı’.
(Cemaatle 11 yıllık mutlu evliliğin nasıl bir düşmanlığa dönüştüğü de ortada.)

SESSİZ YÜKSEK YARGI VE STK DÜZENİ

Önüne geleni hem de tüm kamu gücünü kullanarak günde 3 vakit döven iktidarın, Kılıç’ın açıklamaları üzerine, ‘Bizi dövdü, haşladı’ diye ağlaşması ise başka bir turnusol sonuç oldu. Oysa Kılıç’ın sözleri gecikmiş açıklamalardır.
Çünkü son bir yılda, defalarca hukuk ve Anayasa ihlali yaşandı; pek çok yargı kararı uygulanmadı; soruşturmayı yürüten savcı, yargıç ve adli kolluk yerinden edildi, tehditlere tabi tutuldu, ne yüksek yargıdan tek söz çıktı ne de Yargıtay’dan, ‘savcılar bunları soruştursun’ diye cesaretlendirme yapıldı.
Daha önce de yazdım; HSYK Yasası’nın Anayasa’ya aykırılığı açık olduğu halde AYM, iptal kararını seçim sonrasına bırakarak, halkın ‘bilme hakkını’ önledi.
Başbakan Erdoğan ve iktidar sözcülerinin yargıya yönelik ağır eleştirileri, “yargı belası” ifadeleri duyulmazdan gelindi.
Sorun sadece yüksek yargı ile sınırlı değildi; ülkenin en güçlü STK’ları da tüm hukuk, yargı ve Anayasa ihlalleri karşısında kafalarını kuma gömdü.
Yüksek yargı ile STK’ların bu tavrı, hukuksuzluk sorununu, muhalefet partilerinin sıradan söylemine indirgedi, güçlü bir kamuoyu oluşumunu önledi.

Haberin Devamı

AÇILIN, BAĞLILIK BİLDİRİLECEK

Tüm bunlar yaşanırken tavır alamayanların, atı alan Üsküdar’ı geçmişken ortaya çıkması ise güven vermiyor, inandırıcılık sorunu yaratıyor.
Örneğin, onca yaşananlara sessiz kalan STK başkanları, seçim sonrası ‘siyasi üslup yumuşasın’ diye lider turuna çıkınca muhalefetin yanıtı şu oldu:
“Ülkedeki gerginliğin sebebi Başbakan’dır; ama siz kendisine tek eleştiri yapmadınız. Aksine işçinin, memurun aidatları ile seçim öncesi Başbakan’a övgü ilanları verdiniz, bilboard’ları kiraladınız.”
Hele hele bu STK başkanları, “O ilanlara biz hiç para ödemedik” yanıtı verince muhalefet liderlerinden bu kez de şu tepki geldi: “Yani örgütünüzün ismini kullandırdınız, bu daha vahim bir durumdur. Çünkü iktidarların övgüye değil, eleştiriye ihtiyacı var. Siz tam aksi tutum aldınız; ne hukukun üstünlüğünü ne üyelerinizin haklarını savundunuz.”
Bu eleştirilere rağmen, 23 Nisan resepsiyonunda gördük ki o STK başkanları bildik yolda ilerlemeyi sürdürüyor. Bir ara o başkanlardan birini izlemeye aldık.
Şu sıralar iktidarla arası limoni olduğu duyulan bir yönetici arkadaşını telaşla kolundan yakaladı; çekiştire çekiştire, kalabalığı yara yara Başbakan Erdoğan’ın önüne ulaştı.
Elini kalbinin üzerine götürdü, “Sayın Başbakanım arkanızdayız” dedi.
Yanındaki arkadaşı bir şey demese de mesaj verilmişti.
Bu STK’larla nereye varılır bilemem; ama iktidar dostlarının her an ‘düşman’ yapılabildiği bir ülkede, ‘hukuk ekmektir, özgürlüktür ve herkese lazımdır’ gerçeğini, onca güncel örnek varken anımsatmaya hiç gerek yok sanırım.

Yazarın Tüm Yazıları