Hasdal’dan AYM’ye bakış

“BAŞLANGIÇTA kızlarım üç yaşında bebektiler, şu anda altı yaşında çocuk oldular, seneye okula gidecekler ve ben onlara neden burada olduğumu daha fazla yalan söyleyerek geçiştiremeyeceğim.

Haberin Devamı

Eve gidemediğim için çok üzülüyorlar”.
Balyoz davasında üç yıla yakın süredir Hasdal’da hapis yatan Deniz Kurmay Albay Haluk Baybaş gönderdiği mektupta çocuklarıyla ilişkisini böyle özetliyor.
Yolsuzluklar, seçim, MİT yasası derken, nefes nefese yaşadığımız bu ülkede Hasdal’da yatanları unutuyoruz. Oysa, bir mitingde Tayyip Erdoğan “Balyozda katakulli yaptılar” diyor, sonra gerisi gelmiyor.

BAŞKA BAHARA

Albay Baybaş devam ediyor, özetliyorum:
“Bu sözler bize umut verdi ancak, günler geçtikçe, ümitlerimiz başka bahara mı kaldı diye endişelenmeye başladık. Suçsuzluğumuzu kamuoyunun kabullendiği bir ortamda, insan bir dakika bile haksız olarak içeride kalmaya tahammül edemiyor. Kumpas yapıldığı bu kadar açığa çıkmışken hâlâ ne bekleniyor, anlaşılır gibi değil. Bugün benim başıma gelen yarın başkalarının başına gelebilir. Adalet arayışı sık karşılaşacağımız bir sorun”.

DENK DÜŞTÜ

Haberin Devamı

Anayasa Mahkemesi (AYM) Başkanı Haşim Kılıç iktidara unutulmaz bir hukuk dersi veriyor. AKP Kılıç’a çok öfkeli.
Kurmay Albay Baybaş mektubu hafta başında gönderiyor. Kılıç’ın konuşması ile mektup arasında elbette hiçbir bağlantı yok, olamaz da. Yine de, AYM Hasdal’dan nasıl görünüyor, mektubun o bölümü günümüze denk düşüyor:
“AYM’nin vereceği kararı bekliyoruz. AYM’nin Sayın İlker Başbuğ ile ilgili kararıyla ümitlerimiz tavan yapmış durumda. Biz de ‘Ankara’da Yargıçlar var’ demek istiyoruz. AYM’den olumlu haber beklerken o kuruma yüklenilmesi, beni endişeye sevk ediyor. Mutlak hukuku beklemek ne kadar gerçekçilik olur, bilemiyorum”.
Hapis yatan bir kurmay albayın AYM analizi müthiş:
“AYM’nin önünde tarihi bir fırsat var. Belki de tarihte ilk kez ülkemizde asker veya siyasetçiler dışında bir kurumun demokrasi ve siyasi hayata ilişkin tarihe not düşme fırsatı doğmuştur. Kuvvetler ayrılığı ilkesinin yerleşmesinde bu gibi fırsatlar harcanmamalıdır. Madem ‘askeri vesayet’ bitmiştir, onun yerini alması gereken, demokratik düzenin anayasal güçleridir”.
Bir askerin demokrasi ve hukuka olan inancına bakın, bir de hukuktan sınıfta kalan iktidarın AYM’ye öfkesine.
Balyoz için AYM’ye beş buçuk ay önce başvuruluyor, hapis yatanlar AYM’nin kararını bekliyor. Baybaş noktalıyor:
“Bizler AYM’den evrensel hukuk çerçevesinde karar bekliyoruz. Evrensel hukuk bizim masum olduğumuzu ispat ediyor”.
Belki üzerinde çok durulmayan bir kurum, AYM, bir anda toplumun umuduna, demokrasinin güvencesine dönüşüyor.

Haberin Devamı

Sokaktaki Adam’ üçüncü

YOLSUZLUK iddiaları seçimde rol oynamadı mı? Buz gibi oynuyor, ama düşük oranda.
Seçmen davranışı üzerine yapılan bir araştırmaya göre, oy verirken 2002’de yüzde 3.1 paya sahip olan yolsuzluk iddiaları 30 Mart’ta yüzde 8.4’e yükseliyor, üç kata yaklaşan artış.
İlginç başka boyut pratikte ortaya çıkıyor. Bizim insanımız otuz milyon Euro, bir buçuk milyon dolar yolsuzluğu kavramakta güçlük çekiyor, ama yolsuzluk on bin, yirmi bin lira ise, çok net anlıyor. Ve tavır alıyor.
Hindistan’da seçim, pek çok parti yanında, asıl iki ana parti var. Aniden yeni bir parti doğuyor, Sokaktaki Adam Partisi, tek bir ilkesi var, yolsuzlukla mücadele.
Onca köklü parti arasında kendini sadece yolsuzlukla mücadeleye adayan “Sokaktaki Adam” inanılmaz bir atakla üçüncü sıraya yükseliyor, iktidar ortağı. Nerede olursa olsun, yolsuzluğun üstünü örtmek mümkün değil.

Yazarın Tüm Yazıları