At koşar kim kazanır?

Güncelleme Tarihi:

At koşar kim kazanır
Oluşturulma Tarihi: Nisan 27, 2014 01:20

İstanbul’da yarış sezonunun açılması vesilesiyle Veliefendi Hipodromu’nu ziyaret ettik. Burada filmlerde, dizilerde gördüğümüz üst sınıf işi at yarışı ortamı ve kolay yoldan para kazanma durumu yok. Ama güzel eğlence var.

Haberin Devamı

Yarış taze bitti. Güvenlikçi Mehmet cebinden katlanmış bir kâğıt çıkarıyor, yanında elinde telsizle bekleyen takım elbiseliye gösteriyor: “Mustafa Abi bak not almışım.” Mustafa Abi pek etkilenmiş görünmüyor: “Ben 5 kazanır dediydim diyorsun yani. Bu tüyolar da hep yarış bittikten sonra çıkar ne hikmetse.” Mehmet’in de makul bir gerekçesi yok değil: “Ne yapalım abi? Halil Bey’le de eşiyle de her gün merhabalaşıyoruz. Yengeyle sohbet ettik geçen, çocukların okul durumunu bile biliyorum. Ama adama çocuğunu sorduğun kadar rahat ‘atın nasıl abi iyi mi’ diyemiyorsun ki.”

At koşar kim kazanır
Veliefendi’deyiz ve birkaç istisna hariç çalışan, çalışmayan, yarışan, yarışmayan herkesin elinde bir kupon veya bülten var. Etrafımız hipodromun eskileriyle dolu lakin kimsenin tüyosu birbirini tutmuyor. Ama “Kazanıyorum” diyen yok. “Kim kazanıyor” sorusunu kime yöneltirsek yöneltelim aynı cevabı alıyoruz: “Karataş.”

Hipodromun Schumacher’i

Halis Karataş, 14 yaşında başladığı jokeylik hayatının 27’nci yılında ve Türkiye’nin en çok yarış kazanan jokeyi (18 bin 192 yarışta, 5125 birinciliği var). Bugün de eşini kaybettikten sonra ilk kez at bindiği için hipodromun ilgi odağı durumunda. Çıktığı her yarışta alkışlanıyor. Jokeylerin çok zengin olduğuna dair inanış da büyük ölçüde onun başarılarından kaynaklanıyor.
Peki bu mesleğin geneline yayılan bir durum yok mu gerçekten? Bir diğer deneyimli jokey, kariyerinde 2400’e yakın birinciliği olan Sadettin Boyraz’a göre o iş dedikleri kadar kolay değil: “Çoğu ülkede jokeyler bizden iyi kazanıyor. Bir kere kazanmayı geç; bizde kontrat yok, emeklilik yok, prim alıyor ama hiçbir garantisi yok. Futbolcularla kıyaslıyorlar sık sık. Futbolcunun kontratı var. Bizde günübirlik. Her şey sözle. ‘Atıma biner misin?’ ‘Binerim.’ Kazanırsan para alıyorsun. Yani para kazanmak için hiç attan düşmeyeceksin, sakatlanmayacaksın, sağlıklı olacaksın, formda olacaksın, bir de kazanan ata bineceksin.”
Yaklaşık 25 yıldır at binen Boyraz belki biraz karamsardır diye bir de gençlere soralım diyoruz. Apranti Mustafa Çiçek üç yıldır profesyonel olarak at biniyor. Jokey olması için kazanması gereken 30 yarışı daha var. İlk sezonunda sakatlanmış ama toparlanmış. Bu sene işleri iyi. “Bugün koştuğum ilk yarışı kazandım, ikincisinde de ikinci kaldım” diyor. “Kazanıp kaybetmeyi ne belirliyor” diye soruyoruz. “Valla öncelikle at belirliyor” cevabını veriyor. “Altında iyi at olacak. Bir de yarışı okuyacaksın, at ne istiyorsa onu vereceksin.”
Jokeylerin süperstar gibi yaşaması konusundaysa ondan da umduğumuzu bulamıyoruz: “Bir gün İzmir’de at biniyorum, ertesi gün Adana’da. Sabah idmana çıkıyorum. İdmana çıkmasak olmaz zaten. İdmandan sonra da mutlaka uyumak zorundasın. Sonra yine yarış. Kilo alsam zaten yarıştan men edilirim. Yani kazansak da harcayacak durum yok. Binmezsen de zaten kazanamazsın.”

Gökten tüyo yağıyor

Veliefendi’de yeterince uzun dolaştığınızda gökten tüyo yağmaya başlıyor, önüne gelen elinize iki at yazıp tutuşturuyor. Biz de kuponumuzu 29 yıllık Veliefendi sakini Bedri Aydoğdu’dan alıyoruz. “Peki çok biliyor da kendi niye altılı üzerine altılı tutturup paraya para demiyor” derseniz cevabı şu: “Salavat güce bağlıdır.” Meali: Ne kadar paran varsa o kadar kazanırsın. Para yoksa büyük kupon da yok, büyük kupon yoksa kazanmak da pek yok. Seyislerin durumunuysa şöyle bağlıyor: “Türkiye’de 7 bin tane at var. Bir tanesi Gazi Koşusu’nu kazanıyor. Normal yarışlarda kazanan atlar da insana bir kere denk geliyor hayatında. O size denk gelir ve onun kazandığı yarışlarla kurtulursunuz. Ama ne çok insan var burada yıllardır, hiç kazanan at denk gelmedi. Asgari ücretle geçiniyor.”
Veliefendi’nin ‘çakalları’ da meşhur. Her sakininin bir ‘çakal’ anısı var. Örneğin menajer Ercan Turan. Daha Veliefendi’deki ilk günlerinde zengin olmuş ama sadece birkaç dakikalığına: “25 yıl önce buraya ikinci gelişim. Bülten satıyorum. Altılıyı aldım. Üç kişi çıktı bilen. 373 milyon verdi o zamanın parasıyla. Kazandım dediğim anda kuponu elimden aldılar. Gençtim çok. Yeni gelmiştim. Buranın çakalı çoktur. Şimdi olsa kimse alabilir mi? Çevre var her şey var.”
“Bülten satmaktan menajerliğe geçmişsin, arada at sahipliği de yapmışsın artık sen de ‘çakal’ sayılırsın” deyince gülüyor. “Yarışta hile döner mi” deyinceyse gülmeyi bırakıyor: “30 sene önce desen eyvallah. Şimdi birincilik ikramiyesi 30 bin liradan başlıyor, bir milyona kadar çıkıyor. Adam kazandı mı bunun yüzde 10’unu alacak. Kim kime o kadar para versin bir atı tutsun diye?”

At koşar kim kazanır


Son yarışı gişelerin oradaki televizyondan izliyoruz. İlk beş ayağı tutmuş altılı kuponunu satmaya çalışanlar etrafımızda. Kupon satıcılarından Alaattin 30 yıldır hiç çalışmamış. Her gün gelip altılı yapıyor. Sonra da ilk ayakları tutmuş, ‘yürüyen’ kuponunu kendisi kadar şanslı olmayanlara satıyor. Kazandığıyla hayatını idame ettiriyor. Zaten hayatı da Veliefendi ve Beşiktaş tribünü arasında geçmekte. O sırada yanında kız arkadaşıyla ilk kez Veliefendi’ye gelmiş bir genç kuponunu oynamak için nerelerin işaretlenmesi gerektiğini sormaya geliyor. Yanımızdakiler yardımcı oluyorlar. O gittikten sonraysa şunlar söyleniyor: “Her gün böyle birileri gelir nasıl oynanıyor diye sormaya. Ha nasıl oynanır yerine ne oynanır deseydi. 4 numarayı boş ver 7 ve 9 yaz geç derdim ama... Gerçi acemiye de bir şey söylemeye gerek yok. Bilenler daha az kazanıyor at yarışında. Ne alırsa acemi şansı alır.”
Hasılı Velifendi hem kendi duvarlarında hem de TJK’nın resmi sitesinde yazan Atatürk’ün “Atçılık modern toplumlar için sosyal bir ihtiyaçtır” sözünün hakkını verircesine sosyal bir ortam. Ancak Ata’nın ‘sosyal’ derken kastettiği sosyalleşme tam olarak böyle bir şey miydi, işte onu kestirmek zor.

Haberin Devamı

Atın bakımı kolay değil

At koşar kim kazanır


Veliefendi’deki ortamı görünce at sahibi olup bu büyülü dünyaya girmeyi hedefliyor olabilirsiniz ama baştan söyleyelim ucuz bir şey değil. Açık arttırmada alacağınız taya, potansiyeline göre bazen normal bazen de lüks araba parası vererek sahip olabiliyorsunuz. Tabii tayın bakımı da el yakıyor: 3-7 bin lira arasında değişiyor. Bu para sadece bir at için geçerli. Yüzlerce atı olanlar var. Mesela, Ağakaraca isimli bir dönemin efsanesi ve hâlâ unutulmayan atın sahibi Sürmeli Karaca. 200’den fazla atı var Karaca’nın ve herkese tavsiye ediyor: “Bu işe bulaşmayın diye bir şey yok. Bu bir spor. Bilen de var bilmeyen de var. İki oğlum, bir kızım var. Oğlumun biri İngiltere’de okudu. Küçük olan İzmir, büyük olan da İstanbul’daki atlarımın başında duruyor. Kızım da televizyonda.”

Haberin Devamı

İçki de var yarış da

Veliefendi Hipodromu, alkol tüketirken spor müsabakası izleyebileceğiniz tek ortam olarak varlığını koruyor. Zamanında, bir yarıştaki usulsüzlük nedeniyle tribünleri protesto nedeniyle ateşe vermeye varacak şekilde hakkının peşinde koşan halkın bu tutkusunu da bırakmaya niyeti yok gibi. Veliefendi’ye yarış izlemek için giriş erkekler için 2, kadınlar için ise teşvik amacıyla 1 lira. Hipodrom içerisinde bir de piknik alanı var. Orada mangal yapanlara bile rastlamak mümkün. Her keseye göre eğlence vaat eden Hipodromda, localarda tıpkı restorandaymış gibi yemek yemeniz mümkün. Loca’ya giriş biletli. Telaşlanmayın, 2 kişilik 20, 4 kişilik 35 lira. Beğenmediyseniz VIP bölümüne geçebilirsiniz: 4 kişi 50, 6 kişi 75 lira. Hesaplı değil mi? Bunun haricinde yiyip içeceklerinize vereceğiniz para da fazla değil. Ortalama bir İstanbul mekânının altında fiyatlarla çıkmanız mümkün.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!