‘Sen Yine de Gitme’ ancak gurur ipi gevşeyince söylenir

Köşe yazarlığı, kitap, partiler derken şimdi bir de single… Her şeye yeteneği olan adamlardan mısın?

- Böyle bir iddiam yok. Ama evet, bir arada yapınca dışardan ‘gıcık’ göründüğünün farkındayım.

Gıcıklık mı yoksa şıpsevdilik, hatta doyumsuzluk mu?

- Bu bir yola çıkma meselesi. Bir kere yola çıktın mı, içinden gelen her şeyi yeri ve zamanı gelince kendiliğinden gerçekleştirmek istiyorsun. Yola çıkmadığın sürece sorun yok, aynı yerde istikrarlı bir şekilde sayabilirsin. Ruhun sabit, gözlerin aynı bakar çünkü.

Peki single çıkarmak nereden esti?

- Tam bu yola çıkma meselesinden esti! Daniel-Febyo Taşel kardeşlerin motivasyonunu da es geçemem.

Bundan sonra müzik ve şarkıcılık artık ikinci işin mi?

- Şarkıcılık değil. Ama müzik hep vardı, yani beste yapmak. Dolayısıyla o hep olacak. Ama birinci mi ikinci mi üçüncü mü; derecelendirmek zorunda mıyız?

Senin içinden bir popstar çıkar mı?

- Çıkmaz. Sıkılırım çünkü. Popstarlığın kendine göre bir kalıbı var. Kaygı kalıbı! En azından Türkiye’de.

O ne demek oluyor?

- “Böyle söylersem daha çok beğeniyorlar, şunu giyersem çığlık atıyorlar” gibi gibi uzayan kaygılar listesi. Bana uymaz.

Sahnede nasıl bir adam göreceğiz?

- Göremeyeceksin, çünkü öyle bir düşüncem yok. Sahne, saygı duyulası başka bir profesyonellik. Ben kendi yaptığım şarkıyı kafama eserse, içime sinerse arada dijital platforma savururum, bitti gitti. Çünkü bazen özenle hazırladığın yemeği başkalarına ikram etmek istersin. Hep tek başına yemek olmaz! Beğenirlerse ne âlâ, beğenmezlerse “Tuzu mu eksik acaba?” diye düşünmek benim çaresizliğim olsun.

Eleştirilere hazır mısın?

- Evet, çünkü bu toprakların ürünü biri olarak ben de önyargılıyım çoğu zaman. ‘Önyargı’ diye bir şarkı mı yapsam?

Fena olmaz! Senin karşına ‘Onur Baştürk’ün şarkısı’ gelseydi. Nasıl eleştirirdin?

- Her zaman yaptığım gibi adaletli olmaya çalışır, iyisiyle kötüsüyle yazardım. Sırf kötülük olsun diye üzerine beton dökmek en kolayı çünkü.

O halde söyle, sesini beğeniyor musun?

- Şahane de bulmuyorum, kötü de. İsveçliler’in hiçbir dile tam olarak çevrilemeyen bir tanımları var, lagom diye. Galiba öyle buluyorum. Yani: Kararında... Tam çevrilemese de hissiyatı bu kelimenin.

KABUK BAĞLADIM

Şarkının nasıl bir hikâyesi var?

- 2011’de yapmıştım bu şarkıyı. Bir anda geldi. Melankolik ve yitik bir andı. Hikâyenin belli bir öznesi yok ama. Geçmişteki tüm özneler belki...

En son ne zaman ‘Sen Yine de Gitme’ dedin birine?

- Epeydir söyleyemiyorum, değiştim. Kabuk bağladım. Gurur ipi gevşeyince söyleniyor “sen yine de gitme”ler...

Yaşadığınız aşklar şarkı sözlerini ne kadar etkiliyor?

- Çok! Küçük bir bakıştan bile bir şey çıkabilir. İlla büyük bir şey yaşanması gerekmiyor.

Başka şarkıcılara da söz ve müzik veriyorsun. Nasıl başladı her şey?

- Ajda Pekkan, Ziynet Sali, Funda Arar, Deniz Seki, Levent Yüksel... Üç yaşımdayken diye başlayan bir klişe cümle kurmamı engelle Hakan! Öyle değil tabii. Üniversite döneminde ufak ufak başladı. Müzik bilgim eskiden yoktu, şimdi var. Piyano öğreniyorum, Alev hocama buradan ‘si bemol’ öpücükler!

Her köşe yazarı şarkı sözü de yazabilir mi?

- Her yeni açılan AVM tutuyor mu gibi bir sorunsal oldu bu!

Gülben Ergen gibi şarkıyı gece kulüplerinde dinleyip nabız tuttun mu?

- Bu kulüplük bir şarkı değil. Evde, arabada, sahil kenarında tek başına ya da omza yaslanırken dinlemelik.

Her şarkıcının bir kitlesi var. Kimi gay’lere, kimi melankoliklere hitap ediyor gibi... Seni kimler dinler?

- Kitle sadece bu iki kategoriye mi ayrılıyor? Ve melankolikler sadece heteroseksüel mi? Beni kimin dinleyeceğine (ya da okuyacağına) ben karar veremem ayrıca, böyle yönlendirmek ayıp bir şey.

GECE HAYATINDA SEKS YA DA EVLİLİK ARANIYOR

‘Ev sahibi’ kitabında ‘Ana Yemek’ isimli bir grup seks sahnesini anlatıyordun. Şarkındaysa tamamen duygusal bir adam var… Edebiyat müziğe göre daha fütürsuz olabiliyor mu?

- Yoo, kitapta da duygusal bir damar vardı. Sonu gayet trajik biten bir aşk. Ama senin aklında sadece ‘ana yemek’li seks bölümü kalmış, fesatsın!

Bu duygulardan; seks mi yoksa romantizm mi günümüzde ve gece hayatında daha ağır basıyor?

- Gece hayatında ya seks ya da direkt evlilik aranıyor! Romantizm filan değil.

Yazdığın yazılarda seksin de aşkın da en uç noktasını anlatıyorsun. Hâlâ şaşırdığın bir şeyler var mı?

- Bunları bir sonraki röportajda anlatayım, yer kalmadı!

Gece hayatındaki gözlemlerinden günümüz ilişkileri adına nasıl bir ders çıkardın?

- Kural bir: Kimse kimsenin gerçekte ne hissettiğini, nasıl biri olduğunu önemsemez, bunları konuşmak, vakit ayırmak istemez. Önemli olan etikettir. Kural iki: Maalesef bir süre sonra sen de aynı naylonluğa teslimsindir!

Peki ya ünlüler dünyasına ait nasıl bir düstur edindin?

- Kendi alanını, mesafeni koruyacaksın. Yoksa çok kolay. Bir mekanın, bir ünlünün, ‘olmuş’ bir şeyin yani, meftunu olup kaybolabilir, özünü unutabilirsin.

VAN VE DENİZLİ’NİN GECE HAYATINA ŞAŞIRDIM

Türkiye’de gece hayatı dosyası hazırlıyorsun. Gezdiğin şehirler içinde seni en çok hangisi şaşırttı?

- Denizli ve Van! Denizli’deki mekan çeşitliliği ve Saint-Tropez kulübü inanılmazdı. Çok coşkuluydu. Van’ın bohemistanı Niçe Bar ise başka bir dünyaydı! Dövmeli garsonuyla, eski Beyoğlu Kaktüs’ü anımsatan havasıyla...

Peki en beklediğini bulamadığın şehir?

- Trabzon. Çünkü gidecek mekan sayısı çok az. Çoğunda da alkol satışı yok.

İstanbul gece hayatına gelirsek. Bu şehirde gece dışarıya çıkarken nelere dikkat etmek gerekiyor?

- Kavga çıkması muhtemel abuk yerlere gitmeyeceksin. Mesela futbolcuların takıldığı o saçma Esentepe kulüplerine. Bir de hem yemeği iyi hem de sonrasındaki müzikle salınabileceğin mekan bulacaksın.

Şu an neresi gözde?

- Fenix ve Yeni Lokanta. Ah bir de gecenin bir yarısı illa ki Şamdan ve Aztek! Ama yeni adaylar kapıda: Cantinery, Nopa gibi..

İnsanlar bir dönem olduğu gibi yine en çok gay barlarda mı eğleniyor?

- Bir dönem gay barlara gecenin sonunda mutlaka heteroseksüel beyaz Türkler de giderdi. Ama Türkçe pop barlarla o dönem sona erdi.

Peki gece dışarıya çıkarken yanında kadın arkadaş mı erkek arkadaş mı olmalı? İdeali ne?

- Kadınlar... Ama fazla detaycı olanı ve fazla konuşanı çekilmeyebilir. O noktada erkeklerin düzlüğü tercih edilebilir.

KENDİ HALİNDE BİR KLİP

Onur Baştürk ‘Sen Yine de Gitme’ şarkısının klibini Kanyon’un otoparkında çekti. Baştürk’e göre klip, kendi halinde, kısa metrajımsı, siyah beyaz tasarlanmış bir dünya. Klibi Emir Sarısaç yönetti.