Saçları tel tel eden bazı kadınsal konular

Kilo almış kadına AY YOKSA (hamile misin?) demeyi bırakınız...

Haberin Devamı

Uzun zamandır görmediğiniz bir arkadaşınızla ilk karşılaştığınız anda ona “kilo almışsın”, “çok zayıflamışsın”, “çok değişmişsin” demek zorunda değilsiniz. “Nasılsın, iyi misin, seni çok iyi gördüm” deyin, yeter.
İlla bir laf sokma, illa bir manidar söz, illa bir “kıssadan hisse” olmasın arkadaş.
Zaten biliyorsunuz kilo alan evli kadınlara sorulan bir numaralı soru “hamile misin” oluyor.
Yemin ediyorum kendimi jiletleyeceğim. İyi ki azıcık kilo aldık yahu.
Hayır sonra gözleriniz parıldayarak “Ay canım kaç aylık” diyorsunuz ve “hamile değilim” cevabını alınca ne diyeceğinizi şaşırıyorsunuz, kötü oluyor.
Hıncımdan her sabah horozlar ötmeden kalkıp bir saat koşmaya başladım.
Kilo almanın kendisinden zor olan tarafı kilo muhabbetine girmekmiş, bu birkaç ay içinde onu da gördük çok şükür.
“Eh biraz ver tabii”, “Eh aldın tabii”, “Bir sene önce böyle değildin tabii.”
Şu sıralar en randımanlı muhabbet bu eksende dönüyor.
Galiba kilo aldığına en az üzülen insanın kendisi oluyor ancak çevre öyle bir baskı yapıyor ki maşallah, kısa sürede “Kilo aldım, sanırım kendimi küçük bir adaya kapatır, kimseyle konuşmaz ve Yaban’daki Kadir İnanır gibi yaşarsam bu herkes için daha iyi olacak” noktasına geliyorsun.
Enteresandır, 100 sene önce inceden balık etli kadınlar “normal” sayılıyormuş, şimdi 7-8 kilo aldın mı obezite sınırına yaklaşmış muamelesi görüyorsun.
Devir kürdan kadın devri ya.
Bu “kürdanlık müessesesi” nasıl içimize işlemişse artık, kilo alınca çok önemli bir hastalığımız varmışçasına acı çekiyoruz.
İşin psikolojik yönü de cabası.
Millet “kilo aldın” dedikçe HEEEE ALDIM YA HATTA BAK DAHA DA ALIYORUM ŞU AN deyip ağzıma cips tıkıştırasım, zeytin yağı şişesini kafama dikesim geliyor.
Ayrıca hamile değilim arkadaşım. Hamile değilim kardeşim.

Haberin Devamı

“Sen bir de anne olunca gör”
“Sen bir de 40 yaşına gelince gör”
“Sen bir de benim gibi çalışınca gör” DEMEYİNİZ.
Herkes çalışıyor, herkesin hayat dinamikleri farklı, herkesin hayatı yeterince zor. “En zor” sizin hayatınız olmayabilir.
Her insana kendi hayatı zor gelir ve onun dışındaki herkesin hayatı çok daha kolaydır, öyle değil mi?
Anne olmayan birine, anne olan “Sen bir de zorluğu anne olunca gör” der.
Yoğun çalışan bir kadın, kendinden 10 yaş küçüğünü gördü mü “Sen bir de çalışmayı benim yaşıma geldiğinde gör” der...
Hep bir “öğretme” sevdası, hep bir üstünlük taslama merakı...
“Öğreten kadın” eşit koşullarda sohbet etmenize izin vermez bir türlü.
10 dakika karşılıklı sohbet ediyorsan bunun 7 dakikası “öğretmekle” geçer.
Hoş, böyle insanları değiştirmek zor.
“Öğretme rica ediyorum, herkesin kişisel deneyimi kendine” de diyemezsin.
Ne yapacaksın? Onu mutlu edeceksin.
Diyeceksin ki, “Tamam, hepimiz ense yapıyoruz, en zor senin hayatın, en çok sen çalışıyorsun ve meşgul sensin. Her işi yapıp bir de kendine vakit bulduğun, kuaföre muaföre gidip bakımlı bir kadın olduğun için ayrıca çok acayip bir saygıyı da hak ediyorsun. Kimse sana yetişemez anne kariyer kadını.
Sen bir tanesin anne kariyer kadını.”

Yazarın Tüm Yazıları