Türk: Türkiye’yi felakete götürür

ESKİ Adalet Bakanı Prof. Dr. Hikmet Sami Türk gerek dar gerek daraltılmış bölge sistemleri ile ilgili Cumhuriyet’e konuştu.

Haberin Devamı

Bu sistemlerin mahsurlarına dikkat çeken Türk, “Sokaklar ikiye ayrılır... Dar bölgede feodal güçler etkili olur... Daraltılmış bölgede hangi çoğunluk?... Dar bölgenin en önemli siyasi sonucu partili yapılanması gündeme getirir... Her iki sistem de Anayasa’daki ‘temsilde adalet’ kriterini ikinci plana atar... Dar ve daraltılmış bölgenin en önemli sakıncası, seçim çevrelerinin belirlenmesinde ‘Gerrymandering’ uygulamalarının ortaya çıkmasıdır... Her seçim öncesinde seçim çevrelerinin belli bir partiye ya da adaya üstünlük sağlamak için yapay biçimde çizildiği Gerrymandering yapıldığı hep gündeme gelecektir... 1950’lerde DP, İnönü’nün başında yer aldığı listenin çoğunluğu sağlaması nedeniyle oyları bölmek için Malatya’yı ikiye böldü, Adıyaman ortaya çıktı... Yine Osman Bölükbaşı’nın milletvekili seçilmemesi için Kırşehir ilçe yapıldı... Erdoğan’ın istediği başkanlık sistemiyle ABD’deki başkanlık sisteminin hiçbir ilgisi yok. Erdoğan, her türlü yetkiye sahip olacağı, 2. Abdülhamid’de bile olmayan yetkilerin yer aldığı, içinde kontrol ve denge mekanizmalarının olmadığı bir başkanlık sistemi istiyor. Türkiye’yi açıkça diktaya götürecek bu modelle, yeni seçim sistemiyle Anayasa’yı değiştirecek çoğunluğa ulaşıp, böyle bir başkanlık sistemine geçilmek isteniyor.

Haberin Devamı

Başbakan, RP’nin başına gelenleri biliyor mu

BAŞBAKAN Erdoğan, bugünlerde dile getirdiği önümüzdeki seçimlerde yasa değişikliğiyle uygulamak istediği ‘Dar Bölge’ seçim sistemi ve darbe anayasası ürünü olan % 10 seçim barajı gibi antidemokratik uygulamalardan dolayı 1987 seçimlerinde o dönem mensubu olduğu ve siyaset yaptığı Refah Partisi’nin % 7.16 oy kazanmasına rağmen TBMM’ye giremediğini biliyor mu? Dar bölge seçim sistemi ‘adil’ bir seçim sistemi değildir, Turgut Özal 1987 seçimlerinde dar bölge ve % 10 seçim barajı gibi antidemokratik seçim sistemi ile % 36.31 oy ile vekillerin yaklaşık % 65’ini kazandı.
‘Dar bölge seçim sistemi’ ile yapılan 1987 seçimleri oy ve milletvekili dağılımları şöyle, Anavatan Partisi Turgut Özal % 36.31 oy ile 292 milletvekili kazandı, Erdal İnönü % 24.74 oy ile 99 milletvekili kazandı, Süleyman Demirel DYP % 19.13 oy ile 59 milletvekili kazandı. 1987 yılında TBMM’ye 3 parti girdi. Bu üç partinin aldıkları oyları ve milletvekillerinin oranlarını karşılaştırdığımızda ‘dar bölge seçim sistemi’ ve % 10 seçim barajı uygulamasının, Başbakan Erdoğan’ın çok kullandığı bir söz olan ‘milli iradeye darbe’ olduğunu görüyoruz.
Mustafa HALAT

Haberin Devamı

GÜNÜN SÖZÜ
“Hiç kimse, duymak istemeyen biri kadar sağır olamaz...”
(Shakespeare)

1 Mayıs’ta Taksim’i yasaklamak yasadışı

1 Mayıs’ta Taksim’i yasaklamak artık yasadışıdır, hukuk dışıdır. Daha da ötesi, bu yasak vicdanlara sığmamaktadır.
1 Mayıs’ı Taksim’den sürmek demek, bir kentin, bir toplumun hafızasını yok etmek demektir. Bize Taksim’i yasaklayarak, 1977 katliamını unutun, otelin üzerindeki katilleri unutun, o katillerden hesap sormaktan vazgeçin diyorlar.
Hayır! Asla vazgeçmeyeceğiz!
Biz Türkiye işçi sınıfı ve işçi sınıfının dostları olarak bir kez daha iddia ediyoruz.
Bu meydan 1 Mayıs meydanıdır!
Bu meydan bize şehitlerimizden emanettir! Ve Türkiye halkı bu emanete sahip çıkacaktır!
İmza: DİSK, KESK, TMMOB ve TTB’den başka 1 Mayıs etkinliğine katılacaklarını bildiren 58 parti ve örgüt arasında dikkat çeken isimler şöyle: CHP, BDP, DİP, EHP, EMEP, ESP, HAK-PAR, HDP, HKP, İDP, ÖDP, SYKP, TKP, TKP (1920), SDP, SYKP, YSGP, Partizan, Halkevleri, 78’liler Girişimi
Antikapitalist Müslümanlar ve Deniz Gezmiş Parkı Forumu.

Haberin Devamı

Öymen, Baykal’ı işaret etti

ESKİ CHP Milletvekili Onur Öymen’den Cumhurbaşkanlığı yorumu:
“Yerel seçimlerin sonuçları yeterince değerlendirilmeden, başarısızlığın sorumluları saptanmadan, Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle ilgili tartışmalar başladı. CHP’de, eğer bir kurultay yapılacaksa, bunun Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra yapılabileceği ifade ediliyor. Partinin son zamanlarda izlediği politikaların ve söylemlerin değiştirileceği yolunda bir işaret yok. Bence kurultayın Cumhurbaşkanlığı seçiminden önce yapılması partiye yeni bir güç ve dinamizm kazandırabilir ve halkın umutlarını arttırır. Sadece daha çok çalışılacağımızı vaat etmek halkın güçlü desteğini sağlamak için yeterli olmayabilir.
Cumhurbaşkanı adayının nitelikleri de netleşmedi. CHP’nin aktif siyasetin içinde bulunmayan, dünyayla iyi ilişkiler içinde olan bir adayı düşündüğü anlaşılıyor.
CHP Grubu’nda bütün bu özelliklere sahip eski Genel Başkan Deniz Baykal dururken başka bir aday aramaya ihtiyaç var mıdır?”

Haberin Devamı

MESAJ PANOSU

‘OLMAK ya da olmamak’... William Shakespeare, 450. doğum yılında 1 yıl boyunca 94.9 Açık Radyo’dan sesleniyor! (didem@acikradyo.com.tr)

Genel merkez bastırdı Sipahi, istifa etmek zorunda kaldı

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, aday belirleme süreci içinde tavırsız tavrını seçim sonrasında göstermeye başladı. Kılıçdaroğlu, Beşiktaş’ta, kendi bilgisi ve 5’li Komite’nin ‘duyarsızlığı’ sonucu listeye konulan ve Beşiktaş Belediye Başkanı Belediye Başkanı Murat Hazinedar tarafından
Başkan Yardımcılığına getirilen Hüseyin Avni Sipahi’nin, görevden ayrılması konusundaki baskısı sonuç verdi. Sipahi dün ‘İmar, Planlama, Çevre ve Gecekondu’ müdürlüklerinin bağlı oluğu Teknik Başkan Yardımcılığından istifasını açıkladı. Genel Merkez daha önce Sipahi’nin üyeliği askıya alınmıştı.
Siyasi kulislerde CHP’nin Levent yöresinde binanın kirasının Sipahi tarafından karşılandığı İl Başkanı Oğuz Salıcı tarafından çevresine aktarılmıştı. Bu durum, eski parti yöneticileri tarafından tepki ile karşılanmıştı. Yine başka bir partili “Kemal Kılıçdaroğlu bundan bütün olanlara ‘olur’ verirken, son bir haftadır gösterdiği tepkinin nedeni tam olarak anlaşılamadı. Baştan neden tavizler verildi, görmezlikten gelindi. Murat Hazinedar’ın baskı karşısında nasıl bir karar vermesi gerektiği kulislerde dikkatle izleniyor.”
Meclis’e 4. sıradan giren Sipahi’nin yerine, Beşiktaş’tan meclis üyesi olan Şişli Belediyesi eski Başkan Yardımcılarından Eyüp Birgün getirildi.

Haberin Devamı

GÖKHAN GÜNAYDIN GEÇ UYANDI

CHP’nin yerel yönetimlerden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gökhan Günaydın “Hüseyin Avni Sipahi’nin adı, 17 Aralık soruşturması iddianamesinde ‘çete lideri’ olarak geçiyor. Elbette bu bir iddianame ve bir yargılama aşamasında atılı suçun gerçek olup olmadığı ortaya çıkacak. Ancak CHP’de politika yapıyorsanız, aklanmış olarak gelmiş olmalısınız. Böyle bir iddianamede çete lideri olarak adı geçen birinin etkin politika yapması doğru değildir” diye demeç vermesi ‘gülünç’ karşılandı; genel merkezdeki bir çalışma arkadaşı “Gökhan Bey bunları bilmiyor mu? Niye Kılıçdaroğlu’dan önce bu çıkışı yapmadı; dört ay sonra mı aklı başına geldi?” diye konuştu.

KUMBARACI İSTİFA MI EDİYOR

Bu arada Beşiktaş 1. sırada aday gösterilen ve şimdiye kadar hiç ortalıkta gözükmeyen, Demirel-İnönü hükümetinin Bayındırlık Bakanı Prof. Dr. Onur Kumbaracı’nın Sarıgül’ün belediye başkanlığını kaybetmesinden ötürü ‘rahatsızlık’ duyduğu ve Belediye Meclisi üyeliğinen istifa etmeyi düşündüğü bazı
CHP’liler tarafından kamuoyuna sızdırılıyor.

SARIGÜL’ÜN PARTİSİ NE OLACAK


Bu arada Sarıgül’ün daha önce kurmayı düşündüğü partisinin ‘il ve İstanbul’daki ilçe başkanları’ ile pazar günü bir araya geldikleri ve üyelerin Sarıgül’ü eleştirerek, bu durum karşısında “ne yapmaları gerektiğini” sordukları öğrenildi. Baskı altında olduğu bildirilen Sarıgül’ün, Kılıçdaroğlu ile görüştükten sonra bir karara varacağı, bu arada YDH’nın bazı üyelerin partiden istifa etme yolunu önerdikleri belirtildi.

SP’de Oğuzhan Asiltürk, kongrede Fatih Erbakan’ı dışlamak istiyor

SP’de kazan kaynamaya başlıyor; Fatih Erbakan ‘aksaçlılara karşı’ adaylığını ilan etti.
Erbakan’ın adaylığının önüne geçebilmek için her türlü engeli koymaya çalışan Oğuzhan Asiltürk, bunda başarııl olamayınca, 45 yıllık ‘Milli Görüş’ geleneğinde olan kongrelerin halka açık olmasını ilk defa
engellemesi dikkat çekti. Kongre, 4 mayısta sadece delegelerin katılacağı bir kongre olacak ve küçük bir salonda yapılacak. Bir üye “Bu Erbakan’ı dışlamak için yapılan bir tertip “ diye konuştu.
Delegelerin şimdiden baskı altına alındığı konuşuluyor.
Fatih Erbakan’a karşı şu ana kadar Karabük Üniversitesi’nde Rektör Yardımcısı olan Prof. Mete Gündoğan’a, Konya Büyükşehir eski Belediye Başkanı Mustafa Özkafa’ya ve MGV’nin son genel başkan yardımcısı, eski Anadolu Gençlik Derneği Başkanı Başkanı ve halen SP Genel Başkan Yardımcısı olan İlyas Tongüç’e teklif götürdüğü, fakat bu üç kişinin de “Tek liste olursa biz adayız, ama çift liste olursa adaylığımızı düşünmüyoruz” şeklinde Asiltürk’ü yanıtladıkları öğrenildi.
Bu arada SP Başkanlık Divanındaki bazı isimlerin 82 yaşındaki Oğuzhan Asiltürk’e “Siz başkan olun” diye baskıda bulundukları belirtilirken; Asiltürk’ün 85 yaşında Necmettin Erbakan’ın Genel Başkanlığa adaylığa zorlanmasını ve seçimden iki-üç ay sonra da vefat etmesini gözönüne alınarak bu öneriye sıcak bakmadığı SP kulislerinde konuşuluyor.
Fatih Erbakan, yarın Ankara’da saat 14.00’te adaylığını açıklayacak.

Yalçınkaya: DİSK büyümeden CHP büyüyemez

CHP Eski Parti Meclisi Üyesi ve Gençlik Kolları Genel Başkanı Ayhan Yalçınkaya CHP örgütlerine bir çağrı mektubu yayınlayarak “Yılgınlığa düşme” dedi.
“Artık partiye zarar gelmesin diye susma zamanı değil, artık partiye sahip ç ıkmak için çalışma zamanı.. DİSk’in büyümeden CHP büyüyemez...” diyen Yalçınkaya şöyle devam etti:
“Sen üzülme artık. Seçime giren CHP’nin iddiaları olmadı. CHP’nin sosyal demokrasiyle altı oku sentezleyen programı yenilmedi. Yeni bir amblem ve yeni bir isimle seçime giren iddialar kaybetti. Yılgınlığa düşme.
Artık kim susarsa sussun sen konuş. Sen vatanın çıkarlarını parti çıkarlarından, parti çıkarlarını şahsi çıkarlarından önemli göreceğine and içtin. Artık partiye zarar gelmesin diye susma zamanı değil, artık partiye sahip çıkmak için çalışmak zamanı. Bu yıkıntının arasından yeni bir ülke çıkarma gücü devrimci iradende vardır. Artık görüldü ki iktidar olmanın yolu iddialarından vazgeçmek değildir. O iddialara büyük bir kıskançlıkla sahip çıkarak, ülkenin dört yanında çalışma zamanıdır artık. İktidar olmanın yolu toplumu özgürleştirmekten geçer.

Paskalya yortusu’na bir eleştiri

BU sene ilk defa Hıristiyan mezheplerinin hepsinin paskalya yortusu aynı tarihe denk geldi.
Renk renk boyanmış yumurtalarla, çikolata ve mis kokulu çöreklerle paylaşılan paskalya bayramı Hıristiyan kardeşlerimiz için Noel kadar önemli bir yortu.
Türkiyeli Hıristiyan vatandaşlarımız da bu önemli bayramı elbette Müslüman, Yahudi, ateist dost ve komşularıyla birlikte, sakınmadan, saklanmadan kutluyorlar ve kutlamalılar artık.
'Öteki' yapmayalım , yan yana yaşayalım, özellikle çok kültürlü bir dünya kenti olan
İstanbul'da bütün renkleri, dinleri yaşatalım diyoruz . Bu yortular, kutlamalar olmayınca, Türkiyeliler huzurla kendileri olarak yaşayamayınca baskınlar, tacizler, savaşlar çıkıyor.
Hepimiz kaybediyoruz. Olan hepimize oluyor. Farklı olana saygı, çoğulculuğa saygı medeniyet demektir. Bunun aksi ise ancak cehaletle açıklanabilir.
Köşenizde Esra Ulus adlı bir hanımın mektubuna yer vermişsiniz (20.Nisan.2014). Ne yazık! Bütün dünya bu önemli bir bayramı kutlarken, kiliselerde dostluk, barış, kardeşlik duaları edilirken, böyle düşünebilenler, yazabilenler var demek hâlâ!
Bu yazının tam paskalya bayramı günü yayınlanmış olması ayrıca üzücü ve düşündürücü.
Takkeli, kara cüppeli, şalvarlı, çember sakallılar dinimiz böyle emreder diye sokaklarda rahat rahat geziniyorlar. Kara çarşaflı kadınlarımız da öyle.
Cuma namazları camilerin avlusundan sokaklara taşıyor. Birçok yerde yollara seccade niyetine kartonlar atılıyor, trafik kesiliyor sokaklarda namaza duran kalabalıklardan. İmamın vaazları ise kilometrelerce öteden duyuluyor.
Kurban bayramlarında kent merkezlerinin sokaklarında boynu kesilen, bağırta bağırta elde pala-bıçak kurban edilen, kanları sokaklara fışkıran, kellesi, bacakları çöp tenekelerine atılan hayvan ve katliam görüntülerine ne buyurulur?
Rumlarımızın Büyükada'da bayramlarını kutlamaları bir hoşluktur, güzelliktir.
Havayı mis gibi buhur kokusu kaplar. Elde mumlar, hep birlikte barış, kardeşlik duaları edilir.
Herkes en güzel giysilerini giyinir. İnsanın içini sevgi, sevinç kaplar.
Sizce hangi görüntü daha zararsız?
75 milyonda 3000 kişi kalan Rumlarımıza rahat verin. Yeter artık, hepimize huzur verin !
1942'ler, 1955'ler, 1964'ler sizlerin de yüreğini acıtmıyor mu ?
Nilüfer TARIKAHYA

Yazarın Tüm Yazıları