Orkestra şefiniz sağlam mı

Tiroid bezi, adeta bir orkestra şefi. Bu bez, metabolizmamız dâhil pek çok süreci ürettiği iki hormonla tek başına mükemmel bir düzen içinde tıkır tıkır sürdürüyor. Ama hastalandı mı işler karışıyor.

Haberin Devamı

Tiroid hastalıkları, ülkemizde beklenenden daha yaygın görülüyor. Bu nedenle özellikle kadınlarımızın bu önemli iç salgı bezinin ne durumda olduğuna dikkat etmeleri gerekiyor.
Tiroid bezi, adeta bir orkestra şefi. Bu bez, metabolizmamız dâhil pek çok süreci ürettiği iki hormonla (T3, T4) tek başına mükemmel bir düzen içinde tıkır tıkır sürdürüyor.
Ama hastalandı mı işler karışıyor.
Gereğinden çok ya da az hormon üretmeye başlıyor, çokluğu “hipertiroidi”, azlığı “hipotiroidi” adını alıyor.

“HİPER” MİSİNİZ?

Tiroid bezinin aşırı hormon üretimi ile birlikte olan pek çok hastalığı vardır.
Bu hastalıkların ortak noktaları bir “hiper” durumu yansıtmalarıdır.
Tıp terminolojisinde “hipertiroidi” -halk arasındaki adıyla “zehirli guatr”- olarak bilinen bu durumda kalp daha hızlı atmaya, daha sert vurmaya çalışıyor.
Bu nedenle hipertiroidili hastalarda “çarpıntı”, şikayetlerin ilk sıralarında yer alıyor.
Çarpıntının bir başka nedeni de kalp ritminde oluşan bozulmalar.
Hipertiroidi “atriyal taşikardi” veya “atriyal fibrilasyon” diye bilinen ritim bozukluğu hastalıklarına yol açabiliyor. Ayrıca aynı hastalıkta tehlikeli “ekstra sistol”ler de meydana gelebiliyor.
Hipertiroidi kısa sürede tedavi edilmediğinde kalpte büyüme ve kalp yetersizliğine yol açabiliyor.
Sebebi belirlenemeyen çarpıntıların, ritim bozukluklarının ve kalp pompa yetersizliklerinin arkasında gizli bir hipertiroidi olup olmadığını araştırmak gerekiyor.
Kilo kaybı, terleme eğilimi, sıcağa tahammülsüzlük, ellerde titreme, sinirlilik, uyku bozuklukları, hipertiroidinin diğer önemli belirtileridir.
Aşırı hız kazanan metabolizma da bedensel ve ruhsal rahatsızlıklar yaratır. Hipertiroidi, Basedow Hastalığı, Nodüler guatr, Haşimato Tiroiditi ve diğer tiroiditler nedeniyle ortaya çıkabilir.

YOKSA “HİPO” MU?


Tiroid bezinin az çalışması, yani düşük hormon üretmesine “hipotiroidi” denir. Yeteri kadar tiriod hormonu üretemeyen bedenlerde ortak sorunlar yaşanır: Kilo alma, yorgunluk, halsizlik, bitkinlik, uyku eğilimi, şişme, kabızlık, cilt kuruması, saç ve tırnak sorunları, unutkanlık, isteksizlik, keyifsizlik, gezici kas ve eklem ağrıları ve hatta depresyon!
Hipotiroidide kalple ilgili sorunlar ciddi boyut kazanabiliyor. Kalp hızı yavaşlıyor, kalp atım sayısı düşüyor. İlerleyen dönemlerde kalp büyüyor, genişliyor ve pompalama gücünü kaybeden tembel, hantal beceriksiz bir organ haline dönüşebiliyor.
Hipotiroidi hastalarında kalp zarı içinde fazla miktarda sıvı toplanması da belirlenebiliyor.
Tiroid hormonunu yeteri kadar bulamayan bedenler buna oldukça uzun bir süre tahammül edebildiğinden hipotiroidi yavaş ve sinsi gelişen bir süreçtir.
Çoğu kez hastalar da doktorlar da farkına varmaz, teşhis başka nedenle yapılan kan incelemeleri esnasında tesadüfen konulur.
Hipotiroidinin bu sessiz ve gözden kaçmış şekilleri özellikle önemlidir.
Bir türlü izah edilemeyen, sebebi bulunamayan yorgunluklarda, kilo almalarda, ağrılar, sızılar ve şişmelerde, depresyona girip geri çekilme ve küsmelerde hipotiroidi hatırlanmalıdır.

Haberin Devamı

Hormonlarınız normalken de tiroid hastası olabilirsiniz

Haberin Devamı

Tiroid hastalıkları süresince tiroid bezinin hormon üretimini hiç aksatmadan sürdürebilmesi de mümkündür. “Ötiroidi” durum olarak bilinen ve dengeli bir tiroid hormonu salınımı mevcudiyetini gösteren bu duruma basit guatr, nodüler guatr veya bazı Haşimoto tiroiditi hastalarında veya tiroid kanserlerinde rastlanabilmektedir.
Bu hastaların tiroid bezleri sorun yaşamasına rağmen kanda tiroid hormonu düzeyleri normaldir.
Boyunlarında kocaman bir guatr taşımalarına rağmen ya basit bazı psikosomatik sorunlar dışında herhangi bir şikayetleri yoktur ya da guatr kitlesinin oluşturduğu baskı belirtilerinden (ses çatallaşması, kısıklığı, nefes darlığı, yutma güçlüğü) yakınırlar.
Eğer tiroid hastalıklarından birine yakalandığınızı öğrendiyseniz, bunu önemseyin ama çok da telaşlanmayın. Tiroid hastalıkları (kanserleri dahil) modern tıbbın, tedavisinde en başarılı oldukları hastalıkları arasında yer almaktadır.

Haberin Devamı

Tiroid nodülüne dikkat!

Hemen her 10 kadından birisi hayatının herhangi bir bölümünde tiroid bezi hastalığına yakalanmaktadır. Tiroid bezi hastalıkları içerisinde en sık görülenlerinden biri tiroid nodülleridir. Nodülleri genellikle hastalar keşfeder ve boyunlarının ön kısmında hissettikleri bir şişlik nedeniyle doktora müracaat ederler. Başka bir amaçla yapılan boyun muayeneleri esnasında da tiroid nodülleri doktorlar tarafından yakalanabilir.
Tiroid nodülü yıllar içerisinde çok yavaş büyüyebilir. Bazı nodüller ise aniden oluşur ve neredeyse bir gecede rahatsız edici boyutlara ulaşabilir.
Doktorunuz tiroid nodülünü teşhis edebilmek için sizi dikkatlice muayene edecek, bu muayene esnasında nodülünüzün sert ya da yumuşak, hareketli veya sabit olup olmadığını, büyüklüğünü, yerini ve sayısını belirleyecektir.
Sizden sesinizde kısıklık veya çatallanma gibi yakınmalarınızın olup olmadığını, ailenizde tiroid hastalığı hikâyesinin bulunup bulunmadığını, yakın bir zamanda boyun ve baş röntgeni çektirip çektirmediğinizi, kilo kaybı, çarpıntı, sinirlilik, terleme gibi yakınmalarınızın bulunup bulunmadığını öğrenmek isteyecektir.
Daha sonra bu nodülün zararsız ya da kötü huylu hücrelerden oluşmuş hücre topluluğu veya sıvı dolu bir kist olup olmadığını öğrenmek için bazı incelemelere gerek duyacaktır. Bu incelemelerle nodüllerinizi tiroid hormonu üretme yeteneklerini, büyüklük ve yerlerini kesinleştirecektir.
Tiroid nodüllerinin değerlendirilmesinde kullanılan testleri T3, T4 ve TSH hormonlarının kan seviyelerinin ölçülmesi, ultrasonografik yöntemle bezin incelenmesi ve radyoaktif iyot kullanılarak tiroidinizin radyonükleer fotoğrafının alınmasıdır.
Doktorunuz çoğu kez kesin tanı koyabilmek için “iğne aspirasyonu yöntemi” kullanarak tiroid biyopsisi yapmak isteyecektir.
Biyopsi kolay, güvenli ve kesin sonuç veren bir yöntemdir. Biyopsiyle alınan dokunun ya da sıvının uzman hücre patolojistleri tarafından incelenmesi kanser kuşkusunu giderecektir.
Çoğu kez doktor muayenehanelerinde kolayca yapılabilen ve istirahat bile gerektirmeyen bu tanı yöntemi sizi korkutmamalıdır. Tiroid biyopsisi tehlikesiz bir tanı yöntemidir.
Doktorunuz bu yönde bir istekte bulunduğunda ona yardımcı olmanızda yarar var. Nodül tespit edildiğinde gebelik döneminde bir kadınsanız, radyonükleer görüntüleme dışında kalan incelemelerin yapılabileceğini bilmelisiniz.Gebeliğin son aylarında belirlenmiş bir nodül mevcutsa inceleme doğum sonrasına da bırakılabilir.
Tiroid nodülü çocuklarda seyrektir. Ama erişkinlerden daha yüksek bir olasılıkla kötü huyludur. Tiroid nodülü saptanan çocuklarda ince iğne aspirasyon biyopsisinin tanı koydurucu testinden yararlanmak gerekir.


Yazarın Tüm Yazıları