Romantik bir savunmadır benimkisi

Güncelleme Tarihi:

Romantik bir savunmadır benimkisi
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 18, 2014 01:11

Çağdaş resmin önde gelen isimlerinden Temür Köran, iki yıl aradan sonra son dönem çalışmalarıyla Evin Sanat Galerisi’nde. Köran’ın ‘Ağaç’ temasını işlediği sergisi onun sanat serüveninde yeni bir eşik...

Haberin Devamı

Temür Köran, politik tavrını resimlerine yansıtan bir mimar olmadığını biliyorum ama bu sergi farklı gibi geldi bana?
- Daha önceki sergilerimde tema hep sonradan gelirdi. İlk kez bu sergimde tema baştan belliydi. Ve bu da bir simge olan ağaç üstüne kuruldu. Ama sergide yer alan tüm işler ağaç üzerinden gitmiyor.
Çoğunda diyelim. Serginde doğanın tahribatı, iş makinaları, kesilen ağaçlar var. Gezi olaylarının etkisi diyebilir miyiz?
- Bire bir Gezi değil. Kendi yaşadığınız alanda da hissediyordunuz müdahaleyi. Aslında o güne dek içimizde olan, yaşadığımız sıkıntıların dışavurumuydu Gezi olayları. Bunun bir parçası olarak da dakikası dakikasına yaşadık o günleri. Bundan tamamıyla soyutlanıp, atölyemde kendi problemlerimin içine dönemedim. Salt resim yapma duygumu bir süreliğine askıya aldım. Kayıtsız kalamazdım, o ruhla bu resimler ortaya çıktı. Çünkü yaşanan her türlü olumlu ya da olumsuz şeyler sizin sanatınızı etkiler. Bu size bir motivasyon kazandırır. Kimi zaman yaptıklarına sanatçının kendisi bile şaşırır.
Sanatın tılsımı da bu olmalı...
- Evet, sizi üretime sürükleyen bir girdaptır bu. Bunun taraf olmakla, birilerine karşı gelmekle de bir ilgisi yok. Bugünün geleceğe bırakılmış bir işaretidir.
İnsanın yaşamına bir müdahale varsa taraf olmasında da bir beis yok!
- Tabii ki, hepimiz özgürlüklerden yanayız. Demokratik haklarımızı savunabilmeliyiz. Bugünün ruhunu gelecekteki insanlara aktarabilmeliyiz. Bir görev de var sanki, buna inanıyorum. Yoksa hayatımız natürmort yaparak geçerdi.
Olaylar sırasında Gezi’ye gittin mi?
- Olaylara çok müdahil olmadım. Gezi’ye birkaç kez gittim ama doğal olarak içindeydim olayların. Kadıköy’deki Bahariye Caddesi’nde oturuyorum, evimin önünde olup bitiyordu her şey. Barikatlar kuruluyor, müdahaleler yapılıyordu. Kapıların altına ıslak havlular koydum günlerce. Sokağın evime müdahalesiyle bu sıkıntıları yaşadım. Hatta sokak köpeğini evime aldım.
Ya insanlar?
- Evet, gelip de mahsur kalan arkadaşlarım da oldu, dışarısı bir savaş alanı gibiydi. Ama ben buna rağmen bu sergiyi sadece Gezi ruhuyla değil, tüm yapılanları bir insanlık ayıbı olarak gördüğüm, insanların istediklerini söyleyememesini, doğanın böylesi tahrip edilmesini doğru bulmadığım için yaptım. Gezi, farklı kesimlerden insanları sokağa taşıyan, sıradan insanların bir araya gelmesini sağlayan, bardağı taşıran son damlaydı. Her gece hilti sesleriyle uyuyorum. Bir inşaattır gidiyor etrafımızda. Çevre kirliliği, ses kirliliği, kalabalık, bir başıbozukluk gidiyor. On sene öncesine dek nefes alabiliyorduk. Şimdi yatak odalarımızda biber gazı kokularıyla uyuyoruz. Bundan etkilenmemek mümkün değil.

Haberin Devamı

Romantik bir savunmadır benimkisi

Haberin Devamı

O AĞAÇ BİR SABUN GİBİ ELLERİMDEN KAYIYOR

Resim serüveninde ‘Ağaç Sergisi’nin eşik olduğunu söyleyebilir miyiz?
- Hiçbir şeyi bir başlangıç olarak görmüyorum. Bu tıpkı bir resim yapmak gibi. Resmin sonucunu tahmin edebilirsin ama tam olarak bilemeyebilirsin. O bir süreçtir ve yaptığın iş seni doyum noktasına dek götürür. Bundan sonraki çalışmalarım günün şartlarına ve koşullarına göre tabii ki değişebilir. Bugün böyle olduysa, yarın da böyle olacak diye bir şey söyleyemem. Ancak her zaman resim yaparken sanatın da kendi kuralları olduğunu ve bu yaşıma kadar haşır neşir olduğum için onlardan da uzak kalamayacağımı düşünüyorum. Aslında ilk kişisel sergim 1989’daydı ve orada da ağaç teması vardı.
O ağaçlar bugün iş makinalarının yok ettiği ağaçlar olmasın?
- Evet, bugün o ağaçlar da yok, tren yolu da yok. Bugün yok edilmiş ağaçların resmi var. O gün yaptıklarım birer formdu, ağaç formu eskiden beri yaşayan bir form olduğu için cazipti. Çevremdeki nesneleri, olayları, dostlarımı resmetmeyi severim. Ama bu kez bu ağaç spesifik bir ağaç değil. Bu Gezi parkındaki ağaç da Amazon’daki ağaç da değil. O ağacın bir sabun gibi elimden kaydığını hissediyorum. Bir haksızlık var, oksijenin tükenmesi gibi bir şey. Dur demek için yapılmış şeyler olmasa da sonuçta bir haykırıştır. Bu bir başkaldırıdır, romantik savunmadır benimkisi.
Bugüne dek ağaç doğanın güzelliğini anlatmak için bir araçtı. Oysa bugün doğayla ilişkimizin kesilmesini simgeliyor sanki değil mi?
- Bugüne dek ağaç resmi yaptığım kadar ağaç da diktim, ama bundan sonra ömrümün sonuna dek ağaç dikmeyi görev edinebilirim. Gelecek kuşaklara saygının, sorumluluğun bu olduğunu düşünüyorum.
Doğanın tahribi, betonlaşma kentten uzaklaştırıyor mu seni? Kaçmayı düşünür müsün?
- Aklıma gelmiyor değil ama o çok bencilce bir şey olur. Sonuçta bizler kentte varız. Kültürle iç içeyiz. Resim fildişi kulelere çekilerek yapılamaz. Diğer disiplinlerle de ilişki kurmanız gerekir. Sinemaya, tiyatroya, operaya gitmeniz lazım. Ancak beslendikçe resim yapabilirsiniz. Doğaya çekilmek bunlardan uzaklaşmak anlamına geliyor.
Yani kaçış yok?
- Kaçış olabilir ama belli bir yorgunluktan ve özümsemeden sonra belki. Şimdi kendi adıma doğru bulmuyorum.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!