Seçim röntgeni

KONDA Araştırma şirketinden Tarhan Erdem ve Bekir Ağırdır, TÜSİAD toplantısında son seçimlerin bir röntgenini sundular.

Haberin Devamı

Erdem ve Ağırdır’ın sunuşlarında sadece oy hareketleri değil, daha önemlisi, hayat tarzı, eğitim, şehirleşme ve ekonomik beklentiler açısından seçmenlerin nasıl davrandığı anlatılıyor.
Mesela, kendi hayat tarzını “modern” diye niteleyen seçmenlerde CHP’nin oy oranı yüzde 47’dir. Bu kesimde AKP’nin oyu yüzde 21’de kalıyor. MHP yüzde 12.
Öbür yanda, “geleneksel muhafazakâr” hayat tarzını tercih eden seçmenlerde AK Parti’nin oyu yüzde 42’ye çıkıyor, CHP yüzde 20’ye iniyor. MHP’nin puanı yüzde 16.
“Dindar muhafazakâr” hayat tarzını benimseyen kesimlerde ise AK Parti yüzde 63’e çıkarken CHP yüzde 7’ye düşüyor! MHP’nin puanı yüzde 11.

KUTUPLAŞMA FOTOĞRAFI

Bu fotoğraf, katı bir kutuplaşmayı yansıtıyor. Sosyolojik gerçek olarak toplumlarda çeşitli hayat tarzlarının bulunması tabiidir, kaçınılmazdır. Hiçbir hayat tarzının öbürüne hükmetmesi de söz konusu olamaz. Fakat siyasi tercihlerin hayat tarzlarına göre bu kadar kutuplaşmış olması sağlıklı değildir.
MHP kendi oy tabanı çerçevesinde iki kesimden de bir ölçüde dengeli oy alabiliyor; nitekim il genel ve belediye meclislerinde oylarını 4.5 puan artırdı. Fakat Türkiye’nin üçte ikisini yansıtan AKP ve CHP toplamına baktığımızda, hayat tarzı ve değerler etrafında çok sert bir kutuplaşma görülüyor.
Kutuplaşma, oyları bloke ediyor. İşte AK Parti’nin oyları çok değişmiyor. CHP ise “modern”in dışına pek çıkamıyor.
Huzurlu bir demokrasi için AKP’nin de CHP’nin de “öbür taraf”a açılması gerektiği gün gibi aşikâr.
Elbette Karl Popper’in dediği gibi “Siyaset rasyonel bir teorem değildir”, duygular çok önemlidir. İşte Kılıçdaroğlu muhafazakâr kitlelere açılmak istedi, parti içinde dar elitist kesimin duygusal tepkileriyle karşılaştı.
AK Parti’de de kutuplaşmanın işe yaradığını düşünenler vardır elbette. Halbuki...

ORTA GELİR TUZAĞI

Türkiye ekonomik gelişmenin “üst orta” düzeyine ulaşmış bir ülkedir; “orta gelir tuzağı” denilen bu düzeye saplanıp kalabiliriz! Ve bugünkü sorunlarımız fena halde büyüyebilir... Türkiye’nin “yüksek gelir” grubu ülkeler arasına katılabilmesi şarttır! Bunun için daha çok yeniliğe, inovasyona, patente, yaratıcılığa, hukuk güvencesine, dünyada daha saygın olmaya ve toplumsal iyimserliğe ekmek su gibi ihtiyacı vardır.
Bu hedefler için seferber olması gereken toplumsal enerjimizi, siyasi kavgalarda israf etmekten sakınmalıyız.
Tarhan Erdem ve Bekir Ağırdır, TÜSİAD’da yaptıkları sunuşu bu akşam saat 20.45’te CNN Türk’te “Eğrisi Doğrusu” programında ayrıntılı olarak anlatacaklar: AKP daha alt gelirli, düşük eğitimli geniş halk kitlelerinin partisidir. Bu sosyolojik taban, Menderes’ten beri, bu partileri daha projeci olmaya yöneltiyor, bu kesimlere kalkınmayı götürmek için... Fakat “öbür kesimler”le yaşanan kutuplaşma toplumsal enerji israfına yol açıyor...
CHP, eğitimli kesimlerin partisi... Fakat geniş kitlelere açılamamak bu partinin ezeli bir sorunu, bu açılımı esaslı bir şekilde yapmadan büyüyemiyor.

HERKES İÇİN YANLIŞ

Görüyor musunuz, kutuplaşma herkes için yanlıştır!
“2023 Hedefleri” diyoruz... Çok değil, dokuz yıl kaldı! İhracatımızı bugünkü 151 milyar dolardan dokuz yılda 500 milyar dolara çıkarabilmenin yolu, yüksek katma değerli üretim yapabilmektir, yani inovasyondur, patenttir, yaratıcılıktır, hukuktur, özgürlük ortamıdır, dünyada bu değerlerle saygın olmaktır. Cumhuriyet’in 100. yılına bu hedeflerle ulaşmak için, kutuplaşmayı sona erdirmek şarttır.

Yazarın Tüm Yazıları