Seçilmişlerin İzmir’i çirkinleştirme özgürlüğü

Haberin Devamı

Ayıp değil ya bilmiyordum!
Önünden gelip geçerken, “ne olacak acep?” diye bakınırdım.
Zaman içinde, çocukların,
“kavanozdan bal yiyen ayı”ya benzettikleri söylenen,
kollu bacaklı bir şey yükseldi...

Bornovayı Üçkuyular’a bağlayan çevre yolunun,
(İzmir âşıkları tarafından AVM ile engellenmeden önce,
çıkınca ödül olarak, harikulade körfez manzarasına ulaştığınız),
denizi görmeden önceki son yokuşunda,
sağ kolda, tepenin üzerindeki, devam eden inşaattan söz ediyorum.

Sanıyorum, pek çoğumuzun da ayrıntılı bir fikri yok zaten...
Bir dostumun haber vermesi üzerine öğrendim ki,
“Karabağlar Belediyesi,
uzun süredir yapım aşamasında olan Uzundere Rekreasyon Alanı’na
Nasreddin Hoca’nın heykelini dikecek(miş)”;
hem de 37,5 metre yüksekliğinde...

Belediye Meclisi eğer kabul ederse,
projenin finansmanı da krediyle karşılanacak(mış)
Heykel, meşhur fıkrasında olduğu gibi,
Nasreddin Hoca’nın kucağındaki bakraçtan,
göle maya çalmasını anlatacak(mış).
Alt kısmında kültür merkezi,
kademeli olarak üst kısımlara doğru seyir terasları
ve Nasreddin Hoca’yla ilgili bir de müze yer alacak(mış).

Haberin Devamı

Buca – Tıngır Tepe’deki,
Dünyanın üçüncü en büyük heykeli olduğu söylenen,
Deniz seviyesinden 165,
dikildiği tepeyle birlikte yerden yüksekliği 75,
kendi yüksekliği ise 23 metre olan,
(hayatında –bugün icra edilen haliyle- hiç semâ yapmamış olan Hz. Pîr’in,
semâ yaparken tasvir edildiği) Hz. Mevlânâ heykeli yetmedi anlaşılan...

Hemen altını çizelim; “Ne Hz. Mevlânâ ile bir alıp veremediğim var, ne de Hoca Nasreddin’le...” Heykel sanatına hayran, heykeltıraşlara büyük saygısı olan, İnce mizaha tutkulu, üstelik anne tarafı mevlevî olan bir adamım. Ayrıca, İzmir’de çok az heykel olduğunu düşünen, “tuhaf ve marjinaller” arasında da ön saflarda dururum.

Mesele başka, kritik sorular bambaşka: “İzmir, aklına gelenin, aklına geldiği yere, aklına gelen heykeli dikebildiği, sahipsiz ve başıboş bir kent midir?” “Seçilmişler”imiz arasında, kent kimliği ve estetiğini önemseyen bir Allah’ın kulu yok mudur? Bu “tek seçici edâsıyla” yapılanların, bu yersiz ve “İzmir’le uzaktan yakından hiçbir tematik ilgisi olmayan projeler”in; “Gezi Parkı’nı imha etmeye yönelik oldubitti”den, Ankara’da içine “tükürülen sanat”tan, Kars’ta “ucube diye parçalanan heykel”den ne farkı var, söyler misiniz? Açıkça soruyorum seçilmişlere: “TÜSAK’a (sözde) karşı çıkma öngörüsü, sizlere, kentlinin göz zevkini acıtma, kültürel fay kırıkları yaratma ve İzmir’in görsel dokusunu berbat etme hakkı veriyor mu?” Üstelik, hikâye, burada da bitmeyecek(miş). “Karaları fethettik anlaşılan; sıra körfeze –ada- kondurmaya gel(miş).”

Yazarın Tüm Yazıları