3 farklı Ege

Güncelleme Tarihi:

3 farklı Ege
Oluşturulma Tarihi: Nisan 17, 2014 01:08

Ege’yi siyasi alanlar bakımından üçe ayırmak mümkün.

Haberin Devamı

CHP’nin kesin alan hâkimiyetinin olduğu İzmi, AK Parti’nin ve MHP’nin de rekabete dahil olduğu Aydın, Çanakkale, Manisa ve Muğla ile üçlü rekabet olsa da AK Parti’nin önde, MHP’nin ciddi biçimde rekabette var olduğu İç Ege... Coğrafi olarak şunu söylemek mümkün: Anadolu platosunun ovaya inmeden önceki uç kalelerinde (Balıkesir, Kütahya, Manisa, Denizli, Uşak, Afyonkarahisar) MHP, ovaya ve denize inince CHP, AK Parti ile rekabet ediyorlar.

ANALİZ
KONDA Araştırma Şirketi Genel Müdürü Bekir Ağırdır

2014 yerel seçimlerinin önemli sonuçlarından birisi siyasetteki konsolidasyonun tamamlanması ve kalıcılaşması oldu.

3 farklı Ege
2009 seçimlerinde yüzde 15’lerde olan diğer partiler, 2002 genel seçimlerinden beri giderek hızlanmakta olan konsolidasyon sonucu yüzde 5’in altındalar artık. Önümüzdeki birkaç seçim ve hele yüzde 10 seçim barajı gibi antidemokratik bir uygulama sürdükçe, siyasi arenada bu 4 partiyi göreceğimizi söyleyebiliriz. Bir süre siyasi arenadaki değişim yeni bir aktörün çıkması biçiminde değil, var olan partilerin kendi iç değişim ve dönüşümleri üzerinden gerçekleşecek gibi görünüyor.

FARKLI İKİLİ REKABET

Var olan 4 partinin varlık alanları da değişken. AK Parti ülkenin hemen her yerinde rekabetin bir parçası. AK Parti oyu yalnızca 3 ilde yüzde 20’nin altında (Tunceli’de yüzde 14.5, Şırnak’ta yüzde 19 ve Iğdır’da yüzde 19.6). CHP ise 9’u büyükşehir olmak üzere 28 ilde yüzde 10, 15 ilde yüzde 10-20 bandında. Buna karşılık MHP, 5’i büyükşehir olmak üzere 16 ilde yüzde 10, 20 ilde yüzde 10-20 bandında. BDP’nin de Kürt yurttaşlara sıkıştığını biliyoruz. Tüm ülkeden bakılınca farklı bölgelerde farklı ikili rekabet yaşanıyor. Yalnızca coğrafi anlamda değil hayat tarzları kümelenmeleri açısından da bakıldığında yine partilerin tabanları farklılaşıyor. Ağırlıklı olarak CHP modern hayat tarzı olanlara, MHP geleneksel hayat tarzı olanlara yaslanmış görünüyor.

İZMİR’E GÖÇ VERENLER

Ege ise ülkedeki bu siyasi tablonun kendi ölçeğinde tekrarı bir bakıma. Ege’yi siyasi alanlar bakımından 3’e ayırmak mümkün. CHP’nin kesin alan hakimiyetinin olduğu İzmir, Ak Parti’nin ve MHP’nin de rekabete dahil olduğu Aydın, Çanakkale ve Muğla, üçlü rekabet olsa da Ak Parti’nin önde, MHP’nin ciddi biçimde rekabette var olduğu iç Ege... Coğrafi olarak şunu söylemek mümkün, Anadolu platosunun ovaya inmeden önceki uç kalelerinde (Balıkesir, Kütahya, Manisa, Denizli, Uşak, Afyon) MHP, ovaya ve denize inince CHP, AK Parti ile rekabet ediyorlar. Bu 3 il kümesi açısından bir başka ilginç veri de üçüncü kümedeki illerin ağırlığı İzmir’e doğru olmak üzere diğerlerine göç veren iller olması.

BU ORAN BİNALİ YILDIRIM’LA

İzmir’de seçimlerde sürpriz olmadı denilebilir bir bakıma. AK Parti Binali Yıldırım’ı aday yaparken, kazanmayı değil ülke oy ortalaması açısından ulaşabileceği en yüksek oyu hedefledi. Binali Yıldırım yerine daha düşük profilli bir adayla girseydi, bu oranı da yakalayamazdı muhtemelen. CHP ise İzmir’de rahattı. Ülkedeki kutuplaşmanın etkisi ile Aziz Kocaoğlu’nun dürüstlüğüne olan güven duygusu birleşince kaybetme riskini hissetmedi hiç. Belki bu rahatlık nedeniyle ve 31 ilçeyi de kazanacağı özgüveniyle ilçe adaylarında hatalar yapıldı. Bazı isimler CHP’den aday olamayınca başka partilerden aday olsalar da neredeyse CHP oyu üzerinde hiç olumsuz etkileri olmadı. İzmir seçmeni AK Parti ile inatlaştı bir bakıma. AK Parti ilk kez bazı ilçelerin belediye başkanlıklarını kazanırken 2010 referandumunda ve 2011 genel seçimlerinde yakaladığı tabanını korumuş oldu.

MHP’YLE ÇEKİŞEREK KAZANDI

CHP için ise asıl İzmir’de bundan sonrası önemli. Çünkü ilk kez bu kadar iş ve projeler konuşuldu.
3 farklı Ege
İşin ve projelerin seçim tercihine değil ama bundan sonraki beklentilere etkisi olacağı, yerel hizmetlere, projelere talebi yükselteceği beklenebilir. Değişimi, diğer toplumsal kesimlere açılımı en sık tartışan, farklı siyasi kesimlerden aday transferleriyle bunun yolunu arayan CHP için Aydın ilginç bir örnek oldu. 2009’da burun farkıyla seçimi kazanan Özlem Çerçioğlu, dili ve hizmetlerinin katkısıyla, bu kez farkı çoğaltarak kazandı. Ege’nin 3 farklı il kümesinde farklı siyasi rekabetler 2015 genel seçimlerinde de sürecek gibi görünüyor.

Haberin Devamı

Zafer onların

Haberin Devamı

İZMİR Konak’ta CHP’li Sema Pekdaş, Urla’da CHP’li Sibel Uyar, Kiraz’da ise MHP’li Saliha Şengül erkek rakiplerini geçti. Aydın’da CHP’li Özlem Çerçioğlu ile Denizli Bozkurt İlçe Belediye Başkanı CHP’li Birsen Çelik de ayrıcalıklı kadınlar arasına girdi.
Kiraz ilçesinde MHP’den belediye başkanlığı için aday gösterilen ancak kalp rahatsızlığı nedeniyle adaylıktan çekilen Dursun Özçınar ölmeden önce “Benim yerime kızım aday gösterilsin” vasiyetinde bulundu. MHP Genel Merkezi bu vasiyete uydu Şengül’ü aday gösterdi. Şengül, babasının da MHP’lilerin de yüzünü kara çıkarmadı.

EN GENÇ OLAN EN ÇOK OY ALAN

En çok oyu İzmir’in Karşıyaka Belediye Başkanı Hüseyin Mutlu Akpınar aldı. Akpınar yüzde 71 oy oranıyla başkan seçildi. En genç belediye başkanı, İzmir’de 30 yaşındaki Kiraz Belediye Başkanı Saliha Özçınar Şengül oldu. En az oy farkıyla İzmir’in Selçuk ilçesinde AK Partili Zeynel Bakıcı başkan seçildi. Bakıcı, CHP’li rakibine 15 oy fark attı. En çok proje 1414 ile AK Parti İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı Binali Yıldırım’ın oldu.

Haberin Devamı

Aday seçimi CHP’yi eritti

ANALİZ
Deniz Sipahi

TÜRKİYE’de 2002’den bu yana AK Parti, İzmir’de de 1999’dan bu yana sosyal demokratlar iktidarda. Ahmet Piriştina ilk dönem DSP’den seçilmiş, CHP’den seçildiği ikinci döneminin henüz başında vefat edince başkanlık koltuğuna Aziz Kocaoğlu oturmuştu. 2009’da yüzde 56’lık oyla seçilen Kocaoğlu, bu sefer kabinenin en güçlü ve Başbakan Tayyip Erdoğan’a çok yakın ismi Binali Yıldırım ile yarıştı. Sosyal demokratlar yine galip çıktı ancak İzmir’de bu sefer buruk bir sevinç var. Çünkü 2009’da 30 ilçenin 29’unu alan CHP; bu sefer Torbalı, Kemalpaşa, Kınık, Menderes, Ödemiş ve Selçuk’u AK Parti’ye, Aliağa ve Kiraz’ı da MHP’ye kaptırdı. Bu kayıplarda CHP’nin aday adaylığı sürecini 6 aydan fazla bir süreye uzatmasının, küskünlerin DSP ve Demokrat Parti’den başkan adayı olmalarının ve küçük ilçelerde aday tercihlerinin büyük rolü oldu.
AK Parti’nin adayı Binali Yıldırım kendi içinde dengeli bir liste yapmayı tercih etti. Daha çok deneyimli, tanınan, bilinen, kazanması zor olan yerlerde partinin oylarını artırabilecek isimleri tercih etti. Örneğin Konak’ta İlknur Denizli, Karabağlar’da Necip Kalkan, Buca’da Cemil Şeboy, Bornova’da İlhan Kaya bu tarife uyan isimlerdi. Kazanamadılar ama oyların artmasında etkili oldular. İzmir’de 2009 yerel seçimlerinde yüzde 30 oy alan AK Parti, 2011 genel seçimlerinde 30 ilçenin 12’sinden birinci çıkmış oy oranını da yüzde 36.8’ye yükseltmişti. 2014 yerel seçimlerine bu umutla giren parti, yüzde 40 ve üstünü hedefledi ama hesaplar tutmadı.

DSP’YE GEÇENLER FARKI

AK Parti’ye karşı Gezi Parkı ile başlayan cepheleşme, 17 Aralık ve sonrasında devam eden yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarıyla genişledi. İzmir’de 2009’da seçime katılım oranı yüzde 87 iken son seçimde yüzde 90’a çıktı. Sonuç yüzleri güldürmese de İzmir’de AK Parti oyunun yüzde 35’te kemikleştiğini gösterdi.
CHP İzmir’de seçime girerken elinde 30 ilçenin 29’u vardı, 8’ini kaybetti. Menderes, Aliağa ve Torbalı ilçelerinde aday gösterilmeyen CHP’liler bağımsız ve DSP’den aday olarak yarışa girince oyları böldü. Menderes Belediye Başkanı CHP’li Ergun Özgün, yeniden aday olmayınca partiden istifa edip bağımsız çıktı ve 4 bin 357 oy aldı. CHP, Menderes’i 432 oyla kaybetti. Aliağa’da partisinin MYK’sından aday olarak çıkıp PM’den onay alamayan Hakkı Ülkü yarışa DSP’den girdi. Ülkü’nün 6 bin oy aldığı seçimde CHP seçimi 5 bin 800 oyla kaybetti. CHP, Torbalı’da seçimi 1225 oyla kaybederken aday gösterilmediği için DSP’ye geçen İbrahim Öz, 6 bin 61 oy aldı. Yerel seçimde adayın önemi Kiraz ve Aliağa’da ortaya çıktı. Bu ilçelerde seçmenin benimsediği adaylarla yola çıkan MHP, seçimi kazandı. CHP İzmir dışında Muğla, Çanakkale ve Aydın’ı aldı. AK Parti Balıkesir’de kazandı. Manisa, ilk kez büyükşehir olarak seçime girdi. Tercihi yine MHP’den yana oldu. CHP elindeki 3 ilçeyi de kaybetti. AK Parti seçimi kazanamasa da oylarını yükseltti.

4. kez

Haberin Devamı

Muğla’nın Fethiye ilçesinde, astırdığı Kürtçe afişler sonrası MHP’den ihraç istemiyle disipline sevk edilen Behçet Saatcı, üst üste girdiği 4’üncü seçimi de kazandıktan sonra seçmenleriyle zeybek oynayarak başarısını kutladı. Saatcı; Demokrat Parti’den seçildi.

NE DEDİLER

Muhafazakâr kadını unutma

Oltan Sungurlu (Eski ANAP yöneticisi ve eski bakan) Bu seçimleri AK Parti’nin kazanmasında birçok faktör var ama 2 faktörün çok etkili olduğunu düşünüyorum. Birincisi onca tapenin içinde Dışişleri Bakanlığı’nda kaydedilen, milli güvenlik sorunu açısından seçmende etkili oldu. ‘Bu da yapılır mı, bu kadar da olmaz?’ dedirtti. Diğer faktör, başından beri etkiliydi zaten. Seçmen, ‘Bunlar olmazsa kimi getireceğiz? Ülkede istikrar istiyoruz’ vurgusu yaptı. Tayyip Erdoğan’ın halkı üzerindeki etkisi kadar bu 2 konu, seçim sonuçları açısından belirleyici oldu. Tapeler ve iddialarla ilgili olarak vatandaşların bir kısmı ‘Mümkün değil olamaz’, bir kısmı ise ‘Doğru da olabilir ama başkası gelse ne fark edecek?’ değerlendirmesini yaptı. Bu seçim sonuçlarını değerlendirirken, kadın faktörünü özellikle de muhafazakâr kadın faktörünü unutmamak gerekir. Miting meydanlarına baktığınızda ön sıralarda gördüğünüz, büyük bölümü devletten şöyle veya böyle para alan bu kadınlar, hem çevrelerini hem ailelerini etkilediler. Erdoğan da bunun getirisini bildiği için yatırımlarını daha çok o kadınlara yaptı ve söylemleriyle sürekli onları destekledi. Bundan sonraki süreçle ilgili değerlendirme yapmak çok zor. Bu seçimin, bu şekilde bitmiş olması cumhurbaşkanı ve milletvekili seçimleriyle ilgili kanaat oluşturmaz. Türkiye’de her gün her şey değişebilir. Yara sıcakken acısı hissedilmez. Bu tapelerdeki iddiaların şimdi etkili olmaması, ileride hiç etkisi olmayacağı anlamına da gelmez.

Haberin Devamı

Solcu perspektif gerek

Doç. Dr. Kenan Çayır (Bilgi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi) Bu seçim sonuçları bir şekilde halkın, aslında böyle bir ortamda muhalefete, özellikle CHP’ye çok da güvenmediğini ortaya koyuyor. Bir şekilde kendisini laik, ulusalcı, eğitimli, kentli olarak tanımlayan insanların çok ciddi anlamda AKP’den daha ileri bir demokratik perspektif sunmaları gerekiyor. Şu anki iktidardan çok daha ileri ve solcu bir perspektif geliştirmesi gerekiyor. CHP’nin de, basında çıktı zaman zaman, kimliğindeki belirsizliklerin muhtemelen halkın oy vermemesinde etkili olduğunu düşünüyorum. Bu taban eğitimli, laik, milliyetçi, aslında bence dönüşebilir bir taban. Herhangi bir parti kendi tabanını AK Parti’nin 2002’den bu yana kendi tabanını AB doğrultusunda dönüştürdüğü gibi sosyolojik olarak dönüştürebilir. CHP de kendi tabanını dönüştürebilecek bir vizyon geliştirebilir. Muhafazakâr taban, laik, üst sınıf dediğimiz kesimlerin iktidara geldikleri zaman kendilerine çok alan açmayacağını, ayrımcılığın yine başlayacağını düşünüyor. Muhafazakâr taban da homojen bir taban değil. Sosyolojik olarak eleştiriler de var, kavga da... Kentli sınıf demokratik perspektifle türban ve Kürt sorunundaki tavrını netleştirebilir, geliştirebilir. Türkiye kilitlenmiş durumda.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!