Nilgün Tekfidan Gümüş
Nilgün Tekfidan Gümüş
Nilgün Tekfidan GümüşYazarın Tüm Yazıları

Türkiye nasıl etkilenecek

İSTANBUL’da bu yıl neredeyse hiç kar görmedik. ODTÜ’nün AB ile yaptığı ortak bir çalışmaya göre Anadolu’da ise kar hem daha az yağdı, hem de vaktinden 15-20 gün önce erimeye başladı.

Haberin Devamı

Geçen hafta Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) raporu ve Dünya Gıda Örgütü’nün öngörülerinden yola çıkarak gıda güvenliğinin nasıl tehdit altında olduğunu aktarmaya çalışmıştım.
*
BU hafta ‘Küresel ısınma Türkiye’yi nasıl etkileyecek’ diye sordum.
IPCC raporuna Türkiye’den destek veren Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü’nden Doç.Dr. Barış Karapınar, geçen hafta bu konuyu bir toplantıda anlattı. Maalesef katılamadım. Sorularıma e-mail ile yanıt verdi. Cevabı da şöyle:
“Etkileri iki boyut üzerinde oluşuyor... Birincisi ortalama değerlerin değişiminin etkisi. Türkiye’de önemli sıcaklık artışları bekleniyor. Sera gazı emisyonunun ortalama bir şekilde azalması halinde 2035 itibariyle 1 ile 1.5 derecelik artış öngörülüyor. 2065 yılı itibariyle 2-3 derece. 2100 itibariyle Doğu Anadolu’da 3-4 derece, bazı tahminlere göre ise tüm Türkiye’de yükselme olacak. ”
Özellikle de Doğu Anadolu risk altında. Sera gazlarının salınımının artması halinde ise 7-9 derecelik bir artış tahmini yapılıyor. Ayrıca ekim-mart döneminde batı ve güneyde, kuzey ve doğuda yüzde 10’a varan yağış artışı; nisan-eylül döneminde ise yüzde 20’ye varan yağış azalması öngörülüyor. Bu da Anadolu topraklarının alıştığı ortalamaların altüst olacağı anlamına geliyo r.
*
DOÇENT Dr.Karapınar, “İkinci boyutta ise seller, kuraklık gibi aşırı iklim olayları üzerinden etkiler bekleniyor. Özellikle Türkiye’nin içinde bulunduğu bölgede kuraklık sıklarının ve yoğunluklarının artacağı hesaplanıyor” diyor.
Tablo hiç de iç açıcı değil. Öte yandan işin üzücü bir başka yönü daha var. Barış Karapınar şöyle devam ediyor:
“En fazla etkilenecek gruplar yoksullar, kaynak eşitsizliğinin yoğun olduğu alanlarda yaşayanlar, siyasi, sosyal olarak dışlanan toplumlar, kadınlar ve çocuklar. Çünkü bu gruplar kendilerini iklim etkilerine karşı koruma yetileri en düşük, adaptasyon kapasiteleri en düşük sosyal katmanlar.
İklim değişikliği sorunun oluşumuna en az katkı yapan grupların iklim etkilerinden en fazla etkilenen gruplar olduğunu görüyoruz ki, bu çok önemli bir sosyal adaletsizlik kaynağı.”
*
İYİ de “Küresel ısınmadan daha az etkilenmek için neler yapılması öneriliyor?”
Bu sorunun yanıtı ise Türkiye’deki sivil toplum kuruluşlarının iklim değişikliği konusundaki ortak kaygılarını ve çözüm önerilerini birlikte dile getirmek için kurduğu İklim Ağı’nın Sözcüsü ve TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç’tan:
“İklim değişikliğine sebep olan nedenleri ortadan kaldırmadan ve iklim değişikliği ile mücadele etmeden üretilen uyum politikalarının etkisiz kalma tehlikesi bulunuyor. IPCC, eğer şimdi harekete geçersek, iklim değişikliğine uyum ve iklim değişikliğiyle mücadele politikalarını doğru ve bütüncül bir şekilde biçimlendirerek, fırsatlardan yararlanırsak; bu medeniyetimizi kurtarma çalışmasından çok kârlı çıkabileceğimizi gösteriyor.”
*
İKLİM
Ağı’na göre Türkiye’nin sera gazı için azaltma hedefi belirlemesi yaşamsal bir zorunluluk olarak öne çıkıyor. Fosil yakıta dayalı enerji vizyonunun gözden geçirilmesi, yenilenebilir enerji politikalarının geliştirilmesi hayati önemde...
Nitekim IPCC’nin raporu dün resmen açıklandı. Raporda küresel ısınmanın 2 derecenin altında tutulabilmesi için 2010-50 döneminde sera etkisine yol açan gazların salınımının yüzde 40 ile 70 oranında azaltılması gerektiği vurgulandı. Hedef zor. Ancak henüz çok geç kalınmış değil.
İklim değişikliğinin, kuraklık ve fiyat artışlarının Arap Baharı’nda nasıl rol oynadığı malum. Elbette, ‘küresel ısınma’, adı üstünde sadece Türkiye’nin sorunu değil, ancak değişen hava şartları, ülkeleri sosyal çalkantı ve ayaklanmalara daha açık hale getirirken, uzman önerilerine de kulak vermede sanırım fayda var.

Yazarın Tüm Yazıları