Ben sanat diye buna derim

Güncelleme Tarihi:

Ben sanat diye buna derim
Oluşturulma Tarihi: Nisan 27, 2014 01:20

Yaşım yetse, 15 sene önce ‘Eyes Wide Shut’ (Gözleri Tamamen Kapalı) filminde Nicole Kidman’ın yerine ben oynardım Tom Cruise’la. İçimdeki bu ukdeyi geçen hafta Karaköy’ün göbeğinde yapılan bir sanat yemeğinde giderdim. Bağlayın gözlerinizi, ‘karanlık sanat’ın ışık geçirmez sularına dalıyoruz.

Haberin Devamı

29 Mart akşamı kimi Türk, kimi yabancı 22 davetli Karaköy bankalar caddesindeki The Vault Hote'lin özel bir salonunda, Marie Spirito'nun kurduğu Protocinema organizasyonuyla bir araya geldi.Hasta ziyaretinin kısası derler; bence de davetin kurallı olanı makbul: Davetlilerin hepsi baştan aşağı siyah giyinecek, cep telefonları kapalı olacak, gözler bir maskeyle kapatılacak, izin olmadan ayrılınmayacak ve saat tam gece yarısı olduğunda bir hayalet gibi ortadan kaybolacak...

Ben sanat diye buna derim

FRANSA'NIN EN ÜNLÜ SADO-MAZO YAZARI

Davet sahibi Fransa’nın en ünlü dominatrikslerinden (zevk ve cinsel hazzın kadın efendisi) biri olunca, yemeğin kurallarının bu kadar sarih ve anlaşılır olmasına şaşmamalı. Oyuncu ve film set fotoğrafçısı olan Catherine Robbe-Grillet, yazdığı sadomazoşist erotizm temalı kitapları ve sado-mazo partileriyle ünlü. İstanbul’da verdiği bu davetin adı da Diner Noir yani Kara Yemek...
Yemek salonunun ortasında, siyah örtüyle örtülmüş uzun bir masa... Herkesin önüne tabaklar ve kitaplar konulmuş ama masanın tam ortasında yine simsiyah giydirilmiş bir manken uzanıyor... Her yiyeceğin siyah olduğu, iç karartırken iştah açan bir mönü seçilmiş.İçkiler mi? Bittabii onlar da siyah, insan yiyip içtikçe ağzı, dudakları simsiyah oluyor.

Ben sanat diye buna derim

Haberin Devamı

MEĞER ÜSKÜDAR'DA BÜYÜMÜŞ

Seçilen kitapların hepsinin bir karanlık tarafı var: Stephan King, William Burroughs, Orhan Pamuk... Pamuk’un hangi kitabı diye sormayacaksınız herhalde. Elbette ‘Kara Kitap’. Sonra siyah-beyaz fotoğraflar da var elden ele gezdirilen. 1963 yapımı ‘L’Immortelle’(Ölümsüz) filminden yine siyah-beyaz kareler...
Meğer bizim Catherine, Üsküdar’da büyümüş. Eşi Allen’a 1951’de İstanbul’da aşık olmuş. Yıllar sonra, 1963’te Türkiye’ye dönüp bu filmi çekmişler. ‘L’Immortelle’, bu evvel ahir vampirik aşkın kısa metraj bir özeti gibi... Fotoğraf kareleri elden ele gezerken ‘Üsküdar’a Gideken’ çalmasının nedeni buymuş. Şu dünyada ne romantik, ne tatlı, ne sevimli insanlar!

Haberin Devamı

BAĞLI KADINA SİYAH YEMEKLER YEDİRDİ

Gece boyu çok eğlenildi. Etkinliğin yaratıcılarından Tristan Bera ve Dominique Gonzalez-Foerster tarafından seçilen kitaplardan en karanlık pasajlar okundu, kimi gözler bağlı dinlendi, kimi gözler açık hayretler içinde izlendi.
Çabuk şaşıran insanlardan hazzetmiyorum. Ne zaman ki Dominatriks Catherine, davetli kadınlardan birini kaldırdı, köşedeki duvara ellerinden bağladı, davetliler arasında hemen bir fısıldaşma, bir gözle onay hali, bir şımarıklık... Neyse ki Catherine’in elinde tutuğu zil çok etkili. Çınlattığı anda gereken sessizlik tekrar sağlandı da, duvara bağlı kadına siyah yemekler yedirilmesi ayan beyan seçilebildi. Aman Allahım! Kaç fani göz böyle erotik bir tamaşaya şahit olmuştur ki şu yalan dünyada?

Ben sanat diye buna derim

Haberin Devamı

SONRA TUTUP MASAYA YATIRDI

Gözler tekrar bağlanıp, tekrar açıldığında duvara bağlı kadın artık mankenin yerini almış masada boylu boyunca yatıyordu.
Sizi bilmem yemek yerken böyle şeyler benim dikkatimi dağıtmaz, hatta iştahımı bile açıyor. Aklınızda olsun mürekkep balığı mürekkebiyle yapılmış risotta midyeye acayip yakışıyormuş.
İnsan iyi vakit geçirince vakit öyle hızlı akıyor ki, harala gürele, ne olduğunu bile anlamadan müzikler de bitti; okumalar da yemekler de gece de...
Evet saat tam gece yarısı olmuştu ve artık tek sıra halinde uslu çocuklar gibi salonu terk edip, herkesin kendi hiçliğinde kaybolma zamanı gelmişti.
Sanat etkinliğinin amacı da bu zaten: İnsanın, bir yerdeyken, başka bir yerde ne kaçırdığı duygusu konusunda farkındalık yaratmak. Bu cephede durdum böyleydi. Peki 29 Mart gecesi, saat tam geceyarısı, siz ne yapıyordunuz? Biz ne kaçırdık?

GECENİN İŞTAH KABARTAN MÖNÜSÜ
Siyah rom ve siyah bira Siyah zeytin soslu ve fesleğenli patates kızartması Mürekkepbalığı suyu Mercimekli istiridye ve karnabaharlı mousse Siyah pancarköklü granita Midyeli, mürekkepbalıklı risotto Sıcak çikolata mousse ve acıbadem likörüyle marine edilmiş kiraz ile siyah üzüm

DAVETLİLER
* İstanbulular: Camilla Rocha, Lara Fresko, Osman Bozkurt, Mari Spirito, Evrim Altug, Filiz Avunduk, Ali Cindoruk, Özge Ersoy, Ari Mesulam, Agniezska Gratza, Mihda Koray
* Dışarlıklılar: Charles Arsene, Henry Matthieu Blancher, Amélie Blancher, Steffie Lockwood, Sinziana Ravini, Jean-Max Colard, Philippe Rahm, Irene D’Agostino, Gisèle Vienne Mark, Van Yetter

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!