Bir AK Parti hizmetkârı olarak Pınar Kür

Epeydir başörtüsü konusunda bir normalleşme söz konusu.

Haberin Devamı

*

En başörtüsü karşıtları bile...
“İsteyen istediği gibi giyinebilmeli” diyorlar.
“Bize ne kardeşim başkalarının kıyafetinden” diyorlar.
“Nasıl kendi kıyafetime karışılmasını istemiyorsam ben de başkalarının kıyafetine karışmam” diyorlar.

*

Gelinen bu nokta iki açıdan önemli:
BİR: Hem esaslı bir ayıba son verilmiş oldu.
İKİ: Hem de AK Parti’nin başörtüsü üzerinden mağduriyet fırtınaları koparması imkânı elinden alındı.

*

Fakat o da ne?
Tam da “başörtüsü normalleşti, ne güzel” falan diyorduk ki...
Ünlü yazarımız Pınar Kür, o ilkel başörtüsü karşıtlığını yeniden hortlattı.
Çıktığı televizyon programında başörtüsünü “gericilik” olarak nitelendirdi ve bin türlü saçmalığı peş peşe dizdi.

*

Hiç kuşkunuz olmasın:
Bundan sonra “Benim başörtülü bacılarıma gerici dediler” ya da “Benim başörtülü bacılarıma hakaret ettiler” türü genellemelerin kalkış noktası olacak Pınar Kür.
Sen istediğin kadar “Ama o Pınar Kür’ün kişisel görüşü... Buradan yola çıkarak genelleme yapamazsınız” de dur.
Kim dinler?

*

Bu açıdan bir AK Parti propagandistidir Pınar Kür.
Hem de dörtdörtlük AK Parti propagandistidir.
AK Parti’nin aradığı kandır.
Arayıp da bulamadığıdır.

*

Artık “tape” falan çıkmıyor ya...
Çıksa...
Kesin şu tür konuşmalar dinleriz:
Keşke şu Pınar Kür’lerin sayısı artsa...
Keşke kardeş keşke...

Haberin Devamı


Hakan Şükür’ün adının sökülmesi

STADYUMA “Hakan Şükür” adını vermişlerdi.
Hakan Şükür’le araları açıldı.
Söküp attılar adını.

*

Aran iyiyken ver adını...
Aran kötüyken sök adını...

*

Abdullah Gül’e tavsiyemdir:
Sakın arayı açmayın Sayın Cumhurbaşkanım.
Bunlar söküp atarlar adınızı.


Medyaya çatmanın tadını alınca

BAŞBAKAN Erdoğan medyaya çatarak yükselmiş bir siyasetçidir.

*

Gün oldu, devran döndü.
Başbakan Erdoğan’ın güçlü, hem de epey güçlü medyası oldu.

*

Fakat “medyaya çatma” denilen olayın tadını almış bir siyasetçi olarak Başbakan Erdoğan, elinde hiç medyası yokmuş gibi medyaya çatmaya devam ediyor.

*

Size bir şey söyleyeyim mi?
Eğer bütün medya istisnasız Erdoğan’ın elinde olsa...
Erdoğan yine de medyaya çatar.

*

Necip Fazıl’ın bu durumu çok güzel anlatan bir şiiri var.
Bir kelimeyi değiştirerek aktarıyorum:
“Ey medya, sen benim ifadem ve hızımsın,
Gündüz geceye muhtaç, bana da sen lazımsın.”

Haberin Devamı


İkisi de aynı terbiyesizlik

PINAR Kür şöyle demiş:
“Bana göre başını örten kadın ile Playboy dergisine soyunan kadın zihniyet açısından aynıdır.”

*

Vatandaşın teki de şöyle demişti:
“Başı açık kadın perdesiz ev gibidir, ya kiralıktır ya satılık.”

*

Bu iki yaklaşım arasında...
Terbiyesizlik açısından...
Aşağılama açısından...
Anlayışsızlık açısından...
Kendisinden farklı olana alçakça saldırı açısından...
Zerre kadar fark yoktur.

*

Eğer ille de bir farktan söz edilecekse...
Şundan söz edilebilir:
Pınar Kür
gibilerine “aydın” denirken...
Diğerine “kaba softa, ham yobaz” deniyor.


Yumruk üzerine çeşitlemeler

İŞSİZ kalıp bunalıma giren vatandaşın, başına gelenlerden muhalefet liderini sorumlu tuttuğu ülkeye “Türkiye” denir.
Kemal Kılıçdaroğlu başına ne gelirse gelsin mağdur olamıyor. Buna mukabil Başbakan Erdoğan, Kemal Kılıçdaroğlu’nun başına gelenler yüzünden bile mağdur olabiliyor.
“Çok üzüldük, vah vah vah” demek için harcanan enerjinin binde biri nefretin dindirilip toplumsal barışın yükseltilmesi için harcansa yumrukçu o yumruğu atamazdı.
Bu yumruk olayından sonra “Meclis’te korumayla geziyor” diye yapılan eleştirilerin tümü çöp sepetine basket olur.
Yumrukçunun “ben de bana vuranlardan şikâyetçiyim” demesi... Ülkemizdeki arsızlık endeksinin durumu hakkında fikir vermiyor mu?
Yumrukçunun AK Parti üyesi olduğu kesinleşmiş... Hemen ve derhal “Alperen” diyenler bakalım özür dileyecek mi?
Yumrukçunun annesi “Kılıçdaroğlu benim bebemi affetsin” demiş... Annenin sözünden aldığım ayakla şöyle diyorum: “Bir bebeden psikopat bir yumrukçu yaratan karanlık...”

Haberin Devamı


Gazete haberleriyle operasyon yapmak

AK Parti kapatılma davası açıldığında gazete haberleri delil olarak gösterilmişti.
Ne demişti AK Partililer:
“Gazete başlıklarıyla dava mı açılır?”

*

Ergenekon, Balyoz türü davalarda da gazete
haberleri epey yardımcı olmuştu.
Ne demişti sanıklar:
“Gazete haberleriyle linç ediliyoruz.”

*

Sıra geldi Cemaat’e...
Cemaat’e yönelik operasyonlarda da gazete haberleri başrolde olacakmış.
Şimdi de Cemaat, “Bu iş gazete haberleriyle mi yapılır” diyor.

*

Herkes bir gün gazete haberlerine dayalı davaları ve operasyonları tadıyor yani.

Yazarın Tüm Yazıları