Başbakan 2.3’lük büyümeye razı olmaz

Bütün politikacılar gibi Başbakan Tayyip Erdoğan da, ekonomide genel tanımıyla “büyümeci” politikalardan yana.

Haberin Devamı

Sadece bizde değil tüm ülkelerde politikacılar daha fazla oy alabilmek için büyümeci politikaları tercih ederler. Politikacıların büyüme hırslarını gemlemek, bozulacak ekonomik dengeleri korumak için de, Merkez Bankası gibi bağımsız kurumlar oluşturulmuştur. Bağımsız kurumların işlevi, her açıdan politikacıların hırslarını dengelemektir.
Diğer ülke yönetimlerinden farklı olarak Başbakan Erdoğan, açıkça bağımsız kurumlara karşı çıkıyor. Bunun yanında “faizler enflasyonu belirler” diyecek kadar, kendine özgü bir ekonomi anlayışına sahip olduğunu da unutmayalım.
Erdoğan’ın geçen hafta “Merkez Bankası nasıl olağanüstü toplantı yapıp faizi artırdıysa yine olağanüstü toplantı yapıp bu kez indirir herhalde” demesinin nedeni de bu anlayıştan kaynaklanıyor. Yani “Merkez Bankası faizleri indirsin o zaman hem yatırımlar artar büyüme yükselir hem de enflasyon düşer” demek istiyor. Tüm bunları 30 Mart seçimlerini tek başına kazanmış bir politikacı ruh hali ve Cumhurbaşkanlığına çıkıp bu makamı fiilen yarı başkanlık yapmayı arzu eden bir lider anlayışı ile birleştirin. Bundan sonraki ekonomik kararlara ve gelişmelere artık bu açıdan bakmakta da fayda görüyorum.
Böyle bir iklimde Başbakanın IMF’in tahmininde olduğu gibi yüzde 2.3’lük bir büyümeye razı olacağını tahmin ediyor musunuz?
Bence devam eden seçim sürecinde Başbakanın bu kadar düşük büyümeye razı olması düşünülemez. Dünya Bankası Türkiye için bu yılki büyüme tahminini yüzde 2.4’e indirirken, önceki gün IMF de 2014 büyümesini yüzde 2.3 olarak tahmin etti. Bu kadar düşük oranlar, Başbakan Erdoğan’ın, hele ki böylesine bir dönemde kabul edebileceği oranlar değil.
Çünkü Başbakan Erdoğan, her ne kadar başka unsurlara daha fazla ağırlık verse de, seçim kazanmasında en önemli unsurun nispeten yüksek büyüme oranları ve dar gelirlilere yapılan yardımların sürekli hale gelmesi olduğunu görüyor. Büyümenin düşük, buna bağlı işsizliğin yüksek olacağı bir süreç istemeyecektir.

GERÇEKÇİ TAHMİNLER

Şimdiye kadar ekonomik istikrarın sürdürülmesinde, ne kadar harcamalar artırılsa da, mali disiplinin korunmasının çok önemli etki yaptığı gerçek. Burada Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ve ekonomi yönetimindeki bürokratların mali disiplini sürdürme çabaları, dolayısıyla piyasalara bu konuda verilen güvenin hakkını da vermek gerekiyor.
Başbakan Erdoğan’ın yüksek büyüme için atacağı, gerekirse popülist adımları, Babacan ve ekonomi yönetimi engelleyebilir mi? Bence şimdiye kadar açıkça olmasa da el altından fren yapabildiler ama bundan sonra frene Başbakan izin vermeye devam edecek mi, şüpheli.
IMF Raporunda bence Türkiye için gerçekçi analizler yapılmış. Uzun zamandır 2014 yılına ilişkin olarak ekonomi yönetiminin söylediği, “cari açık sürpriz ölçüde azalacak” sözlerine, “bu yıl dış ticaret açığı önemli ölçüde düşecek” tahminlerine anlam veremiyordum. İthalata dayalı bir ihracat yapısı devam ederken, gıda üretiminde sorun varken, nasıl oluyor da ihracatımız çok artacak da ithalatımız buna bağlı artmayacak, cari açığımız da beklenmedik ölçüde düşecek anlaşılır gibi değil. İşin tuhafı Merkez Bankası bile benzer söylemde.
Herkes biliyor ki; ancak çok düşük büyüme oranında cari açık azalabilir.
IMF tahminlerinde 2014 yılı için yüzde 2.3 büyüme öngörülürken cari açığın milli gelire oranı yüzde 6.3 olarak tahmin edilmiş. Enflasyon yüzde 7.8, işsizlik yüzde 10.2 olarak revize edilmiş.
Bu gerçekçi ekonomik tabloda, Başbakanın tavrı istikrar için belirleyici olacak.

Yazarın Tüm Yazıları