Otizmli çocukların eğitim çilesi

Güncelleme Tarihi:

Otizmli çocukların eğitim çilesi
Oluşturulma Tarihi: Nisan 05, 2014 12:39

Dünyada her 88 çocuk ve gençten birinin otizmli olduğu düşünülüyor. Bu oran Türkiye’ye uyarlandığında 271 bin 715 çocuk ve gencin otizmli olduğu varsayılıyor. Türkiye’de ve dünyada otizmli çocukların en önemli sorunu eğitim.

Haberin Devamı

Nisan ayı, Birleşmiş Milletler tarafından 2008 yılında ‘Dünya Otizm Farkındalık Ayı’ olarak ilan edildi. Dünyada her yıl bu ayda otizme dikkat çekmek için birçok eğitim programları, seminerler, konferanslar yapılırken, en önemli konu olan otizmli çocukların eğitimi ve yaşadıkları sorunlar gündeme geliyor.

Bunlardan biri de Berkay Bozkurt Kaymaz. Berkay 10 yaşında. 3 yaşındayken otizm teşhisi konuldu. Ailesi Berkay’ın yüzde 98 engelli olduğunu öğrendi. Teşhis konulmadan önce anne ve babası, çocuklarının bazı yeteneklerinin gelişmediğini hissedince, hemen doktora gitti. Ardından otizmli olduğunu öğrendiler. O güne kadar otizmle ilgili hiçbir şey bilmezken, hemen araştırmaya başladılar. Berkay’ın eğitim alması gerektiğini öğrenince çeşitli rehabilitasyon merkezlerine başvurdular. Ancak, istedikleri sonucu alamadılar. Ardından, önceden de bir-iki görüşme yaptıkları Özel Tohum Vakfı Özel Eğitim Kurumu’na gittiler. Maddi açıdan da sıkıntı yaşayan aile, kurumdan yüzde 50 bursla Berkay’ı buraya göndermeye başladı.

Evraklar bir türlü gelmedi
Zaman içinde çocuklarının tuvalet, yemek yeme gibi yeteneklerinde gelişme görünce eğitime devam ettiler. Bugünkü seviyeye gelene kadar moral bozuklukları, maddi sıkıntılar yaşadılar. Baba Kaymaz’ın anlattığına göre, asıl sorunu çocuğun okula başlama yaşı geldiğinde yaşadılar. Çünkü Berkay, e-okul üzerinden evlerine çok yakın okula Milli Eğitim Bakanlığı tarafından kaydedildi. Ancak, bu okulda Down sendromlular sınıfı varken, otizm sınıfı yoktu. Bu nedenle başka bir okula gitmesi gerekti. Zar zor bir okul bulundu ama bu sefer de ‘evraklarının gelmediği söylenerek’ okula alınmadı ve bir sonraki kayıt döneminde Berkay’ın okula alınacağı sözü verildi. Bu arada Berkay, Özel Tohum Vakfı Özel Eğitim Kurumu’na gitmeye devam etti. 2013-2014 eğitim öğretim yılının başında, okul müdürünün söz verdiği gibi Berkay alındı ama bu sefer de Tohum Vakfı Özel Eğitim Kurumu’ndaki programıyla çakıştığı için devam edemedi. Şimdiye kadar da sürekli yok yazıldı.

Maddi, manevi yıprandık
Bu süre içinde hem maddi, hem de manevi olarak çok yıprandıklarını söyleyen baba Kaymaz, en çok da eğitimcilerin otizmli bir öğrenciye karşı tutumlarının kendilerini yıprattığını anlattı: “Biz zaten otizmle ilgili çok fazla bir şey bilmiyorduk. Araştıra araştıra öğrendik. Ama daha önce gönderdiğimiz rehabilitasyon merkezleri ve kaydının olduğu okulda da eğitimcilerin çok fazla bilgili olmadığını gördüm. Özel eğitim öğretmenleri eğitim veriyor ama kesinlikle otizm konusunda çok bilgili değiller. Biz kesinlikle üstümüze düşen her şeyi yapmayı, okulda Berkay’ın yanında durmayı, her türlü desteği vermeyi kabul ettik. Ama gerçekten birçok eğitimci bu konuda yeterince bilinçli değil.”

10 yıldır çalışmıyoruz
Baba Kaymaz’ın vurguladığı bir diğer konu ise, asıl desteği devletin ve eğitimcilerin vermesi gerekirken bu konuda yalnız bırakılmış olmaları: “Eşim ev hanımı. Zaten çalışmıyor. Ben 10 yıldır çalışmıyorum. Çünkü bizim çocuğumuz yüzde 98 engelli, çok fazla ilgilenmek gerekiyor. Bir yandan Berkay’la ilgilenmek zorundayız, bir yandan da geçinmeye çalışıyoruz. Bir baba evimiz var orada oturuyoruz. Berkay’dan sonra çocuk yapmayı düşünmedik, önceleri belki sonra çocuk yaparız diyorduk ama artık bütün enerjimizi Berkay için harcamaya karar verdik. Tohum’da bu yıl yüzde 100 burslu Berkay, yoksa biterdik. Bu arada psikolojik olarak da çok yıprandık. Eşim de ben de psikolog desteği aldık. Berkay’da gördüğümüz gelişmeler de bizi mutlu ediyor. Eskiden adını söyleyince hiç bakmazdı, çok fazla krizleri olurdu ama şimdi azaldı. Bir şey isterken az da olsa konuşabiliyor. Müzik açmamızı istiyor. Konuşmaları tekrar edebiliyor. Anne-babaya bağımlı ama yemek yiyebiliyor, bazı kıyafetlerini giyebiliyor. Evde ve okuldayken tuvalete gidiyor. Dışarıdayken de bir şekilde davranışlarıyla tuvalete gitmesi gerektiğini belli ediyor. Çocuğumuzun geleceğiyle ilgili bir planımız yok. Evinde yemeğini yesin, kimseye zarar vermesin, kendi ihtiyaçlarını karşılasın diye düşünüyoruz.”

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!