Seçim bitti gündem yeniden yolsuzluklar

YOLSUZLUK iddialarının şekillendirdiği bir atmosferde geçen yorucu bir seçim dönemini geride bıraktık.

Haberin Devamı

Yavaş yavaş olağan gündemimize dönüyoruz. Bu çerçevede yolsuzluk iddiaları yine bizi bekliyor.
Seçimden önce başlayan hukuki ve siyasi süreçler önümüzdeki dönemde işlemeye devam edeceği için Türkiye’nin kendisini kısa bir zamanda yeniden yolsuzluk tartışmalarının içinde bulacağını söylemek hata olmaz.
Bunun nedenini iki farklı düzlem üzerinden izah etmeye çalışalım.

* * *

Birinci düzlemde dokunulmazlığı bulunan AK Partili dört bakanın dışındaki sanıklarla ilgili dosyaların durumu var. Bilindiği gibi bu soruşturmaları yürüten savcılar dosyadan el çektirilmiş, dosyaların sorumluluğu yeni görevlendirilen savcılara verilmişti.
Burada 17 Aralık ve 25 Aralık soruşturma dalgaları olmak üzere iki ayrı grup var. Birinci grupta İranlı Reza Zarrab ve eski Halk Bankası Genel Müdürü Süleyman Aslan gibi sanıklar var. Birden çok iddianame çıkması muhtemel bu gruptan.
İkinci dalgadaki 25 Aralık dosyasında ise Turkuvaz medya grubunun (Sabah-ATV) mülkiyetinin işadamı Ahmet Çalık’tan müteahhit Kalyoncu Ailesi’ne geçişine ilişkin iddialar yer alıyor. Bu dosyadaki şüpheliler arasında İstanbul’un üçüncü havaalanının yapımını üstlenen konsorsiyumda ortak olan müteahhitler de yer alıyor.

* * *

Haberin Devamı

Bu iki gruptaki dosyalarla ilgili muhtemel üç senaryodan söz edilebilir. Birincisi, savcıların dosyaları inceleyip delilleri geçerli bulup, iddianameleri yazarak sanıkların yargılama sürecini başlatmasıdır. Nitekim, birinci gruptaki şüphelilerden Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir’i konu alan iddianame seçimden kısa bir süre önce tamamlanarak mahkemeye gönderildi, ancak mahkeme heyeti -usul eksiklikleri gerekçesiyle- metni savcıya geri gönderdi.
İkinci olasılık, savcıların incelemeyi bitirdikten sonra suçlamaları geçersiz görüp soruşturmaya gerek olmadığına karar vermesidir. Bu yönde bir kararın kamuoyunda büyük bir tartışma yaratması kaçınılmazdır.
Üçüncüsü, bazı dosyaların işlemden düşüp, bazılarının dava konusu olması gibi bir ara seçenektir. (Örneğin Reza Zarrab’ın yargılanıp müteahhitler için takipsizlik kararı çıkması gibi.)
Dördüncü bir olasılık, bu soruşturmaların uzaması ve kısa zamanda bir sonuca bağlanmamasıdır.

* * *

Haberin Devamı

Şimdi ikinci düzleme geçelim. Burada siyasi açıdan önem taşıyan dosyalar, yani AK Partili eski bakanlar Muammer Güler, Zafer Çağlayan, Erdoğan Bayraktar ve Egemen Bağış hakkında TBMM’de bekleyen fezlekeler yer alıyor.
18 Mart tarihinde yapılan özel oturumda CHP gibi AK Parti de bu dört bakan hakkında soruşturma önergesi vermişti. AK Parti kendini bağladığı için bu bakanlar hakkında Meclis soruşturma komisyonu kurulması artık kaçınılmazdır. Meclis’in önümüzdeki hafta salı günü toplanmasının ardından en geç bir ay içinde komisyonun çalışmaya başlaması gerekecektir. Bu da bizi mayıs ayının başına getiriyor.
Soruşturma komisyonunun toplam dört aylık bir çalışma süresi var. Bu süre sonunda kararını vermesi şart. AK Parti’nin komisyonda sayısal üstünlüğü olduğu için buradan istediği yönde bir karar çıkarabilmesi mümkün.
Sonuçta aklama yönünde bir karar çıkabilir. Ancak, komisyon çalışmaları sırasında bütün delillerin ve bunlar üzerinden yapılacak tartışmaların kamuoyuna geniş bir şekilde yansıyacak olması yine de önem taşıyor.
Her halükârda, Meclis süreciyle birlikte kamuoyunun bu dosyalarla daha yakından aşina olacağını söyleyebiliriz.

* * *

Haberin Devamı

Bu noktada ilginç bir duruma dikkat çekmeliyiz: Meclis’teki komisyon çalışmaları Cumhurbaşkanlığı seçimi takvimi ile iç içe geçecek... Ayrıca, zaten araya yaz tatili girecek. Ancak ağustos ayındaki Cumhurbaşkanlığı seçiminden hemen sonra erken seçim kararı alınması bu komisyon çalışmalarının kadük olmasına yol açabilir.
O takdirde bütün iddialar sil baştan yapılmak suretiyle yeni Meclis’in gündemine sarkabilir. Bu ihtimalin gerçekleşmesi halinde seçilmiş yeni Meclis’te belirecek olan siyasi irade bu dört eski bakanın akıbeti açısından kritik bir önem taşıyacaktır. Farklı bir konjonktür, farklı bakışları da beraberinde getirebilir.
Ama çok önemli bir ayrıntıyı unutmayalım. Eski bakanlar yeni Meclis’e milletvekili olarak dönmedikleri takdirde, dokunulmazlıkları kalkacağı için haklarındaki fezlekeler muhtemelen yeniden Çağlayan Adliyesi’ndeki savcıların önüne gidebilir.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün önceki gün Kuveyt’te yaptığı açıklamada “Yolsuzluk konusunda, bununla ilgili bu tartışmaların netleştirilmesi gerekir. Vicdanlarda hiçbir şey bırakmayacak şekilde bu konulara bakmak gerekir. Neyse ortaya çıkarmak gerekir” şeklindeki sözlerinin hayata geçirilip geçirilmeyeceğini hep birlikte izleyeceğiz.

Yazarın Tüm Yazıları