‘Merkez’ yan yoldan döndü

Güncelleme Tarihi:

‘Merkez’ yan yoldan döndü
Oluşturulma Tarihi: Nisan 04, 2014 01:18

“Ocak sonunda kimine göre ‘can yakan’ bir artışla yüzde 10’a çekilen faiz oranı bile çekirdek enflasyon eğilimi için yeterince baraj oluşturmuyor.”

Haberin Devamı

KISA vadeli faizi Ocak ayında yüzde 10’a çekerek sıkılaştırma yapan Merkez Bankası, döviz kurunda göreli bir durulmanın ardından ‘yan yollarla’ gevşetmenin arayışına girmişti. ‘Yan yol’ da, kendisinde tutulan TL cinsi zorunlu karşılıklara faiz ödeme seçeneğini gündeme sokmasıydı. Geçen ayki Para Politikası Kurulu toplantısında, “zorunlu karşılıklara kısmi faiz ödenmesi ile ilgili olarak ilerde yapılabilecek bir düzenlemenin ölçülü ve sınırlı tutulmasının uygun bir yaklaşım olabileceği” tartışılmıştı. Merkez Bankası’nın TL karşılıklara faiz ödemesi bankaların kredi maliyetlerini aşağı çeker. Verilen mesaj da budur; ‘kredi faizlerinizi daha fazla yukarı çekmeyin, bunun bir bölümünü size iade edeceğim’. Ancak Merkez Bankası’nın hangi ölçüde, yüzde kaç faiz vereceği bilinmediğinden, fazlasıyla abartılı senaryolar yaratıldı.

NORMALLEŞTİRME

Haberin Devamı

Henüz enflasyon görünümü de, ufuktaki sis de dağılmamışken Merkez Bankası ne yapmaya çalıyordu? Bana kalırsa bu manevra, beklentileri yönlendirme, özellikle de döviz kurunu aşağı itme çabasına yönelikti. Bu yolla işlerin ‘normalleştirileceği’ düşünülmüş olabilir. Eğer Merkez Bankası TL karşılıklara görece yüksek bir faiz öderse bankalar için iki sonucu olacak; biri TL karşılık tutanların maliyeti azalacak. İkincisi Merkez Bankası’nda TL karşılıklarının yerine tutulan döviz karşılıklarının üst diliminin cazibesi azalacak, piyasaya bir miktar döviz geri dönecek, bunların bir kısmı bozdurulacak, o da kurları aşağı çekecekti. Tüm bunlar ne kadar faiz verileceğine bağlı.

ÇEKİRDEK EĞİLİMİ

Başkan Erdem Başçı, dün Londra’da bu faiz oranının 2.5-3 olabileceğini söyledi. Bunun takviminin de ihtiyaçlara; bankacılık ve kredi gelişmelerine bağlı olduğunu açıkladı. Hesabıma göre, TL karşılıklara 3 puanlık bir faiz ödemesi, bankaların kredi maliyetini kabaca yüzde 0.2 düşürür. Böylece, ay sonundaki PPK toplantısında verilen ‘yan yoldan gevşetme’ mesajıyla, dün Başçı’nın Londra’dan verdiği mesajlar farklılaşmış oldu. Ne değişti? Çünkü dün sabah açıklanan verilerde görüldü ki; enflasyonda belirgin bir bozulma var. Değişen şu; çekirdek enflasyon son 7 yılın en yüksek seviyesi olan yüzde 9.3’e yükseldi. Bunun anlamı; tüm mevsimsel ve yan etkiler temizlenmiş ana enflasyon eğilimi iki haneyi zorluyor. Peki, enflasyona dur demek için uygulanan faiz ne? Yüzde 10. Öyle ki, Ocak sonunda kimine göre ‘can yakan’ bir artışla yüzde 10’a çekilen faiz oranı bile çekirdek enflasyon eğilimi için yeterince baraj oluşturmuyor.
TÜİK tarafından dün açıklanan Mart ayı enflasyon verilerinde enflasyonda bozulma dikkat çekiyor. Enflasyon aylık yüzde 1.13 açıklanırken, yıllık TÜFE artışı da yüzde 8.39’a yükseldi. Asıl odak noktası, çeşitli etkiler dışlanarak bakılan çekirdek enflasyonun seyrindeki kayda değer yükseliş dikkat çekici. Çekirdek enflasyon son mart 2007’den bu yana en yüksek yıllık artışa, yüzde 9.3’e ulaştı. Garanti Bankası’nın ekonomistleri iki unsura dikkat çekiyor. Biri çekirdek enflasyonun iki haneli artış eğilimine çıkmış olması, diğeri de fiyat artışlarının yaygınlaşması: “Enflasyon eğilimine işaret eden mevsimsel etkilerden arındırılmış 3 aylık çekirdek enflasyonun yıllıklandırılmışı yüzde 12.1’e yükselerek belirgin bozulmanın devam ettiğine işaret etti. Enflasyon yayılma endeksindeki yükselişin de son yılların en yüksek seviyesine çıkması fiyatlardaki yükseliş eğiliminin genele yayıldığını gösteriyor” deniliyor.
Dün Merkez Bankası ne yapamayacağını gördü. Henüz yeni sıkılaştırdığı faizleri aşağı çekemeyecek olan Merkez Bankası, makro ihtiyati çerçeveyi gevşeterek manevra yapmak istiyordu ki çekirdek enflasyon sürprizi ile karşılaştı. Muhtemelen, daha yüksek bir oran olarak planladığı zorunlu karşılık faizini 2.5-3 gibi düşük bir seviyede belirleyecek.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!