Akla ziyan ülke!

Şu seçim sırasında yaşanan rezaletlere bakar mısınız?

Haberin Devamı

Nasıl bir ülke burası...
Hangi çağda yaşıyoruz...
Nasıl bir ilkelliktir bu...

ŞAİBELİ KESİNTİLER

Her yerden can hıraş sesler yükseliyor.
“Şurada böyle oldu, burada böyle...”
“Şurada bunu yaptılar, burada bunu...”
Bin türlü felaket!
Sabahtan beri “Oy ve Ötesi” müşahitlerinden gelen mail’leri okuyorum.
Aman Allah’ım!
Sayım sırasında, elektriklerin kesilmesi mi dersiniz...
O kadar çok böyle örnek
var ki...
Etraf ışıl ışıl yanar da, sadece oy verilen okullarda mı elektrik kesilir?
İnsan en azından, “Yahu bu bir şahibe doğurur!” diye bu konuda hassas olur!
Nerdeee?
Ve tesadüfe bakın ki, o kesilmelerin çoğunluğu iktidar partisinin geride olduğu yerlerde.
İnsanın aklına “kuşku” düşmez mi?

SANDIK BAŞKANI İSTEDİ

Oy verme süreci bitmiş sayıma geçilecek...
Herkesin yasal olarak izleme hakkı varken, polis geliyor, okulun kapısını kilitliyor, kimse içeri giremesin diye...
“Yahu benim yasal hakkım, izleyeceğim!” diyorsun, “Valla, sandık başkanı böyle istedi” deniyor...
“Yasa”yla, “sandık başkanı” arasındaki ilişkide ciddiye alınmayan yasa!
“Yuh!” mu dersiniz, ne dersiniz...
Elektrikler kesilince, oylara müdahale edilmesin diye sandıkların üzerine oturulması kadar “acıklı” bir durum, “acıklı” bir görüntü var mı?
Nasıl bir ülke burası?
Kimsenin kimseye güveni yok!
Herkes birbirine düşman.
Birbirine şüpheyle bakıyor, “Bir yamuk yapacak” diye düşünüyor.
Nitekim yamuk da yapılıyor.
Bir sürü yerde, oy çuvalları çöpten çıkıyor, bir partiye “evet” basılmış pek çok oy pusulası bulunuyor...

BÖYLE KOYUN ZARFA

Bunlar insanın aklını karıştırmaz mı?
Bazı yerlerde de insanlara, görevliler kendi istedikleri oy partiye “evet”i basıp katlayıp vermişler, “Koyun böyle zarfa!” diye...
Down sendromlu çocuğu yerine oy vermek isteyenler...
Çok yaşlı anne-babasının yerine oy vermeye çalışanlar...
“Ampüle bastın di mi?” diye okuma bilmeyen karısını manüple edenler, azarlayanlar, kızanlar...
Oku oku bitmiyor yaşananlar.
Önümüzdeki günlerde “Oy ve Ötesi” yetkilileriyle de konuşmak istiyorum, eminim İstanbul’daki 30 bin müşahitin deneyimlerini raporluyorlardır.
Mutlaka onlarda da tonlarca hikâye vardır.
Ve bunlar, İstanbul’da olanlar, kim bilir başka yerlerde neler oldu...
İtiraz edilmediği takdirde bunların hepsi yaşanabiliyor.
Ya bilgisizlikten ya kötü niyetten. Seçim sistemi bu kadar ilkel ve iptidai yani...
Bir de oyların, tutanağa yanlış geçirilme olasılığı var...
Her şey, sandık başkanının ve görevlilerin hata yapmamaları esasına dayanıyor...

YSK GÜVEN VERMİYOR

Ama...
En feci olanı Yüksek Seçim Kurulu’nda yaşananlar...
Nasıl oluyorsa oluyor -ki böyle tespit edilmiş birçok vaka var- sandık tutanakları, Yüksek Seçim Kurulu kayıtlarına aktarılırken, bir partinin oyları, bir başka partiye yazılıveriyor...
Böyle bir rezillik olabilir mi?
Bu sistemin toptan değişmesi, güven verici olması lazım.
Tabii ki kıyamet kopuyor.
İtirazlar ediliyor.
Ortalık karışıyor.
Öyle bir ülkede yaşıyoruz ki...
Artık ne yazık ki hiçbir kurum güven vermiyor.
Hangi kurumun ucundan tutmaya kalksanız elinizde kalıyor!
Bütün bunları hak ediyor muyuz?
Tabii ki hayır!
Bütün bunları yaşıyor muyuz?
Tabii ki evet!
Daha ne denir inanın bilmiyorum...

Haberin Devamı


Bu fırsatı kaçırmayın...

Haberin Devamı

Bir film izleyin sigarayı bırakın!

BİRAZDAN çok farklı, çok acayip bir film izleyeceğim.
Sigara içen ve bırakmak isteyen herkese tavsiye ederim.
Zaten filmin adı da, “Bırakmak istiyorum.”
Akla ziyan ülkeEmre Üstünuçar
’ın filmi.
Emre’nin özelliği, 10 yıl boyunca, binlerce insana sigarayı bıraktırmış olması...
Bu da çok değişik bir proje, bence müthiş bir şey yapıyor Emre, dünyada ilk, 10 liraya, bir paket sigara fiyatına, büyük ekranda bir sinema filmi izliyorsun.
Ve 90 dakika sonra, belki de sigarayı bırakma kararını veriyorsun.
Denemeye değmez mi?
Benimki iki ayı geçti, belki de üç ay oldu bilmiyorum, artık gün saymıyorum.
Emre’nin verdiği eğitimin çok faydasını gördüm.
İzninizle şu filmin hikâyesini anlatayım...

İZLEYEN HERKES BIRAKTI

Bir yıl önce Emre’nin yönetmen arkadaşlarından Yücel Yolcu, topladığı 10 kişilik arkadaş grubuyla birlikte Emre’nin eğitim seanslarından birine geliyor.
Emre de rica ediyor, “Seansı kayda alır mısın?” diye. Aslında hayali, bu eğitimlerden bir film yapmak ama nasıl bir şey olacağını bilmediği için, kimseye çaktırmıyor.
O günkü 10 kişi sigarayı bırakıyor...
Ve o gün Emre’yi çekiyorlar.
Sonra Emre, yönetmen arkadaşı Yücel’e diyor ki...
“Hadi gel bunu bir kısaltalım, filme dönüştürelim!”
Yücel “Tamam”
diyor ama, işe yarayacağına da pek inanmıyor.
Montajını yapsın diye bir arkadaşa veriyor...
İnanmayacaksınız ama...
Montajcı arkadaş, montajlarken sigarayı bırakıyor!
Sonra ince montajı yapacak arkadaşa geçiyor film, yaşasın, o da bırakıyor!
Sonra Böcek Film’in ortaklarından Oğuz Peri eşiyle seyrediyor, bingo, onlar da bırakıyor!
Sonra Böcek Film’in diğer ortakları yapımcı İpek Sorak seyrediyor, o da bırakıyor!
Birden bire, “Vay anasına sayın seyirciler!” oluyor...
Filmi izleyen herkes sigarayı bırakıyor!
Bu sonuç da herkesi heyecanlandırıyor!
Bugüne kadar hep sigaraya başlamakta etken olan “sinema”, ilk defa bıraktırmak için kullanılıyor...

DARISI SİZİN BAŞINIZA

Vee büyük gün geldi...
Akla ziyan ülkeBirazdan filmin galası var, 4 Nisan’da da vizyona giriyor...
Hem de tüm Türkiye’de.
Emre Üstünuçar, hayatta yaptığı en hayırlı ve en iyi iş olduğunu söylüyor.
Sakın yanlış anlamayın, bu filmde sigaranın zararları anlatılmıyor, içicilerin zekâsına hakaret edilmiyor.
Amaç, herkesin mutlu bir içmeyen olmasını sağlamak.
Ben oldum.
Darısı sizin başınıza...
Tüm kalbimle diliyorum!

Yazarın Tüm Yazıları