YGS sonuçları 6 günde açıklandı

Güncelleme Tarihi:

YGS sonuçları 6 günde açıklandı
Oluşturulma Tarihi: Mart 29, 2014 17:19

23 Mart’ta yapılan üniversite sınavı giriş basamağının ilk adımı olan Yükseköğretime Geçiş Sınavı (YGS) sonuçları açıklandı. Sınava giren 1 milyon 950 bin 163 aday 29 Mart saat 16.20’de sonuçları öğrenmeye başladı. Adaylar, 2014-YGS sonuçlarını https://sonuc.osym.gov.tr internet adresinden T.C. Kimlik Numaraları ve şifreleri ile öğrenebiliyorlar. 2014-YGS Sınav Sonuç Belgesi basılmayacak ve adayların adreslerine gönderilmeyecek.Sınava giren adayların cevap kağıtları daha sonra erişimlerine açılacak. Adaylar, kendi cevap kâğıtlarının görüntüsüne, ÖSYM’nin https://ais.osym.gov.tr internet adresinden T.C. Kimlik Numaraları ve şifreleri ile erişebilecek.

Haberin Devamı

Her cevap kağıdı 2 kez okundu

ÖSYM, yazılı olarak yaptığı açıklamadı şunlara yer verdi:
“Yaklaşık 6 aydır sınavda sorulacak soruların oluşturulmasından, sınav sonrasında sonuçların açıklanmasına kadar geçen süre içerisinde her anı dakika dakika planlanmış olan bu süreç hak ve adalet ölçüsünde, sorunsuz ve büyük bir başarı ile planlandığı gibi tamamlanmış ve değerlendirme süreci sonlandırıldı. Her cevap kağıdı optik okuyucularda iki kere okundu ve kontrol edildi. Toplam 175 sınav merkezinde, 6 bin 475 sınav binasında, 106 bin 312 salonda, 309 bin 237 sınav görevlisinin nezaretinde 160 dakika boyunca adaylarımız bilgilerini cevap kağıtlarına işaretledi”

ÖSYM yetkilileri, sınav sonuçlarının kısa sürede açıklanmasıyla ilgili olarak, “Sınav sürecinin performansını artırmak üzere ÖSYM tarafından son 3 yıl içerisinde geliştirilmekte olan sistemler, yöntemler eksiksiz ve sorunsuz olarak uygulandı” dedi.x

Haberin Devamı

ÖSYM Yönetim Kurulu sınav soruların YGS’de sadece yüzde 20’sinin yayınlanmasına yönelik de şu açıklamayı yaptı:

“Bunun nedeni kesinlikle şeffaflık ilkesinden vaz geçmek değildir. ÖSYM tarihinde hiç bir zaman son 3 yıl içinde olduğu kadar şeffaf olmadığını kamuoyunun dikkatine özellikle sunarız. Her aday sınavda kullandığı kedisine ait cevap kâğıdının taranmış bir kopyasını ve kendisine ait cevap anahtarını sınav sonuçları açıklandıktan sonra görebilmektedir. Puan hesaplanması sırasında kendisine verilen kitapçığın cevap anahtarının kullanılıp kullanılmadığını kontrol edebilmektedir. Bu kapsamda her hangi bir sınırlama bulunmamaktadır. ÖSYM’nin soru geliştirmede güçlük çektiği iddiası ile soruları tekrar sormak için yayınlamadığı düşüncesi asılsız ve doğru değildir. Tüm dünyada ölçme sistemlerinin en önemli özelliği ölçme kalitesidir.”

ÖSYM, sınavı açıklamama gerekçelerini şöyle sıraladı:

• ÖSYM sınav sorularını yayınlamayarak soruların eksikliğini, yanlışlığını gizleme girişiminde asla bulunmayacaktır. Bunu düşünmek bile hem ÖSYM’ye hem Türkiye’ye büyük bir haksızlık olur. Sınav sonrasında yapılan bilimsel analizler ve adayların verdikleri cevaplar büyük bir titizlikle incelenmektedir. Tüm ÖSYM sınavlarında sınava katılan adayların bir yandan puanları hesaplanırken diğer yandan da soruların bilimsel analizleri yapılır. Analiz sonuçları ilgili kurullar tarafından ele alınır, iptal edilmesi gereken bir soru olup olmadığı incelenir. Sınav sonuçları açıklanmadan önce, ÖSYM Yönetim Kuruluna sunulmak üzere çalışmalar tamamlanır ve bu kapsamda iptal edilecek bir soru olup olmadığı tespit edilir. Eğer herhangi bir soruda iptal durumu oluşur ise, herhangi bir itiraz beklemeden ÖSYM Yönetim Kurulu misyonundaki şeffaflık ilkesi doğrultusunda bunu açıklamaktan hiç kaçınmaz.

Haberin Devamı

• ÖSYM, önümüzdeki yıllarda sınav kalitesinin artırılması doğru bilgi ve yeteneklerin ölçülmesi, adaylara sınav konforunun sağlanması gibi alanlara odaklanmak üzere planlar yapmış ve bu kapsamda pek çok projeyi hayata geçirmektedir. Bu konudaki yeni yaklaşımları, yöntemleri uygulamaya almak ülkemizde sınavların ölçme etkinliğini ve kalitesini artırmak için kaçınılmaz olarak değerlendirilmektedir.

• Her zaman sürekli iyileştirilmesi gereken ölçme kalitesinin artırılmasının en önemli yolu doğru bilgiyi, doğru beceriyi, doğru şekilde ölçebilecek soruları sormaktır. Bu amaçla, bir taraftan sınav yapılırken aynı sınav içerisinde gelecekte sorulabilecek “aday soruları” da denemek büyük önem arz etmektedir. Bu yolla, bir sorunun güçlük derecesi, güvenirliği, kalitesi nesnel olarak belirlendikten sonra gerçek sınav sorusu olarak sorulması için üzerinden 2-3 yıl geçmekte ve sürekli denemeler yapılarak, bilimsel yöntemler ile analizler gerçekleştirilerek soru kalitesi en üst düzeye sahip bir soru havuzu oluşturulmaktadır. Başta ABD olmak üzere tüm dünyada sınav yapan kurumlar bu yolu izlenmekte ve sınavlarda sorulan sorular kesinlikle yayınlanmamaktadır. Bu yol, soru kalitesinin artırmanın tek yolu olarak görülmektedirler.

Haberin Devamı

• ÖSYM soru havuzu oluşturmak amacıyla soru temin etme girişimlerini kesintisiz yürütmektedir. Şu anda çok sayıda soru temin edilmiş durumdadır. Soruların yayınlanmamasının temel nedeni asla soru sayısının yetersizliği değildir. Önemli olan en doğru bilgi ve beceriyi, en doğru şekilde ölçebilecek sorulara kavuşmaktır. Bu da soruyu kaleme alıp yazmakla hemen temin edilememektedir. ÖSYM kendi iş yükünü azaltmak için böyle bir uygulama gerçekleştirmemektedir. Bu iddia asılsızdır. ÖSYM’nin niyeti açık ve çok nettir. Bilimsel ve mantıksal olarak doğru, güvenilir, ölçme yeteneği yüksek ve birbirine eşdeğerliği belirlenmiş sorulara ulaşmak hedeflenmektedir.

Haberin Devamı

• Diğer önemli bir konu ise yıl içerisinde bazı sınavların birden fazla yapılabilmesidir. Sınav stresi çocuklarımız için çok önemli bir problem olduğu gibi sınav konforunu da olumsuz yönde etkileyen en önemli unsurdur. Öğrencilerin hayatlarının 160 dakika içerisinde belirlenmesi düşüncesi birçok kişiyi rahatsız etmektedir. Sınavların birden fazla yapılması durumunda eşdeğer sınav oluşturmak çok önemli bir gereksinim olmaktadır. Sınavların eşdeğerliğini sağlamanın en önemli yolu ise sınavlarda sorulan soruları bilimsel olarak eşitlemektir. Bunun için geliştirilmiş olan bilimsel yöntemler de çok açıktır ve bütün dünyada kullanılmaktadır. ÖSYM’nin de aynı yöntemleri hayata geçirmesi öğrencilerimiz ve geleceğimiz için çok önemli olduğu bir gerçektir. Burada testlerde ortak sorular sorulmakta ve bu ortak sorulara sınava girenlerin verdikleri cevaplar kullanılarak bir eşitleme gerçekleştirilmektedir. Eğer sorular önceden yayınlanır ise bunu gerçekleştirmek mümkün olmayacaktır. Ayrıca sınavlarda sorulan soruların zorluk derecelerini soruları test etmeden bilmek mümkün değildir. Bir soru ne kadar zor veya kolay ise eşdeğer bir sınavda sorulacak olan soru da aynı soru olmasa bile aynı zorlukta ve eşdeğerlikte olmak durumundadır. Bunun için de soruların önceden test edilmiş ve adaylar tarafından cevaplanarak zorluk derecelerinin bilimsel yöntemler ile belirlenmiş olması gerekmektedir.

Haberin Devamı

• ÖSYM sorularının yayınlamasının diğer önemli bir sonucu ise sınavlarda belirli soru kalıplarına dayalı ölçmenin olumsuz etkilerinden kurtulmaktır. Öğrencileri daha çok ezberlemeye iten bu durumdan kurtulmanın da ölçme kalitesine ve doğu bilginin ölçülmesine katkı üreteceği bilinmektedir. Öğrencilerin okullarda öğrendikleri bilgilerin belirli kalıplar içerisinde kalmadan farklı şekillerde sorulabilmesi önemlidir. Soruların yayınlanması sürekli aynı nitelikte soruların sorulması beklentisi oluşturmakta ve bir süre sonra şu anda olduğu gibi belirli nitelik ve kalıplara bağlı bir test oluşturma kaçınılmaz olmaktadır. Hâlbuki ölçmede önemli olan öğrencilerin belirli kalıpları ezberlemiş olup olmadıkları değil bir konuyu bilip bilmediklerinin ölçülmesi ve bilen ile bilmeyenin ayrıştırılmasıdır. Özellikle sıralama sınavlarında bu çok önemlidir.

Soru iptali olursa kamuoyuna açıklanacak

ÖSYM, herhangi bir soruda iptal durumu oluşması halinde, itiraz beklemeden ÖSYM Yönetim Kurulu’nun şeffaflık ilkesi doğrultusunda bunu açıklamaktan kaçınmayacağını bildirdi.
Özellikle sınav sürecinin performansını arttırmak üzere ÖSYM tarafından son 3 yıl içerisinde geliştirilen sistemler ve yöntemlerin eksiksiz ve sorunsuz uygulandığına işaret edilen açıklamada, sınav merkezlerinde oluşturulan sınav koordinasyon kurullarının tüm ilgili kurum ve kuruluşların büyük uyum içinde çalışmasının sağlandığı, bunun da sınav güvenliği ve konforuna önemli katkı ürettiği aktarıldı.
Adayların bilgilendirilmesi çalışmalarının meyvesini verdiği ve adayların ÖSYM sınav uygulama ilkelerine büyük uyum içinde olduklarının gözlemlendiği aktarılan açıklamada, bunun da sınav sürecinin performansına önemli katkı sağladığı ifade edildi.
Adayların sınav başvurularının zamanında yapılmasının sınav sürecinde gecikmelerin önüne geçtiğine işaret edilen açıklamada, görevli akademisyen ve öğretmenlerin sınav günü görevlerini yerine getirme konusunda istekli olmaları ve sınavın, kurallarına uygun yürütülmesine büyük bir destek vermelerinin sürece önemli katkı sağladığı belirtildi.
Açıklamada, ÖSYM’nin oluşturduğu Sınav Koordinasyon Merkezinde, sınav evrakının basımevinden alınarak sınav merkezlerine gönderildiği andan, tekrar ÖSYM’ye geri gelinceye kadar her adımının izlendiği ve sınav günü, sınav binalarında, sınav salonlarında oluşan sorunlara anında çözümler üretildiği vurgulandı.
ÖSYM sınav sistemindeki değişiklikler ve gelişmelerin anında görevlilere aktarılabilmesinin her yerde aynı uygulamaların geciktirilmeden uygulanmasının sağlandığı bildirilen açıklamada, sınav salonlarının büyük kısmının kamerayla izlenmesi nedeniyle sınavın yürütülmesinde büyük titizlik gösterildiği ve ilgili kayıtların tutulduğu bildirildi.
Açıklamada, tüm birimlerde oluşturulan “takım ruhu”nun, sonuçların çok kısa sürede açıklanmasında bir kez daha kendisini gösterdiğini belirtildi.
Açıklamada, ÖSYM Yönetim Kurulu’nun 2014-YGS’de sorulan soruların sadece yüzde 20’sinin yayınlanmasını kararlaştırdığı anımsatıldı. Bunun nedeninin kesinlikle şeffaflık ilkesinden vazgeçmek olmadığı vurgulanan açıklamada, “ÖSYM tarihinde hiçbir zaman son 3 yıl içinde olduğu kadar şeffaf olmadığını kamuoyunun dikkatine özellikle sunarız. Her aday sınavda kullandığı kedisine ait cevap kağıdının taranmış bir kopyasını ve kendisine ait cevap anahtarını sınav sonuçları açıklandıktan sonra görebiliyor. Puan hesaplanması sırasında kendisine verilen kitapçığın cevap anahtarının kullanılıp kullanılmadığını kontrol edebiliyor. Bu kapsamda herhangi bir sınırlama bulunmuyor. ÖSYM’nin soru geliştirmede güçlük çektiği iddiası ile soruları tekrar sormak için yayınlamadığı düşüncesi asılsız ve doğru değildir. Tüm dünyada ölçme sistemlerinin en önemli özelliği ölçme kalitesidir” ifadelerine yer verildi.

Açıklamada, soruların yayınlanmaması kararının arkasındaki nedenlerle ilgili şunlara yer verildi:

“ÖSYM son 3 yılda, sınav adaletini temin etmek, herkese sadece kendi hak ettiğini vermek, kimseye haksız kazanım sağlamamak üzere hem Türkiye’de hem de Dünyada ölçme alanında örnek alınacak devrim niteliğinde çok sayıda proje ve uygulamayı gerçekleştirmiştir. Bu sadece menfaat çevrelerini rahatsız etmiştir. ÖSYM sınav sorularını yayınlamayarak soruların eksikliğini, yanlışlığını gizleme girişiminde asla bulunmayacaktır. Bunu düşünmek bile hem ÖSYM’ye hem Türkiye’ye büyük bir haksızlık olur. Sınav sonrasında yapılan bilimsel analizler ve adayların verdikleri cevaplar büyük bir titizlikle incelenmektedir.
Tüm ÖSYM sınavlarında sınava katılan adayların bir yandan puanları hesaplanırken diğer yandan da soruların bilimsel analizleri yapılır. Analiz sonuçları ilgili kurullar tarafından ele alınır, iptal edilmesi gereken bir soru olup olmadığı incelenir. Sınav sonuçları açıklanmadan önce, ÖSYM Yönetim Kuruluna sunulmak üzere çalışmalar tamamlanır ve bu kapsamda iptal edilecek bir soru olup olmadığı tespit edilir. Eğer herhangi bir soruda iptal durumu oluşur ise herhangi bir itiraz beklemeden ÖSYM Yönetim Kurulu misyonundaki şeffaflık ilkesi doğrultusunda bunu açıklamaktan hiç kaçınmaz.
ÖSYM, önümüzdeki yıllarda sınav kalitesinin artırılması doğru bilgi ve yeteneklerin ölçülmesi, adaylara sınav konforunun sağlanması gibi alanlara odaklanmak üzere planlar yapmış ve bu kapsamda pek çok projeyi hayata geçirmektedir. Bu konudaki yeni yaklaşımları, yöntemleri uygulamaya almak ülkemizde sınavların ölçme etkinliğini ve kalitesini artırmak için kaçınılmaz olarak değerlendirilmektedir.
-Her zaman sürekli iyileştirilmesi gereken ölçme kalitesinin artırılmasının en önemli yolu doğru bilgiyi, doğru beceriyi, doğru şekilde ölçebilecek soruları sormaktır. Bu amaçla, bir taraftan sınav yapılırken aynı sınav içerisinde gelecekte sorulabilecek “aday soruları” da denemek büyük önem arz etmektedir. Bu yolla, bir sorunun güçlük derecesi, güvenirliği, kalitesi nesnel olarak belirlendikten sonra gerçek sınav sorusu olarak sorulması için üzerinden 2-3 yıl geçmekte ve sürekli denemeler yapılarak, bilimsel yöntemler ile analizler gerçekleştirilerek soru kalitesi en üst düzeye sahip bir soru havuzu oluşturulmaktadır. Tüm dünyada sınav yapan kurumlar bu yolu izlemekte ve sınavlarda sorulan sorular kesinlikle yayınlanmamaktadır. Bu yol, soru kalitesini artırmanın tek yolu olarak görülmektedir.
-ÖSYM soru havuzu oluşturmak amacıyla soru temin etme girişimlerini kesintisiz yürütmektedir. Şu anda çok sayıda soru temin edilmiş durumdadır. Soruların yayınlanmamasının temel nedeni asla soru sayısının yetersizliği değildir. Önemli olan en doğru bilgi ve beceriyi, en doğru şekilde ölçebilecek sorulara kavuşmaktır. Bu da soruyu kaleme alıp yazmakla hemen temin edilememektedir. ÖSYM kendi iş yükünü azaltmak için böyle bir uygulama gerçekleştirmemektedir. Bu iddia asılsızdır. ÖSYM’nin niyeti açık ve çok nettir. Bilimsel ve mantıksal olarak doğru, güvenilir, ölçme yeteneği yüksek ve birbirine eşdeğerliği belirlenmiş sorulara ulaşmak hedeflenmektedir.
-Diğer önemli bir konu ise yıl içerisinde bazı sınavların birden fazla yapılabilmesidir. Sınav stresi çocuklarımız için çok önemli bir problem olduğu gibi sınav konforunu da olumsuz yönde etkileyen en önemli unsurdur. Öğrencilerin hayatlarının 160 dakika içerisinde belirlenmesi düşüncesi birçok kişiyi rahatsız etmektedir. Sınavların birden fazla yapılması durumunda eşdeğer sınav oluşturmak çok önemli bir gereksinim olmaktadır. Sınavların eşdeğerliğini sağlamanın en önemli yolu ise sınavlarda sorulan soruları bilimsel olarak eşitlemektir. Bunun için geliştirilmiş olan bilimsel yöntemler de çok açıktır ve bütün dünyada kullanılmaktadır. ÖSYM’nin de aynı yöntemleri hayata geçirmesi öğrencilerimiz ve geleceğimiz için çok önemli olduğu bir gerçektir. Burada testlerde ortak sorular sorulmakta ve bu ortak sorulara sınava girenlerin verdikleri cevaplar kullanılarak bir eşitleme gerçekleştirilmektedir. Eğer sorular önceden yayınlanır ise bunu gerçekleştirmek mümkün olmayacaktır. Ayrıca sınavlarda sorulan soruların zorluk derecelerini soruları test etmeden bilmek mümkün değildir. Bir soru ne kadar zor veya kolay ise eşdeğer bir sınavda sorulacak olan soru da aynı soru olmasa bile aynı zorlukta ve eşdeğerlikte olmak durumundadır. Bunun için de soruların önceden test edilmiş ve adaylar tarafından cevaplanarak zorluk derecelerinin bilimsel yöntemler ile belirlenmiş olması gerekmektedir.

Sorular yayınlandığında aynı tarz sorular bekleniyor

-ÖSYM sorularının yayınlamasının diğer önemli bir sonucu ise sınavlarda belirli soru kalıplarına dayalı ölçmenin olumsuz etkilerinden kurtulmaktır. Öğrencileri daha çok ezberlemeye iten bu durumdan kurtulmanın da ölçme kalitesine ve doğru bilginin ölçülmesine katkı üreteceği bilinmektedir. Öğrencilerin okullarda öğrendikleri bilgilerin belirli kalıplar içerisinde kalmadan farklı şekillerde sorulabilmesi önemlidir. Soruların yayınlanması sürekli aynı nitelikte soruların sorulması beklentisi oluşturmakta ve bir süre sonra şu anda olduğu gibi belirli nitelik ve kalıplara bağlı bir test oluşturma kaçınılmaz olmaktadır. Halbuki ölçmede önemli olan öğrencilerin belirli kalıpları ezberlemiş olup olmadıkları değil, bir konuyu bilip bilmediklerinin ölçülmesi ve bilen ile bilmeyenin ayrıştırılmasıdır. Özellikle sıralama sınavlarında bu çok önemlidir.”
Açıklamada, ÖSYM Yönetim Kurulunun soruların yayınlanmamasını kararlaştırırken bu hususlara dikkat ettiği belirtildi.
Bunun dışındaki tüm görüş ve değerlendirmelerin doğru olmadığı ve ülkenin geleceğini şekillendiren ÖSYM gibi bir kurumun ölçme kalitesini artırma gayretlerine zarar verdiğine işaret edilen açıklamada, “Eğitim uzmanları yukarıdaki gerekçeleri çok iyi bilmekte ve tüm dünyadaki bu uygulamaların ülkemizde de şimdiye kadar uygulanmamasının aslında bir kayıp olduğunu her platformda belirtmektedirler. Bunun aksi bir bakış açısı sadece ÖSYM’nin uygulamalarına sekte vurmakla kalmayıp milyonlarca genç insanımızın da kafasını karıştırmaktadır. ÖSYM bu kapsamda herkesi daha duyarlı olmaya davet etmektedir” değerlendirilmesinde bulunuldu.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!