Çocuklarımızın yanlış seçimlerinde bizler de suçluyuz

Kendimizi çocuklarımızla iletişime kapatmakla, onların yanlış seçimlere sığınmaları için ortam hazırlamışız meğer.

Haberin Devamı

Sevgili Güzin Abla, siz hep doğru bildiğiniz şeyleri okurlarınıza aktardığınız için, ben de ailemizle ilgili çarpıcı bir durumu size anlatmak istedim. Bizimle aynı yanlışlara düşenler varsa, tekrarlamasınlar. Bizim gibi üzülmesinler diye...
Ben lise mezunu, çok genç yaşta evlenmiş bir kadınım. Evlendiğimde ben 19 yaşındaydım, eşim de 22’ydi.
Bu evlilikten, şu anda ikisi de üniversite mezunu olan iki kızımız oldu.
Eşimin de benim de ailelerimiz dar gelirli olduğu için parasızlığın ne demek olduğunu çok iyi biliyorduk. Çok istediğimiz halde yüksek tahsil yapamamıştık. İkimiz de bu yüzden inanılmaz güçlükler yaşadık.
Bu nedenle daha evliliğimizin ilk başlarında kızlarımıza yüksek tahsil yaptıracağımıza söz verdik.
25 yıldır hep ek gelir getirecek işlerde çalıştık. O kadar çok çalıştık ki, karı koca birbirimizle tek kelime konuşmadığımız günler oldu.
Kendileri için bu kadar fedakârca çalışmamıza, kızlarımız da çalışarak tıkır tıkır sınıflarını geçerek karşılık verdiler. Ancak ikisi de üniversiteyi bitirince yanlış arkadaşlar seçmeye, eve geldikleri zaman da odalarına çıkıp bizimle hiç iletişim kurmamaya başladılar.
Daha da kötüsü ne kendilerine ne de ailemize yakışan erkek arkadaşlar edindiler. Onlarla evliliği düşündüklerini açıkça söylediler.
Bu durumdan o kadar rahatsız olduk ki, zaten kötü olan iletişimsizlik baş edilemez boyutlara ulaştı.

PSİKOLOG, “YANLIŞINIZ YAŞAM BİÇİMİNİZDE” DEDİ
Aile ve iletişim konularındaki başarısıyla tanınan bir psikoloğa gitmeye karar verdik.
Ona yaşamdan vazgeçercesine nasıl çalıştığımızı, şu anda nasıl bir uzaklıkla karşılaştığımızı, kızlarımızın yanlış seçimlerini anlattık. Ve “Yanlışımız nerede?” diye sorduk.
Psikolog bize “Yanlışınız yaşam biçiminizde” dedi. “Çalışkanlığınıza saygı duyuyorum, ancak siz bu kadar çalışırken bu çocuklarla kim ilgilendi?” diye sordu.
Bu soru karşısında şaşırdık. Doğrusu onlara güzel bir hayat sağlayabilmek ve eğitim verebilmek için biz hep evin dışındaydık. Onlar da evde tek başlarına kalmışlardı.
Bizse istediğimiz yaşam düzeyini ekonomik olarak elde ettiğimizde, onlar da üniversiteyi bitirince her şey yoluna girecek diye düşünmüştük.
Oysa gördüğümüz terapi süresince çocuklarımızda ne kadar büyük duygusal sorunlar yaratmış olduğumuzu fark ettik.
Kendimizi çocuklarımızla iletişime kapatmakla, onların yanlış seçimlere sığınmaları için ortam hazırlamışız meğer.
Biz de psikoloğumuzun bize verdiği ev ödevleriyle, anne-baba olarak büyük davranış değişikliklerine girdik.
50’li yaşlarda ebeveynler olarak, anne-babalığı yeni öğrenmeye başladığımızı anladık.
Kızlarımıza yeni bilgilerle yaklaşarak, sorunlarımızı yavaş yavaş halletmeyi başardık.
En azından biraz geç de olsa, onlarla iletişim kurmayı öğrendik, yanlış seçimlerini anlatabildik.
Belki bu yaşadıklarımız başka ailelere ders olur.
Rumuz: Anne baba olmak

Haberin Devamı

Toplumumuzda ailelerin en büyük eksiği, çocuklarına sadece ekonomik rahatlık sağlamayı düşünmek, onlarla iletişim kurmayı unutmaktır.
Özellikle kızlarınızın yanlış adımlar atmalarını önleyebilmek için, bir uzmana danışma düşüncenizi kutlarım.
Bunu pek çok aile yapmazdı...

Yazarın Tüm Yazıları