Zararlı öğrenmişlik

Güncelleme Tarihi:

Zararlı öğrenmişlik
Oluşturulma Tarihi: Mart 25, 2014 01:01

Haberin Devamı

Zararlı öğrenmişlik
BİLGİ ve öğrenmek…
Ve gerçek…
Ve tecrübe…
Hayatımız boyunca sürekli bunları yücelten sözler, söylemler dinledik, yazılar okuduk.
Hiçbirine itirazım yok. Tecrübeye de yok aslında ama onunla ilgili bir parantez açmak gerekiyor.
Bu yazının konusu da o!
Öğrenmenin, bilmenin, tecrübenin nasıl bir zararı olabilir ki?
Böyle söylediğinizi duyar gibiyim.
Hayır cahillerin daha mutlu olduğunu tespit eden bir yazı değil bu. Tecrübenin yan etkilerini anlatmaya çalışacağım. Çünkü bazen tecrübelerimiz, amiyane tabiriyle psikopata bağlamamıza neden oluyor.
Geçen haftalarda Türkiye’nin önde gelen işadamlarından Şarık Tara’nın "Ben tecrübeye çok inanmıyorum. Hatta tecrübe yeniliklerle beslenmezse tehlikelidir" sözünü de bir referans kabul ediyorum.
“Zararlı öğrenmişlik” adını verdim buna.
Tecrübeyi yüceltiyoruz sürekli olarak ama bazen tecrübe bize gereksiz önlemler aldırıyor. İşte o zaman faydadan çok zarar veriyor.
Bir seyahatte sabah erkenden otelden ayrılacak arkadaşımın odasına bir kitap bırakmam gerekiyordu. Concierge’daki görevliyle konuşurken kitabı mutlaka görebileceği bir yere koymalarını tembihlerken, “Yatağının üzerine bırakalım” dedim. Yüzüme manyak olduğumu düşündüklerini ‘aşırı’ belli ederek baktılar.
İşte bana bu aşırı önlemi aldıran, daha önce odama bırakılan bir dosyayı görmediğim için unutmam. Zararlı bir öğrenmişlik, önlem almada aşırılığa itiyor.
Kişinin hayatında çok fazla yer bulmasıyla yarattığı en büyük sonuç ise huysuzluk oluyor.
Oysa bu huysuzluk veya tahammülsüzlük değil, zararlı öğrenmişlik.
Cahil cesareti dediğimiz de bunun tam tersi. Bilgisizlik nedeniyle, riskleri bilmediğimizden, hesaba katmadığımızdan atıveriyoruz kendimizi…
Tecrübenin de cahil cesaretinin de fayda getirebileceği durumlar var elbette ama her ikisinin de zararlı yanlarını görmezden gelemeyiz.
Çözüm mü? Denge!

Haberin Devamı


Herkesin tecrübesi kendine


TECRÜBE ve tecrübesizlik eş değerde zararlı diyebiliriz.
Faydalı hale gelmeleri tamamen sizin elinizde.
2002 yılında, henüz 20’lerimin başında tek başıma Afrika turuna çıkmamı cahil cesaretime borçluyum. Sonraki seyahatlerimde hem sağlık hem güvenlik önlemlerini makul seviyede almam ise tecrübelerimden kaynaklanıyor. Aradaki denge sanırım böyle kuruluyor.
‘Zararlı öğrenmişlik’ ve ‘yan etkili tecrübeden’ daha kötüsü ne olabilir?
Başkalarının tecrübeleri…
Herhalde bunun en güzel örneği Cem Yılmaz’ın “Kaynımda da var” sözüyle anlattığı bel fıtığı hastalığı esprisi.
Bir kişi, yaşadığı bir tecrübeyle bırakın kendisini sizin de hayatınızı ona göre yönlendirmenizi istiyor.
Kendi öyküsünün herkes için geçerli olacağını düşünüyor. Düşünmesinin bir sakıncası yok elbette ama ısrar etmese daha iyi.
Bunu hastalık örnekleriyle anlatacağım ama aslında her şey için geçerli.
Çünkü biz toplumsal olarak en çok doktorculuk oynamayı seviyoruz.
Örneğin bel fıtığı… Hastalığın bir tane adı var ama bir sürü çeşidi bulunuyor. Bel ağrısı çekilirken kimi zaman bu kasların kasılmasından kaynaklanabiliyor kimi zaman ödem oluşmuş olabiliyor. Örneğin sıcak iyi geliyor diye ödem oluşmuşken sıcak pres yaparsanız durumunuzu daha da kötü hale getirirsiniz. Size gerekli olan soğuk pres. Eğer kaslarınız kasılmışsa, sıcak pres rahatlatabilir. İşte o zaman da soğuk pres yapmak kaslarınızı daha çok kasacak ve ağrı şiddetini ve süresini uzatacaktır.
Migren örneğini de verebiliriz. Şiddetli baş ağrısı ama herkesin tetikleyicisi de nelerin iyi geldiği de değişken. Elbette karanlık, serin, sessiz bir yerde dinlenmek gibi herkese iyi gelecek önerilerin dışındakiler faydadan çok zarar getirebilir.
Bir ay sonra evlenecek bir arkadaşım, kilo aldığını anlatırken onu dinleyen bütün daha önce evlenmiş hanımlar itiraz etti “Düğün stresiyle mutlaka zayıflarsın!”
Ondan da beklenen düğün öncesi zayıflaması. Ya o stresten kilo almaya devam ederse? Ya gelinliği ona dar gelirse?
Herkesin hayatının bizim başımıza gelenlerle aynı sırada ilerlemesini beklemek çok saçma.
Aynı bileşenlerde bile ortaya çıkan tepki farklı olabiliyor.
O yüzden, herkesin tecrübesi kendine!

Haberin Devamı

Heyecan katili bilmişlik

BAZEN bulunduğunuz durumdan çok şikâyet edince, orada olmak isteyen milyonlarca insanı düşünün ve şükredin, minvalinde öğütler duyarız çevremizden. Aslında insanı da mutlu eden sahip olduklarından çok, onlardan dolayı duyduğu şükran… Sahip olduklarımıza çok alışınca onlarla mutlu olmayı ve heyecan duymayı da unutuyoruz.
Tecrübe ve bilmişlik en büyük heyecan katili!

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!