Bir vardı bir yok oldu

Yok yere, hiçbir şey demeden, hiç neden göstermeden bırakıp gidilir mi?

Haberin Devamı

O benim gözümün içindeki pırıltıydı. Bitti ve ışığımı söndürdü... Artık eskisi gibi bakamıyorum etrafa...
Zamansız bir anda gözümün önünde bulmuştum onu. Bir dönüp bir daha bakmıştım. Sanki oydu içimi yakabilecek kadar sevebileceğim insan.
Bir anda buldum kendimi bu hikâyede. Plansız, zamansız. Belki de buydu güzel olan.
O da istiyordu beni, o da konuşmak için can atıyordu. Herkes anlıyordu onun bana aşık hallerinden.
Sonunda ikimiz de o eşsiz heyecanla ilk buluşmamızı yapmıştık.
Uzun uzun kavuşturmuştuk gözlerimizi artık. Gülmüştük, eğlenmiştik, dertleşmiştik. Bir anda “biz” olmuştuk sanki.
İtiraf edemesek de ikimiz de “İşte bu!” diyorduk. Ben de hissediyordum benim yanımdaki mutluluğunu.
Gözlerimi görmeyi, kahkahamı duymayı severdi. Ben de gözlerinin içindeki beni görmeyi severdim. Vardım, oradaydım, izlerdim kendimi çünkü.
Kıskanırdı herkesten beni, kimselerle paylaşamazdı. Sadece onunla paylaşmamı isterdi her şeyi. Bana da o yeterdi zaten. Bulduğum her boş anımı ayırırdım ona.
Gülsem oydu anlattığım, dertlensem ağlasam oydu paylaştığım. Biz birlikte çok güzeldik gerçekten. Ama ya sonra?
İnsan elde ettiklerinin kendisinde olmasına alıştığında, o şey neden kıymetini yitirir?
Yok yere, hiçbir şey demeden, hiç neden göstermeden bırakıp gidilir mi?
Sorarım şimdi; ben en baştaki hikâyeye mi inanayım, sonuçtaki hikâyeye mi?
Rumuz: Meğer kıymetsizmişim

Haberin Devamı

Önce şunu bilmeni isterim; asla kıymetsiz değilsin. Böyle düşünmekten hemen vazgeç. Çünkü sorun sende değil.
Her ne kadar hikâyen terk edilmiş pek çok genç kadınınkine benzese de, gerçekten çok güzel bir anlatımın var. Seni bu nedenle kutlarım.
Ama sonuçta dediğim gibi, terk edildiğin için yaşadığın bu mutsuzluk, bu sorgulamalar, aslında çok yaşanan dertlerden biri.
Önce büyük bir aşk, inanılmaz bir uyum, her şeyi paylaşmakla başlayan bir bütünleşme duygusu... Bulutlarda uçarken, “Biz hiç ayrılmayız” derken, birden pat diye düşüş... Terk ediliş... Hem de hiç nedensiz, hiç açıklamasız...
Erkekler ne yazık ki ayrılmak istediklerinde dürüst davranamıyor, açık olamıyor, sessizce kaçmayı tercih ediyorlar. Çünkü akıllarınca olaysız bir ayrılık istiyorlar.
Nedenini hiç sorgulama güzel kızım. Ya bir bıkkınlık hissetmiştir... Ya senden alabileceği her şeyi aldığını düşünmüştür... Ya bu ilişkinin aslında hiç istemediği şekilde ciddiye gittiğini görmüştür... Ya da karşısına bir başkası çıkmıştır...
En azından daha değişik biridir sadece...
Ne yapacaksın? Kendini yiyip bitirmek yerine olayı kabul edeceksin.
“Ben onun arkasından ağlamayacak kadar özelim” diyeceksin.
Bir dahaki sefere ise biraz daha olgunlaşmış olacak, daha temkinli davranacaksın.

Yazarın Tüm Yazıları