Gezi kurbanlarını ağlayarak çizdim

Güncelleme Tarihi:

Gezi kurbanlarını ağlayarak çizdim
Oluşturulma Tarihi: Mart 21, 2014 04:08

Hepsini bir karede buluşturan illüstrasyonun çizeri Faruk Tarınç, ağlayarak yaptığı eseriyle ilgili “Bu çizimi herkes kendi cümleleriyle sahiplensin” diyor.

Haberin Devamı

SOSYAL paylaşım sitelerinde 18 Mart’ta dolaşıma giren ve binlerce kez paylaşılan karakalem çalışmasının çizeri, Mimar Sinan Üniversitesi mezunu Faruk Tarınç. İstanbul'da yaşayan 33 yaşındaki Tarınç, kendisini konsept, karakter tasarımı ve illüstrasyon konularında kanıtlamaya çalışan biri olarak tanıtıyor. "Son yıllarımı mobil ve bilgisayar oyunları sektöründe geçiriyor, işle hobilerimi birleştirmeye çalışıyorum” diyen Tarınç, çok paylaşılan illüstrasyonuyla ilgili sorularımızı cevapladı:

Bu çizimi ne zaman yaptınız?

Berkin'imizin acı kaybı kırılma noktası oldu ve çizimi bir buçuk hafta süren aşamalı bir sürecin sonunda nihayet tamamlayabildim. Sosyal medyadaki insanların sesleriyle beslendim. O yüzden bu çizimle ortak duygularımızı, öfkelerimizi, umutlarımızı aktardım.

Haberin Devamı

ÇİZERKEN GÖZ GÖZE GELDİM

Çizimi paylaşan herkes bakarken duygulandığını belirtiyor; siz çizerken neler hissettiniz?
Normalde teknik açıdan beklediğim zorluklar yerini ruhsal ve psikolojik zorluklara bıraktı. Gözlerim dolup ağlayarak bölündüğüm çok oldu. Benzetmek için kullandığım referans fotoğraflarda kaybettiğimiz o canlarla göz göze gelmek çok sarsıcı bir durumdu. Her seferinde her karakterde tekrar tekrar toparlanıp odaklanmaya çalışmak yıpratıcıydı. Ödenemeyecek olduğu bilinmeden bizden onlara olan borcumuzu yerine getirmemizi bekler gibiydiler. En azından ben öyle algıladım, algılamak istedim.

NE İSMİ VAR, NE SANATÇISI

Çizimin bir ismi var mı?
Çalışmanın ne bir ismi ne de sanatçısı var. Bu çizimi herkesin kendi cümleleriyle, kendi koydukları isimlerle sahiplenmesini istedim. Öyle de oldu. Bundan dolayı çok mutluyum. Çizimin gördüğü ilgi tarif edilemeyecek bir onur ve gururun yanında üzerimde ciddi anlamda sorumluluğu da beraberinde getirdi. Herkesin son derece hassas olduğu bu kırılgan konuları çalışmalarımda yine hepimizin duyarlılığına yakışır ölçüde sahiplenip koruyacağımın bilinmesini istiyorum.

BURAKCAN İÇİN ÖZÜR DİLERİM

İllüstrasyonda Gülsuyu’nda öldürülen Hasan Ferit Gedik’i ve Okmeydanı’nda öldürülen Burakcan Karamanoğlu’nu ayrı çizmenizin özel bir sebebi var mı?
Bahane olamaz biliyorum ama bu hata benim. Hata, eksik referanslar sonucu dikkatsizliğimin de etkisiyle oluştu. Neyse ki iyi niyet gözetilerek bu eksiği tamamlamam için beni uyaran yüzlerce insan oldu. Haklı sitemleri üzerimde toplamış olsam da bu durum çalışmayı birlikte tamamlama adına anlamlı bir düzeltme oldu. Bu eksiklik için bir kez daha özür diliyorum.

Haberin Devamı

Peki, Burakcan?

Burakcan’a beslememiz gereken hoşgörüyü barışın ve kardeşliğin sembolü olarak görüyorum ve herkesin bunu görebilmesine yardım etmesini umduğum çizimi ayrı olarak resmettim. Bu kısımda kat edeceğimiz en ufak yol bile tüm çabalarımızın en somut adımları olacaktır. Tüm temennim bu yönde.


‘Evet, Nilüfer Sultan Osmanlı Hanedanı’ndan’
İSLAM Konferansı Örgütü Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu, soyadının ‘Osmanoğlu’ olması için dava açan Nilüfer Sultan’ın tanığı olarak dinlendi. İhsanoğlu, mahkemede, 31’inci Osmanlı Padişahı Sultan Abdülmecid’in torununun torunu ve Şehzade Burhaneddin Cem’in İsviçre’de yaşayan kızı Nilüfer Cem (60) için, “Ailenin diğer fertleri, Osmanoğlu soyadını kullanmaktadır. Nilüfer Hanım, Osmanlı Hanedanı’ndandır” dedi. İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi’nin baktığı davada Cem ise, “1952'de Osmanlı Hanedanı üyelerine Türk vatandaşlığı izni verilmiştir. Son Osmanlı Padişahı Vahdeddin’in kızı Neslişah Sultan ve kuzenim Orhan, Osmanoğlu soyadını kullanan kişilere örnektir. Bunlar Osmanoğlu soyadını almam için, haklı sebebin varlığına delalettir.”
Mahkeme, gerekli belgelerin beklenmesi için duruşmayı erteledi.

Haberin Devamı

‘Prenses Caroline ile aynı okuldanım’ NİLÜFER Cem dilekçesinde, babası Burhaneddin Cem’in, İstanbul’da sarayda doğduğunu belirterek, “Annem çevresinde sultan olarak çağrılan bir prensesti. ABD Kaliforniya’da doğan tek Osmanlı prensesiyim. Çok iyi şartlarda yetiştim. 6 yabancı dil biliyorum. Monaco Prensesi Caroline’le aynı okulda okudum” demişti. Özge EĞRİKAR / İSTANBUL

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!