MSG’de seçim var

Bugün, müziğin mutfağında, besteci ve söz yazarlarının meslek birliklerinden biri olan MSG’de (Müzik Eser Sahipleri Grubu Meslek Birliği) seçim heyecanı var.

Haberin Devamı

Kiminle konuşsam son haftalarda günde üç, dört telefon aldıklarını ve kendilerinden birilerinin oy istediğini söylüyordu.
Cengiz Semercioğlu, Aykut Gürel cephesini güzel bir yazıyla kaleme almıştı.
Ben de, MSG’nin başkanı olan ve aralarında Aşkın Tuna, Zeynep Talu’nun da olduğu ekiple tekrar aday olan Garo Mafyan’ı aradım son durumu öğrenmek ve biraz da telif ekonomisi hakkında bilgi almak için.
8 yıldır Garo Mafyan başkanlığında faaliyet gösteren MSG, 2005 yılında sadece 5.5 milyon TL olan yıllık telif gelirini tam 5 kat artırmış.
2012 yılında 17 milyon TL olan ciro, 2013 yılında MSG yönetiminin yeni telif anlaşmaları ile yüzde 40 artarak 24 milyon TL’ye ulaşmış.
Yine 2013 yılında işlem hacmi ise 47 milyon TL’ye yükselmiş.
2014 yılı tahmini gelirin ise 30 milyon TL ve üzeri olması hedefleniyor.
Amaç bildiğiniz gibi teliflerden olabildiğince fazla gelir elde etmek.
Garo Mafyan, Türkiye’deki lokal dijital platformlarının tamamını lisansladığı gibi uluslararası Dijital Müzik platformlarıyla da anlaşmalarını tamamlayarak 2014 için büyük bir hedefe doğru ilerlendiği söyledi.
Yani şarkıyı çalan her kimse besteci ve söz yazarına da hakkını teslim edecek.
Dijital Müzik alanındaki uluslararası oyunculardan I-Tunes, Deezer, Spotify ile anlaşmalar tamamlanmış.
Bu sayede dünyada eser sahiplerinin en çok gelir elde ettiği küresel şirketlerden 2014 yılı için 1,5 milyon TL’den fazla gelir bekleniyor.
Yıllardır beklenen Youtube anlaşması da nihayet imzalanmış, artık Youtube’da paylaşılan videolardan telif alınacak. 1 yıl için beklenen gelir 3 milyon TL.
Şarkıcılar sahneden para kazanıyor ama sahneye çıkmayan besteci ve söz yazarları için bu telifler en önemli gelir kaynağı.
MSG’nin yıllardır sürdürdüğü mücadelenin ve elde etmekte olduğu bu başarıların sanatın diğer alanlarına da yayılması dileğiyle.

Haberin Devamı

Ajda’nın derdi

Güzellik, yakışıklılık başa bela derlerse inanın. Geçenlerde Selçuk Ural’la oturuyoruz, 5 Nisan’da başlayacağı sahne programından söz ederken bir yandan da eski gazino günlerini anlatıyor bana.
“Ajda” dedi, “Bir dönem güzelliğinden çok çekti, kadınlar kendisini fena kıskanırdı. Sahnede sinirleri bozulup, 15 dakika sonra inmek zorunda bırakıldığı zamanları bilirim.”
Onur Baştürk de aynı konuya parmak basmış geçen günkü yazısında; “Pekkan kadınlar tarafından hep örnek alınan, ama bir yandan da fena halde kıskanılanı. Erkekler tarafından ise ulaşılmaz, erişilmez görüleni ve bu yüzden yanına yaklaşmaktan korkulanı” diyerek.
Ajda’nın güzelliğine rağmen başarılı olmasının nedeni işinin hakkını vermesi ve pes etmemesi tabii.
Çekemeyen meslektaşı, dedikoducu izleyicisi olsun, kıskanıp, hayatı dar etseler de o hep aşağı değil, yukarı bakıyor, zirvede kalmayı sürdürüyor.

Haberin Devamı

Aç yatıyormuş!

Berksan’la Kelebek röportajı için bir araya geldik.
Röportaja gelmek için iki saat önce çıkmış evden.
Kıyafetleri hazırlanmış, ona uygun yüzükler ve gözlük seçilmiş.
Kuaföre gidilmiş, saç, sakal tıraşı işine girilmiş.
Karşımda kırmızı halıda yürüyecek kadar şık bir adam vardı.
Pek de bir fit görünüyordu üstelik.
Hande Yener’e gönderdiği ama Hande’nin twitter’a koymasıyla bir anda interneti sallayan Recep İvedik taklidi videosundaki adamla alakası yoktu yani.
Ama bir dokun bin ah işit derler.
“Aç yatıyorum” dedi, “midemi gecenin yarısı bir şeyler kemirmeye başlıyor, açlıktan sık sık uyanıyorum, kazınıyorum. Ama bu iş için fizik önemli. Açlığım iş gereği!”
Şöhret her zaman o kadar tatlı değil anlayacağınız.
Berksan’la yaptığımız samimi ve şahane sohbet bu pazar Kelebek’te olacak.

Yazarın Tüm Yazıları