Evet, o telefon görüşmeleri olmuş

CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın yolsuzluk operasyonunun başlatıldığı gün çocuklarıyla yaptığı telefon görüşme trafiğini açıkladı.

Haberin Devamı

Öyle görünüyor ki Başbakan’ın, “Paraları sıfırlayın” talimatını verdiği görüşmeler o gün yoğun olarak gerçekleştirilmiş.
Başbakan söz konusu telefon görüşmeleri ile ilgili kayıtların “montaj ve dublaj” olduğunu söylemişti.
Ama bugüne kadar bu montaj ve dublajın nasıl yapıldığını, kayıtların montaj olduğunu kanıtlayan inceleme raporlarını da ortaya koyamadı.
Umut Oran
’ın açıkladığı HTS kayıtlarına göre (telefon görüşme trafik ve sinyal kayıtları) Başbakan oğlu Bilal ve kızı Sümeyye ile yoğun bir telefon görüşmesi trafiği içinde.
Oran’ın iddiasına göre babasının talimatı üzerine Sümeyye Erdoğan, TK2123 sefer sayılı THY uçağı ile yanındaki kadın koruma polisiyle birlikte sabah 09.00’da İstanbul’a uçarak, Bilal’e paraların sıfırlanması için aktarılacakları adreslerin listesini iletiyor.
Hatırlayacaksınız, bir süre önce İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı ve TİB, bu kayıtların silinmesine yönelik bir talimat vermişti.
Şimdi ortaya çıkan belgeler, bu kayıtların neden silinmek istendiğini de ortaya koyuyor.
Cumhuriyet tarihimizin en utanç verici konuşmaları olarak hep hatırlanacak bu konuşmalarda, evde milyonlarca Euro para olduğu anlaşılıyordu.
Para dağıtıla dağıtıla bitirilememiş ve en sonunda elde kalan 30 milyon Euro ile evler satın alınması söz konusu olmuştu.
Başbakan’ın bu konuşmaları açıklaması giderek güçleşiyor ve öyle görünüyor ki bir yerlerde bu konuşmaların içeriğini doğrulayacak başka bilgiler de var.
Benimkisi sadece bir tahmin elbette ama yakında para taşınmasıyla ilgili görüntüler de çıkarsa hiç şaşırmayacağım.

Haberin Devamı

Putin’in ileri demokrasisi!

RUSYA Devlet Başkanı Putin’i televizyondaki konuşmasında dinlerken bir yerinde kendimi tutamadım ve kahkaha attım.
Putin şöyle diyordu:
“Ukrayna’da yaşayan Rusları da düşünmeliyiz, onlar demokratik bir ülke altında yaşamayı hak ediyor.”
İlginç bir bakış açısı: “Rusya’daki Rusların demokratik bir ülke altında yaşadıklarını mı düşünüyor yoksa” diye merak ettim.
Kim bilir belki de sadece Ukrayna’da yaşayan Rusların demokratik bir ülkede yaşama hakları olduğunu düşünüyordur, geri kalan Rusların böyle bir hakkı olmadığına inanıyordur.
Biliyorsunuz Rusya’da da “serbest seçimler” var.
Orada da medya üzerinde ağır baskılar var. Orada da protesto gösterileri acımasızca bastırılıyor. Orada da başkanı protesto etti diye genç insanlar uzun süre tutuklu kalabiliyor.
Orada da ağır bir yolsuzluk sorunu var, kamu kaynakları üç–beş ailenin elinde, başkana kayıtsız koşulsuz biat etmeyen işadamlarını batırmak için her şey yapılıyor.
Türkiye’ye son derece benziyor.
Orada “Putin demokrasisi” var, Putin’e itiraz etmediğiniz sürece başınıza bir şey gelmiyor.
Burada “ileri demokrasi” var, Başbakan’a itiraz etmediğiniz sürece başınıza bir şey gelmiyor.
Bir elmanın iki yarısı, iki komşu olarak yaşayıp gidiyoruz işte.

Haberin Devamı

Sevmezler çünkü o hiç çalmadı

GEÇEN gün Sağlık Bakanı, 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer için “saksı” dedi.
Siyasi tartışmalardaki seviye düşüklüğüne alışkınız aslında, bugün Türkiye’ye yöneten ekibin de sıkça bu duruma düştüğüne tanık oluyoruz.
Ortalığa saçılan ses kayıtlarında küfürler gırla gidiyor, “Selamünaleyküm” diye başlayıp, “Allah’a emanet ol” diye biten diyalogların arasında yakası açılmadık küfürler savrulabiliyor.
Genel bir seviye düşüklüğü siyasi ortama hâkim ama yine de böyle sözleri duyunca irkiliyoruz. Bakan Bey, elbette Ahmet Necdet Sezer’i eleştirmek hakkına sahiptir ama kullandığı kelimeyi herhangi biri, mesela Başbakan için kullansa ortalığı ayağa kaldıracak kişilerden biri de kendisidir.
Aslına bakarsanız ayakkabı kutularından dolarlar fışkırırken, evlerde saklanan paralar dağıta dağıta bitirilemezken Bakan Bey’in, kendisine hedef olarak Ahmet Necdet Sezer’i seçmesi çok olağan bir durum sayılmalı.
Sezer
’i sevmezler çünkü onun kamu paralarına bakış açısıyla, kendilerininki arasında gerçek bir uçurum var.
Mesela Sezer, çocuğunun düğününü Köşk’te yaptı, o gece fazladan yakılan elektriğin parasını ve ikramı cebinden ödedi.
Cumhurbaşkanlığı boyunca kendisine tahsis edilen ödeneği dikkatle harcamaya gayret etti, çoluk çocuk toplayıp resmi gezilere çıkmadı, artan ödeneği de her sene iade etti.
Kendisine makamı gereğince verilen hediyeleri cebe indirmedi, kanunlara uydu.
Market alışverişini kendisi yaptı, müteahhitlere telefon açıp ev ihtiyaçlarını karşılatmadı.
Beş yıldızlı otellerde ailece bedava tatil yapmadı, kimse de kendisine bir yazlık villa yaptırmayı aklından dahi geçiremedi.
Onun için bu beylerin Ahmet Necdet Sezer’i hiç sevmemelerinin nedeni kolayca anlaşılabiliyor.
Önlerinde “kötü bir örnek” olarak duruyor, akılları sıra böyle sözler söyleyerek onun prestijini yok etmeye çalışıyorlar.
Şurası bir gerçek ki bu sözü söyleyen kişi gelecekte Türkiye tarihinde bir “saksı” kadar değer ifade edemeyecek ama Ahmet Necdet Sezer, bir dürüstlük örneği olarak hep hatırlanacak.
Bugünün muktedirleri Yüce Divan’da boyunlarını eğmiş otururlarken, o evinde bu sahneyi televizyondan seyredecek. Memleketin düştüğü duruma bakarak bu tabloya üzüleceğini de tahmin edebilirim.

Yazarın Tüm Yazıları