GeriSeyahat Antarktika’da adeta boyut atladım buzulların arasında hıçkırarak ağladım
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Antarktika’da adeta boyut atladım buzulların arasında hıçkırarak ağladım

Antarktika’da adeta boyut atladım buzulların arasında hıçkırarak ağladım

Gülten Dayıoğlu, son 40 yılda 11’i gezi türünde toplam 79 kitap yazdı, iki evlat yetiştirdi, bu arada beş kıtada 107 ülke gezdi. Türkiye Gezginler Derneği’nin kurucuları arasında. Son yılların en unutulmaz gezisini sorduğumda “Antarktika turu” diyor. Dayıoğlu, ocak ayında Güney Kutbu’nda geçirdiği 5 günü anlattı.

Seyahat tutkusu Gülten Dayıoğlu’na doğduğu şehirden, ailesinden miras. “Kütahyalıların genine, tenine işlemiştir seyahat tutkusu. Öyle ki, parasızlıktan evinin kiremitlerini satıp yaz tatiline çıkanların öyküsü anlatılır” diyor.
10 yaşında annesiyle Bursa’da yaptığı kaplıca tatilleri ilk önemli seyahat anıları. Tuttuğu notlar ise ilk gezi yazarlığı deneyimi. 1960’larda eşiyle Karadeniz ve Ege’yi baştan başa gezen Dayıoğlu’nun ilk yurtdışı deneyimi 1971’deki otomobille Almanya yolculuğu. Eşi ve iki oğluyla, 40 günde pek çok şehir gezmiş; o tarihten sonra Avrupa turlarına başlamış. 1977’de, 15 yıllık hizmetten sonra, ilkokul öğretmenliğinden ayrılıp tamamen yazarlığa yönelmesi, gezginliğinin de temposunu artırmış.
“1980’lere kadar Doğu Bloku ülkeleri dahil, Avrupa’yı şehir şehir gördük. Sonrasında ekonomik durumumuz düzeldi, turlarla seyahate başladık. Uzak coğrafyalara, az bilinen yerlere pek çok yolculuk yaptık. Eşim 85 yaşında, ben 79’a geldim. Hâlâ iflah olmaz gezginleriz. Son yıllarda konforlu gemi yolculuklarına ağırlık verdik. Ayrıca fırsat buldukça Avrupa’ya kısa yolculuklar yapıyoruz. Yılda en az 4-5 kez Anadolu kentlerine konferans vermek için gidiyorum.”

ŞİMDİ HAYALİM TİBET

Gülten Dayıoğlu, kimilerine birden fazla kez olmak üzere, bugüne kadar 107 ülke gezdi. Pek çok macera yaşadı. Kenya’da ağaç tepesindeki kulübede uyudu, Machu Pichu’da aniden tansiyonu yükselince ölümden döndü, üç kez gemilerde salgın atlattı, Güney Pasifik’teki Samoa’da yolunu kaybettiğinde İngiliz kraliyet ailesinden Prens William’la tanıştı. En çok Hindistan ve Çin’den etkilendiğini söylüyor. “Haydi, çantanı al yola çıkıyoruz, diyen olsa hemen katılırdım... Hindistan ve Çin’e defalarca gidebilirim. Nepal ve Butan’ı gördükten bu yana hayalim Tibet. Fakat tansiyon sorunum nedeniyle gerçekleştirmek zor. İlk fırsatta İran ve Ürdün’de uzun yolculuklara çıkmak istiyorum...”
Babaları gibi, hukukçuluğu seçen oğulları Cemal (54) ve Murat’ı (47) gezgin olarak yetiştiren, 30’a yakın ülke görmelerini sağlayan Dayıoğlu bu arada gazetelerdeki dizi yazıları ve 11 kitabıyla seyahat kültürünün yayılması için çaba gösterdi.
Gittiği ülkelerin öncelikle doğasını, müzelerini keşfettiğini, yazarlığının seyahatlerle beslendiğini söylüyor Dayıoğlu. “Gördüklerimi Türkiye ile karşılaştırırım. Beni en çok sevindiren Türklerin insancıllıklarını, yabancılara karşı ilgi ve sevgilerini henüz yitirmemeleri” diyor. Kitapları bugüne kadar 10 dile çevrilen yazarın, 50’inci sanat yılını kutladığı 79’uncu kitabı, gençlik romanı “Kayıplara Karışmak” önümüzdeki günlerde piyasaya çıkacak.

Antarktika’da adeta boyut atladım buzulların arasında hıçkırarak ağladım

DAYANILMASI ZOR ÇEKİM

Yedi yıl önce, ocak ayında çıktığı Antarktika yolculuğu “İçgüdüsel, dayanılması zor bir çekim” ile başlamış. “Kuzey Kutbu’nu pek merak etmezken, Güney Kutbu’nu yıllardır görmek istiyordum. Dünyanın mistik enerji merkezlerinden biri, beni bu çekmiş olmalı. Okuduklarım insanı coşturan cinsten olmasa da heyecanla yola çıktım.”
Gülten ve Cevdet Dayıoğlu çifti, Antarktika’ya yakın limanlardan gemi bulamayınca 15 günlük Brezilya, Arjantin, Uruguay, Antarktika, Şili turuna katıldı. Holand America’nın gemisi 9 bin kilometrelik yolculuğun 5 gününü kutupta geçirecekti. 20 ulustan 1300 gezginle Rio de Janeiro’dan hareket ettiler. Buenos Aires, Montevideo’dan sonra kıtanın güney ucuna ulaşan gemi Falkland Adaları’ndan geçip Antarktika’ya yöneldi. Fırtınalarıyla ünlü 900 kilometrelik Drake Boğazı’nı geçerken ilk sürpriz yaşandı: “Arjantin’den binenler noro virüsünü getirmişti. Şiddetli ishal, kusma şikayetiyle revire başvuranlar uzun kuyruklar oluşturdu. Koridorlara dezenfektanlar yerleştirildi, restoranlarda self servis sistemi kaldırıldı. Eşim hastalanınca 2 günü uykusuz geçirdik. Neyse ki salgın 4 günde atlatıldı...”
Gemi Antarktika’nın kuzey ucundaki yarımadada, 5 gün boyunca hiç durmadan, çok düşük hızla seyir yapıp Paulet, Deception, Peterman adalarına, Esperanza, Palmer limanlarına, Cennet Körfezi’ne uğradı. Konferans merkezinde düzenlenen toplantılarda okyanus bilimciler, zoologlar yolculara sinevizyon eşliğinde bilgi verdi.
Rota kadar tanıştığı yolcuların öyküleri de etkileyiciydi. Kimilerinin son yolculuğuydu bu. Hayatı boyunca Antarktika’yı hayal eden 90’lık gezginler, lösemili gençler, uyuşturucu bağımlısı çocuklarını iki haftalığına dünyadan izole etmek isteyen aileler, yıl boyunca bu tur için para biriktirip tekrar tekrar gelen Amerikalılar...

FIRTINAYA YAKALANDIK

Dönüş yolunda meşhur fırtınaya yakalandılar... “Pasifik ve Atlantik’in buluştuğu noktada 3 saat fırtınaya tutulduk. Geminin başı havalara yükselirken kaptan bizi sürekli bilgilendiriyordu. Restoranda kırılmadık bardak, tabak kalmadı. Hepimiz yerlere oturduk. İşte tam o sırada Jules Verne’in romanında bahsettiği, Horn Burnu Feneri’ni gördük. Işığı umut veriyordu. Yanıbaşında dev albatros heykeli yükseliyordu.”
Beagle Kanalı’ndan Ushuaia’ya giden gemi yol boyunca buzullardan geçti. Yolcular Punta Arenas’ta penguen turuna çıktı. Kuzeye, son durağı Santiago’ya ilerlerken Daniel Defoe’ya “Robinson Cruso” romanı için esin veren Juan Fernandez Adaları’na uğradı. İskoç denizci Alexander Selkirk bu adalarda dört yıl yaşamış, yazdıkları Defoe’ya ulaşınca ortaya ünlü roman çıkmıştı.
Gülten Dayıoğlu da 15 günlük maceradan eli boş dönmedi...
“Antarktika’da, buzların altındaki topraklarda binlerce yıl öncesinin tohumları varmış. Bu bilgi beni çok etkiledi. Küresel ısınmayla tüm buzların eridiğini, tohumların yeşerdiğini ve bu kıtada erdemli insanlardan oluşan bir toplumun ortaya çıktığını hayal ettim. Mo’nun Gizemi üçlüsünü yazdım...”

Balinaların geceyarısı şovu

Gemiyi buzlu deniz kaptanı devralmıştı. Hava kararmıyor, adalardan, buzdağlarının arasından geçiyorduk. Ürpertici, heyecan vericiydi. Zaman zaman gemiye vuran buzulların tok sesleri duyuluyordu. Turuncu, lacivert, menekşe rengindeki buzullar güneşte pırlanta gibi parlıyordu. Kimini gemiye, kimini insan heykeline benzetiyorduk. Birkaç araştırma istasyonundan geçtik. Amerikalılar botla gemiye geldi, bilgi verdi. O günlerde Ruslar delerek Antarktika’nın zeminine ulaşmaya çalışıyordu. Geçmişin virüslerinin ortaya çıkmasından korkuluyordu. Geceleri düzenlenen eğlencelere dahi katılmadan sürekli gözlem yaptım. Herkes yakaladığı ilginç detayları birbirine gösteriyordu. Restorandaki bir hanımın uyarısıyla, hayatımda ilk kez içiçe geçmiş iki gökkuşağı gördüm. Manzara kadar sessizlik de etkileyiciydi. Bir gün katkat giyinip, kıç güverdede sessiz bir köşe buldum, uzun uzun sessizlikle başbaşa kaldım. Meditasyon gibiydi. Buzlarla gökyüzü arasında sıkışıp kalmıştık, zaman adeta durmuştu. Farklı bir boyuta geçtiğimi, yeniden dünyaya geldiğimi hissettim. 40 yılda ikinci kez, bir gezide yaşadığım coşku dalgasının etkisiyle, hıçkırarak ağladım. Buzulların enerji yüklü olduğu söyleniyordu. Bundan olsa gerek, dört gün uyuyamadım. Gece boyunca kamara penceresinden gökyüzünü, buzulları seyrettim. Albatros, penguen ve adını bilmediğim nice kuş, hepsi aynı anda su püskürten bir balina sürüsü gördüm. 68’inci paralele kadar indik.

En sevdiği beş yer

Sian (Çin), Pekin, Tac Mahal, Giza Piramitleri, Chicen Itza (Meksika)

Seyahatte ne okur
Polisiye romanlar

Nerede kalır
Merkezi, yıldızlı otellerde

Ne yer, içer
Yerel lezzetleri tadar

Kiminle gezer
Eşiyle

Seyahat çantasının vazgeçilmezleri
Kitap, ıslak mendil, teyp, meyve, seyahat notları, cep telefonu

Gittiği yerden ne alır
Fil ve kaplumbağa biblosu, yerel objeler

False