GeriSeyahat Samana şelalerinde atlı safariye çıktım kambur balinaların aşk dansını izledim
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Samana şelalerinde atlı safariye çıktım kambur balinaların aşk dansını izledim

Samana şelalerinde atlı safariye çıktım kambur balinaların aşk dansını izledim

Ankaralı emekli öğretmen Ayşe Özkaya, 37 yıldır sırt çantasıyla dünyayı geziyor. Yılda en az birkaç kez yurtdışında küçük bütçeli yolculuklara çıkıyor.

53 ülkede sayısız şehir gördü. Ocak sonunda soğuktan bunalınca kendisini Karayipler’deki Dominik’e attı. Önceki hafta döndüğü geziyi anlatırken “Doğasıyla beni en çok Samana Yarımadası etkiledi” diyor.

Hırsızların hayırlı olaylara da vesile olduğunu duymuş muydunuz? İşte size bir örnek: 1976’da bir yaz günü matematik öğretmeni Ayşe Özkaya ve eşinin evi soyulur. Öylesine moralleri bozulur ki, daha önce denemedikleri bir şeyi yapmak, bu kötü olayı geride bırakmak isterler. İlk kez sırt çantalarını alıp yurtdışına çıkarlar.
“Milano’daki tatilde kendimi çok farklı bir kültürün içinde buldum. Seyahatin farklı dünyaların kapısını araladığını gördüğümdeki heyecanı anlatamam. Gezi tutkusu bu seyahatte kanıma girdi. O yıllarda Türk vatandaşlarının yılda bir kez yurtdışına çıkma izni vardı. Yolculuğu iple çekerdim. İkinci yolculuktan itibaren otomobille gezmeye başladık. Eşimden ayrıldıktan sonra 10 yıl organize turlarla gezdim. 1990’larda turların özgürlüğümü kısıtladığını görüp, yalnız gezmeye yöneldim. Turistik rotaların dışında, az bilinen yerleri görüp halkla sohbet etmenin keyfini yaşamaya başladım.”
Ayşe Özkaya (60) bugün 53 ülkenin yanı sıra Türkiye’nin neredeyse tüm şehirlerini görmüş bir gezgin. Küba’yı dünyaya ilk açıldığı yıllarda, evlerde konaklayarak gezmiş. Romanya’yı Çavuşesku zamanında keşfetmiş, St. Petersburg’dan Vladivostok’a 7 haftada geçtiği Trans Sibirya hattında tarifeli trenlerle 40’a yakın şehre uğramış. Ulaştığı skor onu sevindirmek yerine endişelendiriyor: “Trip Advisor’da yaptığım hesaba göre, dünyanın sadece yüzde 35’ini görmüşüm. Zamanımın azaldığını hissedip gezi programımı hızlandırdım. Öncelikle zorlu etapları bitirmek istiyorum. Bana Norveç Fiyortları’nı gördün mü, diye soruyorlar. 80 yaşında gemi turlarına başlayacağım, diye cevap veriyorum...”

Samana şelalerinde atlı safariye çıktım kambur balinaların aşk dansını izledim

HARİTADAKİ TÜM ÜLKELER HEDEFİM

Özkaya, yeryüzündeki farklı yaşam biçimlerini görmek, Türkiye’nin evrendeki yerini doğru algılamak için gezdiğini söylüyor. Önceleri şehir şehir Avrupa’yı adımlamış. Ardından Akdeniz’e yönelmiş. Mısır, Kuzey Afrika, Yunan Adaları’ndan sonra Hindistan’da ufku açılmış, yüzünü doğuya dönmüş. Ardından Latin Amerika gelmiş: “Artık hedefim tüm dünya. Haritayı açtığımda görmediğim tüm ülkeler beni heyecanlandırıyor. Yolculuk maceralı olmalı, heyecanlanmalı, hatta korkmalıyım. Çok cesur olduğum söylenemez, fakat gerçek keşif kimi zaman riske girmeyi gerektiriyor.”
İyi bir konser, opera, festival istediğinde birkaç günlüğüne Avrupa’ya gidiyor Özkaya. İndirimleri takip edip aylarca önceden alıyor uçak biletini. Couchsurfing’den yararlanıp evlerde konaklıyor. Küçük bütçelerle gezmeyi başarıyor. Bununla birlikte iyi pastanelerde pasta, restoranlarda yemek ve şarap tadımı fırsatını kaçırmıyor. Yılda en az iki kez de uzun keşif turuna çıkıyor. Geçmişte Lonely Planet’ta önerilen tüm müzeleri gezerken, artık keşif yolculuklarında doğaya, etnolojik ögelere odaklanıyor. Şehirlerin pazar yerlerinde, meydanlarında gözlem yapıyor. Mutlaka bir okulu ziyaret ediyor.
Seyahat fotoğraflarıyla 2012’de Ankara’da “Farklılıklar” başlıklı sergi açtı. Şimdi “Dünya Çocukları” sergisine hazırlanıyor. Bir zamanlar heyecanla yazdığı blog, internette sansür girişimleri sonrasında yarım kalmış. (www.ulasabildiklerim.blogspot.com)
Geçen yıl Faro Adaları, Grönland, İzlanda turu yaptı. Atina’ya gitti. İsviçre’de Alp dağlarında gözlem vagonları olan trenlerle sonbahar gözlemi yaptı. Şimdi öncelikli hedefi Beijing’den kalkan Lhasa Ekspresi’yle Tibet. Doğu Ekspresi’yle Ankara’dan Tahran yolculuğu, Azerbaycan, Ermenistan, Gürcistan’da dağ yürüyüşü yapabileceği geziler diğer hedefleri. İlk fırsatta Latin Amerika listesinde eksik kalan Ekvator, Kolombiya, Honduras’a gitmek istiyor.

DOMİNİK YOLUNDA

Dominik yolculuğuna ocakta bastıran Ankara soğuğu vesile olmuş. “Bunalınca haritayı açıp hangi ülkelere gidebileceğime baktım. Tayland’da olaylar vardı. Seyşeller’e ucuz uçak bileti kalmamıştı. Kardeşimin iki yıl önce gittiği Dominik’te karar kıldım, hemen Avrupa’dan ucuz bir uçuş buldum, İstanbul’dan ucuz bir bağlantı bileti ayarlayınca ilk aşama tamamlanmıştı. Trip Avisor, Lonely Planet’ten dersime çalışıp, iki hafta sonra yola çıktım.”
Ada cumhuriyeti Dominik’te 22 gün geçirdi Ayşe Özkaya. Yaklaşık Konya büyüklüğündeki ülkenin doğasına hayran kaldı, tanık olduğu yoksulluğa üzüldü: “Kar beyazı kumsalları, turkuvaz denizi, karnavalları, sokaklarındaki hiç tükenmeyen müziğiyle görülmeye değer bir ülke. Havaalanınde merenge ile karşılıyorlar turistleri. Ülkenin sokaklarında, meydanlarında hep müzik var. Halkı misafirperver, iletişime açık. Yüzde 5 refah, kalanı sefalet içinde yaşıyor. Derinin rengi açıldıkça eğitim, refah seviyesi yükseliyor. En alttakiler en koyu tenli zenciler. Dikkatli olmak koşuluyla, güvenli.”
Ekoturizmde öne çıkan adanın en güzel bölgelerinden Bayahibe, de Puntacana, Lal Romana, Hocica, Santo Domingo, La Vega, Santiago, Jarabacoa, Sabana, Las Perenas ve tatil köylerinin sıralandığı meşhur Bavaro’yu gördü Özkaya. Doğa gezilerine katıldı. 65 dolar ödeyip yelkenliyle ülkenin en güney noktası La Saona Adası’na gitti: “Sahilde şnorkelle yüzerken, hayatımda gördüğüm en renkli, en büyük denizyıldızlarına rastladım. Kırmızı bir deniz yıldızını elime alıp inceledim, fotoğraf çektirdim. Hindistan cevizi ağaçlarıyla kaplı adadaki restoranlarda ıstakoz ikram edildi. Dönerken katamaranda yerel içkiler sunuldu, merenge eşliğinde dans edildi.”
Özkaya, gezisini şubattaki iki ünlü karnavala göre programlamıştı. “İki pazar üst üste Santiago ve Santa Domingo karnavallarına gittim. Çok güzel, renkli, neşeliydi. Halatla vurma, su dolu topları fırlatma gibi riskli şovlar içerdiği için Santiago’daki karnavalı 9 dolar ödeyip VIP tribününde izledim. Santa Domingo’da ise bürokratların bulunduğu tribüne davet edildim. Riskli ortamlarda turistleri korumaya çalıştıklarını fark ettim.”
Kıtanın diğer ülkeleriyle karşılaştırıldığında Dominik’in pahalı olduğunu söylüyor Özkaya. Güvenlik nedeniyle hostel yerine kaldığı 3-5 yıldız arasındaki otellere 50-120 dolar ödemiş. Tropik meyve bolluğu onu sevindiren ayrıntılardan biri. Dominik’te en sevdiği yere gelince...

SAMANA YARIMADASI

“Kuzey sahilinde, yaklaşık 40 kilometre uzunluğunda, 10 kilometre genişliğinde bir yarımada Samana. Doğa turizmi açısından önemli bir merkez. Narenciye bahçelerinin arasındaki Cascada El Limon şelalelerine atla yaptığım günübirlik yolculuğu unutamıyorum. Yüksek şelalelerin altındaki havuzlarda turistler yüzüyordu. Kuzey Atlantik’ten gelen kambur balinalar kışı Samana çevresinde geçiriyor. Çıktığım gözlem turunda dişiye cilve yapan dev erkek balinaları izledim. Teknedeki Dominikli çocukların heyecanı, balinalar kadar görülmeye değerdi. Kuzeydeki Las Terenas, Fransızlar’ın hakim olduğu bir kasaba. Bembeyaz kumların, turkuvaz denizin yanıbaşında romantik Fransız, İtalyan restoranları, butik oteller sıralanmış. Avrupalı turistler akşam barlarda grupların çaldığı merenge eşliğinde dans ediyor. Müzik 24.00’e kadar sürüyor. Bavaro’daki gibi tatil köylerinin işgal etmediği bu kasabayı çok sevdim. Los Haitises Ulusal Parkı’nda subasar ormanları, dört özel ağac türünü, mağaralarda yüzlerce yıl önce taşlara oyulmuş erotik figürleri gördüm. Adadan mutlu ayrılmamda Samana Yarımadası’nın önemli payı var.”
Ayşe Özkaya’nın Dominik’e gidecekleri bazı tavsiyeleri var: “Rehbersiz gezmek için mutlaka İspanyolca ya da Fransızca bilmek gerekiyor. İngilizce sadece büyük merkezlerde, Fransızlar’ın hakim olduğu şehirlerde işe yarıyor. Restoranlarda mönü fiyatlarına yüzde 28 vergi ve servis ücreti ekleniyor. Fiyatlar için fikir vermek gerekirse, bir tabak jumbo karides, salata ve birayla 20 dolar. Kredi kartı çoğu yerde geçmiyor. Nakit bulundurmak gerekli, parayı havaalanı yerine büyük şehirlerde bozdurmak lazım. Otel dahil, her yerde pazarlık zorunlu. Gerçek fiyat, ilk söylenenin yüzde 30’u civarında oluyor...”

En sevdiği beş yer

* Ilulissat (Grönland) * Sapa (Vietnam) * Varanassi (Hindistan) * Takayama (Japonya) * Haense (Güney Kore)

Seyahatte ne okur
Lonely Planet
Neyle gider
Tüm toplu ulaşım araçları
Nerede kalır
Güvenli, temiz, merkezi hosteller, couchsurfing’den evler
Ne yer, içer
Yerel tatlar
Seyahat çantasının vazgeçilmezleri
Fotoğraf makinesi, kalem, kağıt, rehber
Kiminle gezer
Yalnız, bazen bir arkadaşıyla
Gittiği yerden ne alır
Otantik objeler

False