Siyaset, emeklileri unuttu

Aldıkları üç kuruşluk zam da eridi gitti.

Haberin Devamı

HAYAT pahalılığı ve aldığı düşük aylıkla Türkiye’de emekli olarak yaşamak zor. Hele işçi ve Bağ-Kur emeklileri için bu zorluk daha da artar, aldığı düşük aylıkla geçinmek için mucizeler yaratmaya çalışır.
Seçim meydanlarında emeklilerin bu önemli sorununu dile getiren yok gibi. Sadece CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu arada bir emeklilerin sorununa değiniyor, maaşların yetersiz olduğuna vurgu yapıyor. Hepsi
o kadar...
Başta Başbakan olmak üzere diğerlerinde tık yok!
Emekliler neden bu kadar görmezden geliniyor, duyarsızlık gösteriliyor.
Unutulmasın ki on milyonu aşkın memur, işçi ve Bağ-Kur emeklileri aileleriyle birlikte otuz milyonluk bir kitleyi oluşturuyor. Bu onurlu kitle kendisini görmezden gelenleri seçimde ciddiye almaz, onları da görmezden gelir.
İşçi ve Bağ-Kur emeklilerinin aylıklarına ilk altı ay için yapılan yüzde 3.26 oranındaki zammım dörtte üçü, iki aylık enflasyon karşısında şimdiden eridi bile.
1 Ocak’tan itibaren memur emeklilerinin maaşlarındaki 140 liralık artışa karşın, aylıklarına yüzde 3.26 zam yapılan işçi ve Bağ-Kur emeklileri, ocak ve şubatta yüzde 2.41 olarak gerçekleşen enflasyon karşısında aldıkları bu zammım nerdeyse dörtte üçünü yitirdi.
Geriye kalan dört ayda enflasyonunun yüksek çıkacağı öngörüldüğünde yaklaşık 8.5 milyon işçi ve Bağ-Kur emeklisi aldığı zammın tamamını yitirmenin yanında, mevcut aylıklarında geriye gidiş ile karşı karşıya kalacak.
Şükrü KARAMAN

Haberin Devamı

Kültür yaşamımıza yön veren bir operacı ve ressam bir baba-oğul geçti

Sanatseverlerin umursamazlığı Cumhurbaşkanı Gül’ün vefası

ULUSLARARASI üne sahip ressamımız Mehmet Gün’ün sessiz sedasız aramızdan ayrıldığını bir dostumuz haber verdi. Arayıp tarayınca haberin kısaca Cumhuriyet’te yer aldığını gördük. “Hiç hak etmedikleri bir şekilde Berlin’de yaşamlarını sonlandırmaları çok acıdır. Baktım arkasından bir yazı bile yazılmadı. Bunun için size yazmaya karar verdim” dedi dostumuz. Kendisini dinleyince gerçekten kahrolmamak elde değil.
Mehmet Gün, İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nin kurucusu; devlet sanatçısı, tenor Aydın Gün’ün oğludur.
Başka bir deyimle ressam Mehmet Gün’ün babası Aydın Gün...
Aydın Gün, Türkiye’ye hatırı sayılır büyük bir kültür mirası bırakmıştır. İKSV ve İstanbul Festivali’ni kurmuş; yıllarca bunların yöneticiliğini yapmıştır. ‘Gün’leri dinliyoruz:
“Festival, şimdiki gibi bir ‘zenginler kulübü’ değil, herkes için bir ‘sanat okulu’ydu. Festival hepimizindi. Bianelleri Aydın Gün’ün kurduğunu çok kişi bilmez. Modern Sanat Müzesi’nin altyapısı bu etkinliklerle oluşmuşur.
Hiç unutulmaz, piyanist Saime Eren’in Aydın Bey’in hatırı için İKSV’ye bağışladığı Rumelihisarı’ndaki evin satılmasıyla Deniz Palas satın alınabilmiştir.
Baba-oğul ‘Gün’ler, 1993’dt Berlin’e göç ettiler. Geride kırgın oldukları kişiler var mıydı, evet...
Çünkü onlar hiç onore edilmedi, yokmuşcasına davranıldı. Manevi miraslarını hiç göremediler.
Aydın Gün’den 7 yıl sonra kalp yetmezliğinden geçen hafta Berlin’de vefat etti Mehmet Gün...

YAŞAR KEMAL

Cenazesi Teşvikiye Camisi’nden kaldırılan Mehmet Gün, Kanlıca Mezarlığı’nda babası Aydın Gün’ün yanına defnedildi. Ne yazık ki anne ünlü soprano Azra Gün (87) oğlunun cenazesine katılamadı. Kimler mi vardı; Uluslararası Plastik Sanatlar Derneği Başkanı Bedri Baykam ile başta opera sanatçıları olmak üzere çok sayıda sanatçı, Gün ailesinin dostları katıldı. Bilge Emeç ile Güher-Süher Pekinel kardeşlerin ağlamaları herkesi hüzünlendirdi. Cumhurbaşkanı Gül’ün cenazeye çiçek göndermesi, eşinin sanata karşı olan duyarlılığının kanıtıydı. Camide öğrendik ki, Hayrünnisa Gül, Mehmet Gün’ün izleyicilerindenmiş... Bayan Gül’ün, aldığı resimlerden Danimarka ve İngiltere kraliçelerine hediye ettiklerini yine orada öğrendik. (İnternetteki bir habere göre, Cumhurbaşkanı 17 tablo almış. Azra Gün, Cumhurbaşkanı’nın cenazenin getirilmesindeki katkılarından ötürü teşekür etti.) Yaşar Kemal de dostları için çiçek gönderip bir vefa örneği göstermişti. Gözler, Eczacıbaşı ailesinin hiç olmazsa bir çiçeğini aradı. Ama eski çalışanlarından bir grup oradaydı.
Bana göre, ‘Gün’lerin manevi mirasları bundan sonraki kuşaklar tarafından unutulmayacaktır; onları daha çok sevip anlayacaklardır.”
Biz hatırlarız, Aydın Gün, festivale gelen her öğrenci için Vakıf çalışanlarını uyarır, “Çocuğum bunlar buraya domates çalmaya gelmediler, eğer reddedecekseniz kibarca kapıdan çevirin” dedi. Hepsini de içeri alıp gösterileri izlettirirdi.
Bundan sonra söylenecek bir şey yok galiba!..

Haberin Devamı


“... O benim kollarım bacaklarım.
Yavrum, anam, karım,
kız kardeşim
hayat arkadaşımdır.”
(Kadın, Nâzım Hikmet)


Allah’ın sopası

TAYYİP Erdoğan evlatlarına helal lokma yedirmediğini itiraf etti. Allah’ın gerçeklerin saklanmasına izin vermeyeceğinin ve “Allah’ın sopası yok” sözünün bundan daha sağlam bir delili olamaz.
Tuğrul PEKİN


Silivri, Yassıada olmadı

BAŞBUĞ’un konuşmasını dikkatle değerlendirmek gerekiyor.
“26 ayımı çaldılar, hukuk içinde hesap soracağım, içerideki arkadaşlarımın hepsi, en az benim kadar masumdur, hepsi çıkacak, başka türlü olamaz” diyerek duygularını ifade etti.
Türkiye’nin 26. Genelkurmay Başkanı, yargı yoluyla özgürlüğünün çalındığına işaret etti, Başbuğ’un, özgürlüğüm çalındı, beyanı, Silivri yargılamalarında, sözün bittiği yerdir, paralel devlet kıskacındaki iktidar bu beyanı iyi anlamalıdır.
Bu köşede hukukçu dostlarımız eliyle “Silivri, Yassıada olmasın” diye uyardıksa, bugün de bu uyarıyı tarihe not olarak düşüyoruz.
Devletin bekası esas endişemizdir.


OKUYUNUZ

Haberin Devamı

Yerli boru ihale dışı bırakıldı

Elazığ boru ihalesini Kalyon İnşaat kazandı

Kamuoyunda tartışmaları devam eden Elazığ İçme Suyu Projesi’nde kullanılacak borularla ilgili ihale sonuçlandı. İhaleyi, Çin’den ithal edilecek dökme demir boru (düktil) kullanacak olan Kalyon İnşaat kazandı. Muhammen bedelin 189 milyon 564 bin lira olduğu ihaleyi bu bedelin yüzde 46 üstünde teklif veren ünlü Kalyon İnşaat 276 milyon 656 bin lira bedelle kazandı. Oysa şartnamesi değiştirilmeyip çelik boru kullanımını da içeren teklif vermesine izin verilseydi rekabet oluşacak ve ihale 150 milyon lira civarında bir rakama inecekti. Böylece bu ihaledeki kamu zararı 126 milyon liraya ulaştı.
Uzun süredir gündemde olan 83 km’lik Elazığ İçme Suyu İsale Hattı Projesi, DSİ tarafından Türkiye’deki birçok proje gibi çelik boru üzerinden projelendirilmişken daha sonra projede dökme demir kullanılmasına karar verilmişti. Türkiye’de çok gelişmiş olan çelik boru sektörü dünya sıralamasında 5. Avrupa’da 1. sırada ve Amerika dahil dünyanın her tarafına boru satarken düktil boru üreten tek bir firma bulunuyor ve onun da ucuz ve kalitesiz üretim yapan Çin ile rekabet etmesi mümkün değil. İhalede düktil boru kullanılması şartı Başbakanlığın kamu alımlarında yerli ürünlerin kullanılmasına ilişkin 2011/13 sayılı genelgesine de aykırı bulunuyor.
Düktil borunun pahalı olmasının yanında dayanıksız olduğunu da belirten uzmanlar büyük bir bölümü deprem kuşağında olan Türkiye’de düktil boru kullanılmasının kırılgan olması nedeniyle büyük bir risk taşıdığını belirtiyor. Çünkü en şiddetli depremlerde bile çelik boru deforme olurken, düktil borular kırılarak kullanılmaz hale geliyor. Korozyon Derneği’nin yaptığı bilimsel analizlerde de DSİ’nin iddialarının aksine düktil boruların çelik borulara göre 3 kez daha fazla korozyona uğradığı ortaya çıkıyor.

Yazarın Tüm Yazıları